Herkes kendi hayatının kahramanı – III

24.04.2017
1.602
Herkes kendi hayatının kahramanı – III

 

SÜRDÜRÜLEBİLİR MUTSUZLUKLAR, DUYGUSAL MANİPÜLASYONLAR…

“HERKES KENDİ HAYATININ KAHRAMANI” ADLI KİTABIN GENİŞ ÖZET VE YORUMU-3

Yeşilçam filmlerinde senaryoların temelinde her zaman aynı yol haritası vardır; iki kişi birbirini sever… Çeşitli zorluklar yaşar ama sonunda gökten üç elma düşer ve kavuşurlar; pembe panjurlu evleri olur… Bu nedenle yetişkinliğe ilk adımlarını atmış olan gençlerin evlilik sonrası süreçleri uzun yıllar filmlere konu olmadı… Ne zaman ki pembe panjurlu evlerin içinde her şeyin güllük gülistanlık olmadığı gerçeği kabul edildi, mahalle baskısı es geçildi, işte o zaman senaristler ve yazarlar evlilik sonrasındaki süreçleri yazmaya başladılar. Kolalı örtülerin, dantel işlemeli aksesuarların, o havalı avizelerin ve oturma gruplarının kıyısında köşesinde kalmış hayal kırıklıklarıyla göz yaşları birçok dizi ve filmin konusu haline geldi.

Gülcan Özer’in “ve sonsuza dek mutlu yaşamadılar” temasıyla yazdığı, boşanma sürecinin anlatıldığı bölümde insanlar arası ilişkinin yasallaşmadan çok daha önce başladığı ve yasal olarak sona erdirilmeden çok daha önce iflas ettiği gerçeği okura hatırlatılır. Yasal olarak evli olmak ile duygusal evliliğin devam edişinin farkı kavramlar olduğu betimlenir.

Yazar, boşanma oranının yüksek olduğu Amerika’ya göre boşanma oranlarının Türkiye’de daha düşük olduğu, her 1000 evliliğin ikisinin boşanmayla sonuçlandığı ve en sık boşanmanın yaşandığı dönemin evliliğin ilk 5 yılı olduğu, boşanmanın da dört ayrı katmandan oluştuğunu belirterek şu şekilde tanımlamaları yapar:

Yasal boşanma: Boşanma denince akla ilk gelen tarif ve hukukçuları ilgilendiren kısımdır.

Toplumsal boşanma: Ortak arkadaş ve sosyal çevrenin paylaşılması, etraftaki kişilerin sessizce kadın ya da erkekten taraf olması olarak tanımlanır.

Finansal boşanma: Hukukun kontrolünde olmasına rağmen çiftlerin birbirinin hayatını zorlaştırmak için en çok mücadele verdiği bölümdür. Bu bölümün iyi niyete, hakkaniyete, insanlığa ve vicdana ihtiyacı vardır.

Duygusal boşanma: Evlik hatlarından biri olan duygusal bağın kaybolmasıyla meydana gelir. Diğer üç boşanma katmanı kadında ve erkekte aynı anda gerçekleşirken duygusal boşanma aynı anda olmaz. Çiftlerin biri mutlaka yasal boşanmadan önce bu katmanı tamamlamış olur. Duygusal boşanmayı yaşamak, kabul etmek ve başa çıkabilmek boşanma adı verilen olgunun en zorlu yanlarından biridir. Hele ki çiftlerden biri bunu kabul edemezse diğer taraf için de bu süreç daha zorlayıcı olur. Duygusal boşanma sürecinde yaşananlar bir ölümün ardından yaşanan yas süreciyle aynı şekilde devam eder. Duygusal boşanmayı başaramayıp o noktada takılıp kalan kişiler çoğunlukla bağımlı kişilik özellikleri gösteren bireylerdir ve yardım almaları her daim gereklidir.

Her evlilik nasıl biricik ise boşanma da öyledir. Ve her boşanmanın çeşitli senaryoları olmaktadır. Gülcan Özer, kolay boşanmak, intikam almak istemek, arkadaş kalmayı başarmak, anne-baba rolünden vazgeçmemek, “eşek gibi bakacak olmak”, sosyal çevreden korkmak, mevcut ev düzeninden kopamamak, yeni hayata adım atmak,  parasız kalmak, “her şey çocuklar için” demek, başlanan güne lanet etmek gibi birçok farklı sürecin yaşandığı boşanma hikayelerinde her zaman iki farklı son olduğunu belirtir; kişi ya acele etmeden, sindire sindire boşanma sürecini yaşayıp bunu başarısızlık olarak görmez ve iyileşir ya da boşanmayı bir başarısızlık olarak tanımlayarak depresyon yaşar ve geçmiş yaşamda takılı kalarak “kederi kader” yapar.

Literatürde “parçalanmış ailelerin çocukları” tanımının herhangi bir risk faktörü olarak görülmekten çıkarıldığını, sağlıklı anne baba iletişimi ile çocukların çok daha sağlıklı bir gelişim göstereceklerini belirten Gülcan Özer, yine de çocuklu boşanma icraatinden önce kırk kere düşünülmesinin çok kıymetli olacağının altını çizer.

Boşanma ve sonrasında çocukların ruhsal iklimlerine, kişilik örüntülerine dair yapılmış birçok araştırma sonucuna göre artık olağan hale gelmiş boşanmanın çocukları artık etkilemediğini, aksine çatışmalı bir aile ortamında büyen çocukların benlik algısı, özgüveni, psikolojik uyumları noktasında ciddi sıkıntılar yaşadıkları belirtilir.

Bölümün sonunda, boşanmış ebeveyn olmanın maharet istediğini, dram sevmediğini, çocukların daima birikmiş öfkelerden çok daha değerli olduğunun unutulmaması gerektiğini, hayattaki en önemli derslerden birinin de bu olduğunu ve bu derse iyi çalışılması gerektiği anımsatılarak son cümle olarak şu söylenir; yeni bir sayfa açma cesareti göstermeden evvel oyunu iyi okuyun, birkaç parçanın yeri yanlış diye 5000 parçalık bir yapbozu gözden çıkarıp çıkarmamayı yeniden düşünün…

 

Bingül UZEL
Uzm. Psikolojik Danışman
bingul_1986@hotmail.com

YAZAR BİLGİSİ
Rehberlik Servisi
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.