I am Sam (Benim Adım Sam) – Film inceleme

18.09.2017
15.090
I am Sam (Benim Adım Sam) – Film inceleme

“SENDEN BAŞKA BİR BABA İSTEMİYORUM!”

“BENİM ADIM SAM” İSİMLİ FİLMİNİN HUKUKSAL VE PSİKOLOJİK AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ – 1

Filmin adı: I am Sam (Benim Adım Sam)

Yönetmen: Jessie Nelson

Oyuncular: Sean Penn, Dakota Fanning, Michelle Pfeiffer devamı

Tür: Dram

Ülke: ABD

Yıl: 2002

Konusu: Sam Dawson beyninde bir gelişme problemi olan, bu nedenle de yedi yaşındaki bir çocuğun zekasına sahip olan, karısı tarafından terk edilmiş, kızıyla birlikte yaşayan bir babadır. Tüm zihinsel engellerine rağmen iyi bir sosyal çevresi ve mutlu bir ailesi olan Dawson’ın asıl sorunları kızı yedi yaşına geldiğinde başlar. Kızı Lucy’nin doğum günü partisinde eve gelen bir sosyal güvenlik çalışanı baba ve kızı trajik bir sona sürükleyecektir.

Film 7 yaşında bir çocuğun zeka seviyesine sahip 40 yaşında otizmli bir adamın hayatla olan mücadelesini anlatırken bir yandan da Amerikan hukuk sisteminin katı kurallarına mercek tutmamızı sağlamıştır. Amerikan hukuk sistemi ile ülkemizde uygulanan hukuk sistemi arasında uygulamada birçok belirgin fark bulunsa da evrensel hukuk kuralları çerçevesinde filmi irdelemek mümkün olmuştur.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinde yer alan; “Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde çocuğun yararı temel düşüncedir.’’ maddesi filmin ana temasını oluşturmuştur. Filmde, mahkeme sürecinde bu konuya açıklık getirmek amacıyla çocuğun yakınlarıyla görüşülmüş, uzmanların görüşü alınmış, çocuğun içinde yaşadığı toplumsal çevre araştırılmış, babası Sam’in ve aynı zamanda 7 yaşındaki Lucy’nin de görüşleri alınmıştır. Bu süreçte Lucy’nin yaşının üzerinde bir olgunluğa sahip olması ve babası Sam’le beraber yaşama konusundaki ısrar ve arzusunun da mahkemenin takdirinde etkisi olmuştur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Mahkeme sürecinde baba Sam’in zekasının yetersizliğinin velayet konusu üstündeki önemli dezavantajına rağmen Lucy’e olan bağlılığı, sevgisi ve fedakarlığı dikkat çekmiş ve Mahkemeyi de etkilemeyi başarmıştır. Aynı zamanda Lucy’nin öz bakım becerileri gelişinceye kadar temel yaşamsal ihtiyaçlarının babası tarafından karşılandığı ve 7 yaşına kadar olan süreçte gerek fiziksel gerekse ruhsal gelişiminde herhangi bir olumsuzluk gözlenmediği de anlaşılmıştır. Her ne kadar dava süreci boyunca Sam’in zekasının Lucy 7 yaşını geçtikten sonra Lucy’nin zekasının gerisinde kalacağı düşüncesi üzerinden hareket edilmiş olsa da ilerleyen zamanlarda Lucy’nin profesyonel eğitim kurumları tarafından eğitiminin sağlanacağı ve Sam’in çalışma ve para kazanma yetisine sahip olduğundan Lucy’nin bakım ve eğitim masraflarını karşılayabileceği de dikkate alınmıştır.

Son olarak hukuksal anlamda değinilmesi gereken konu Sam’in Lucy’e zarar verme ihtimalinin olup olmadığıdır. Sam’in zekasının normal seviyenin altında olması nedeniyle Mahkeme bu ihtimal üzerinde durmuş olsa da gerek tanık anlatımlarından, gerek Lucy’nin uzmanlar eşliğinde alınmış ifadelerinden Sam’in Lucy’e olan sevgi ve bağlılığı anlaşılmakta olup Lucy’e zarar verebilme varsayımı inandırıcılıktan oldukça uzak olacaktır. Çünküa hukuk varsayımsal düşünceler üzerinden değil, gerçek kanıt ve bulgular üzerinden hareket ederek sonuca ulaşmayı amaçlamaktadır.

 

Bingül UZEL
Uzm. Psikolojik Danışman
bingul_1986@hotmail.com

 

 

 

Av. Damla EREN 

 

YAZAR BİLGİSİ
Rehberlik Servisi
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.