Serbest Düşüş – William Golding

04.01.2018
3.430
Serbest Düşüş – William Golding

 

Serbest Düşüş – William Golding

“Ben babamı hiç tanımadım. Sanırım annem de hiç tanımadı. Tabi ki emin olamam ama annemin de onu hiç tanımamış olduğuna-en azından, kelimenin tüm işe yarar anlamlarını kısıtlamazsak, sosyal olarak- tanımamış olduğundan şüpheleniyorum. Birinci dereceden akrabalarımın yarısı o derce anlaşılmaz insanlar ki onları nadiren dert etmeye değer bulurum. Ama ben varım ve yaşıyorum”

Uzun süredir Golding’in eserlerini merak etmiş ve okumak istemişimdir. Golding’i merak etmemdeki en büyük sebep ise onun Nobel ödüllü bir yazar olması. Evet, Golding Nobel ödüllü bir yazar ve maalesef, sineklerin tanrısı kitabını ayrı tutarsak, Türkiye’de hak ettiği değeri bulamamış bir yazar. Peki, kim bu Golding? “Bugünün dünyasında insanlık durumunu aydınlatan” romanlarıyla 1983’te Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Golding, Cornwall’da dünyaya geldi.

Marlborough Grammar School’da ve Oxford’daki Brasenose College’da eğitim gördü. 1935’te Salisbury’deki Bishop Wordworth’s School’da ders vermeye başladı. 1940’ta İngiliz Kraliyet Deniz Kuvvetleri’ne katıldı. Alman savaş gemisi Bismarck’ın batırıldığı harekâtta bulundu. İlk romanı Lord of the Flies (Sineklerin Tanrısı) birkaç yayıncı tarafından reddedildikten sonra 1954’te yayımlandı. Büyük ilgi gören roman 35 dile çevrildi. Rites of Passage (1980; Geçiş Törenleri) adlı romanıyla Booker Ödülü’nü kazanan yazarın diğer önemli yapıtları arasında The Inheritors (1955; Vârisler), Pincher Martin (1956), The Spire (1964; Kule), The Pyramid (1966; Piramit) ve Darkness Visible (1979; Görünen Karanlık) sayılabilir.

Golding, kitabın tanıtım yazısında, bu kitabı “bir itiraf” olarak niteleyerek kendi hayatıyla kitabın başkahramanı olan Sammy’nin hayatı arasındaki paralelliğe dikkat çekmiştir. Bu kitabın, eleştirilerden tam not alması ve yazarın en çok beğenilen kitaplarından biri olarak gösterilmesi Golding’in bu kitabı ne kadar özenle yazdığının en büyük göstergelerinden biri sanırım. Bu özen ister istemez insanların, Sammy yoksa Golding’in kendisi mi, sorularını sormasına sebep olmuştur. Kısa bir şekilde size kitaptan bahsedeceğim.

Sammy, Nazilere esir düşmüş ve dünya savaşının acı ve elem dolu günlerini iliklerine kadar hissetmiş bir ressamdır. Kör ve karanlık bir hücreye kapatıldığında hayatını tekrar gözden geçirmeye başlar. Çocukluğundan başlayarak adım adım ömrünü ve yaşadıklarını arşınlamaya başlar. Kitabın ilk sayfasında kendisine sorduğu “özgürlüğümü ne zaman kaybettim?” sorusu kendine yönelik yapılan yolculuğun girizgâhıdır.

Bu yapılan yolculuğun, Sammy’nin, siyasi çekişmeler ilk gençlik yıllarındaki aşkları, ailesinin yapısı ve çalkantılı yaşamını, yazar ilmek ilmek işleyerek ve psikolojik tahlillerle süsleyerek bize servis ediyor. Sammy, yaşadıklarını düşünürken kendi hayatına dair yaptığı çıkarımlar ise okuyucuyu o kadar etkiler ki gerçekten damağımızda esrik bir tat bırakıp bizi kendimizden geçiriyor. Çocukluğunda babasının kim olduğu ile ilgili annesine her soru sorduğunda annesi ona hayallerden oluşan bir baba yaratıp sunuyor. Babası zaman içinde Galler prensi, asker, havacı, papaz oluverir.

Bu çeşit çeşit baba ile ilgili hayaller kurmayı sever Sammy. Öyle ki kitabında bunu şu şekilde ifade eder: “bazen boş akitlerde aklıma geldikçe anneme babamı sorardım ama merakımın hiçbir aciliyeti yoktu. Eğer ısrar etmiş olsaydım belki düzgün bir cevap alırdım ama ne gerek vardı? Annemin önlüğünün etrafındaki yaşam alanı bana yetiyordu” İlk gençlik yıllarında öne Evie’ye ardından Beatrice’e aşık olan ve bu aşkı doruklarda yaşayan Sammy, yine bunları hatırladıkça hayatına dair bir psikolojik tahlilde bulunuyor ve diyor ki “Evie ve anneme olan hayranlığım, ergenlik fantezilerimden, kimlikle ilgili saplantılı sancılarımdan başka bir şey değildi”

Sevgili okur, kitapla ilgili daha fazla detay verip sizi kitaptan uzaklaştırmak değildir elbette gayem ama birkaç şey söylemeden geçemeyeceğim. Golding’in bu eseri tamamen psikolojik tahlillerden oluşan ve özenle hazırlanmış çok güzel bir eser. Sammy’nin çocukluğunda ve ilk gençlik yıllarında yaşadıklarını okuduğunuzda eminim bazı yerlerde ağzınız ve zihniniz açık kalacaktır.

YAZAR BİLGİSİ
Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik (2007-2011) mezunu olan yazarımız Milli Eğitim Bakanlığında Okul Psikolojik Danışmanı olarak görev yapmaktadır. Bilişsel Davranışçı Terapi(BDT), Oyun Terapisi başta olmak üzere bir çok eğitim alan yazarımız aktif olarak danışan görmektedir.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.