Hayvan Çiftliği – George Orwell
George Orwell- Hayvan Çiftliği
George Orwell, asıl adı ile Eric Arthur Blair. 20. yüzyıl İngiliz edebiyatının önde gelen kalemleri arasındadır. Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı romanı ve bu romanda yarattığı Big Brother (Büyük Birader) kavramı ile tanınır. Eserlerinde yer alan netlik, zeka, sosyal adaletsizliğe karşı farkındalık ve totalitarizme karşı duruşu onun imzası niteliğindedir. George Orwell, ülkemizde daha çok Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş bir diğer çok ünlü eseridir. 1940’lardaki “reel sosyalizm”in eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında yergi türünün başyapıtlarından biri olarak kabul edilir.
Roman, pek çok düzene devlete ve ülkeye göndermelerde bulunuş olsa bile asıl olarak Rusya’daki Sosyalist devrimine ve Stalinizme yapılan ağır bir eleştiri olma özelliği taşır Aslında kendisi de sosyalist olan Orwell, Stalin’in baskıcı rejimine karşı olmuş, SSCB’nin kuruluşundan itibaren meydana gelen önemli olayları kara mizah yoluyla hicvetmiştir. Kitap “bir peri masalı” olarak ifade edilse de aslında çok derin bir hiciv eseridir. Kitabın bu isimle piyasaya çıkması ve bu şekilde lanse edilmesinin en büyük sebeplerinden biri o dönemde meydana gelen baskılardır. Nitekim yazar bu baskılardan etkilenip, vermek istediği mesajları hayvanlar üzerinden vermeye çalışmıştır. Bunu o kadar güzel yapar ki yazarın zekasına hayran olmamak elde değil.
Kitabın konusuna gelecek olursam; İngiltere’de bir çiftlikte hayvanlar, Bay Jones’un (çiftlik sahibi) egemenliğinde yaşamaktadırlar. Bay Jones, sürekli içki içen ve iflas etme noktasına gelmiş, hayvanlara kötü davranan bir sahiptir. Yaşlı bir domuz olan Koca Reis, bir devrim planlar ve hayvanları birleşmeye çağırır. Kendisi, devrim yapılmadan ölür ama konuştukları diğer hayvanlara devrimi aşılamıştır. Aradan zaman geçmesine rağmen hayvanların beynine işlenen devrim düşüncesi filizlenir, dallanır budaklanır.
Bay Jones, yine sarhoş olduğu bir gece sızıp kalır ve uzun bir süre uyanamaz. Hayvanların yem saatlerini unutup onlara yem vermeyince, aniden isyan patlak verir. Umulmadık biçimde devrim yapılır. Çiftlik sahibi Bay Jones, çiftlikten atılır. Çiftliğin en zekileri olarak bilinen domuzlar diğerlerine önder olur. İsyanı organize eder ve cesurca savaşırlar. Çiftliğin adı “Beylik Çiftlik” iken “HAYVAN ÇİFTLİĞİ” olarak değiştirilir. Yönetim artık iki domuzdadır. Napolyon ve Snowball olaylarda başı çeker. Napolyon iri yarı, iyi konuşamayan, ancak otorite sahibi; Snowball ise etkili konuşan, parlak zekaya sahip biridir. İkisi, Koca Reis’in fikirlerinden “Hayvanizm” adında bir öğreti ortaya koyarlar. Kamçıları, gemleri, burun halkalarını, zincirleri yok ederler ve aynı gün “yedi Emir”i yazıp ahırın kapısına asarlar. Yedi Emir:
İki ayak üzerinde yürüyen herkesi düşman bileceksin.
Dört ayaküstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin.
Hiçbir hayvan giysi giymeyecek.
Hiçbir hayvan yatakta yatmayacak.
Hiçbir hayvan içki etmeyecek.
Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek.
Bütün hayvanlar eşittir.
Kamçılardan, dayaktan ve aç kalmaktan kurtulan hayvanlar adeta cennete düşmüştür. Hayvanların emekliliği için çiftlikte belirli bir alan oluşturulur ve her hayvan için bir emeklilik yaşı belirlenir. Hayvanlar canla başla çalışmaya başlar ve ilk yıl çiftlik çok iyi iş yapar. Bolluk ve bereket içinde kalır hayvanlar. Napolyon, çiftlikteki küçük köpeklere eğitim vermeye başlar. Bay Jones, çiftliği geri almak için çiftliğe saldırsa da hayvanlar buna hazırlıklıdır ve çiftliği vermezler. “ağıl savaşları” adı verilen savaşta Snowball büyük bir kahramanlık gösterir ve bu savaşta yaralanır. Snowball’a kahramanlık nişanı verilir. Ancak çok geçmeden Napolyon’un beslediği köpekler büyümüş birer vahşi ölüm makinesi olmuştur. Bir gün toplantı esnasında Napolyon’un emriyle köpekler Snowball’a saldırır ve Snowball çiftlikten kaçar. Tüm hayvanlar şaşkındır. Napolyon, Snowball’ın hain olduğunu ve Bay Jones ile işbirliği içinde olduğunu iddia ederek çiftlik yönetimini devralır. Artık koruyucu köpekleri vardır ve ses çıkaran herkesi korkutmaya başlar. Hayvanlar Snowball’ın hain olmadıklarını düşünseler de korkudan bunu dile getiremezler. Dahası Napolyon, Snowball’ın fikirlerini, kendi fikirleri gibi diğer hayvanlara anlatmaya başlar. Artık çiftlikte bir domuz baskısı vardır. Domuzlar, diğer hayvanlardan gizli bir şekilde anayasada(7 emirde) bazı değişiklikler yaparlar. Ve domuzlar çiftlik evinde yatmaya, insanlar gibi giysi giymeye ve içki içmeye başlar. Hayvanların tüm emekleri domuzların elindedir. Hayvanlar açlıktan zayıfladıkça domuzlar şişmanlamaya başlar. Ne zaman akıllarına bir şey takılsa yedi emri okumak için ahırın kapısına gelirler ve okudukları emirler karşısında şaşkına dönerler. Tüm hayvanlar 7. Emri “Bütün hayvanlar eşittir.” Olarak hatırlarken duvarda yazan ise “tüm hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha da eşittir” şeklindedir. Devamı okuyana kalsın…
KİTAPLA KALIN…
Cebrail URTEKİN
Psikolojik Danışman
cebrail.urtekin@windowslive.com