Anne with an E
Yine kalplerimizi yumuşacık yapacak bir dizi çekmiş Netflix: “Anne with an E” ; Anne, E ile.” Dizi boyunca en çok duyacağımız cümle olabilir bu zira Anne ismindeki E harfini vurgulamayı çok seviyor. Dizi aslında 1908 yılında Lucy Maud Montgomery tarafından yazılan “Anne of Green Gables” adlı kitaptan uyarlama. Kitap o kadar sevilmiş ki 20 farklı dile çevrilmiş. Türkçeye de “Yeşilin Kızı Anne” olarak çevrilmiş eğer arasından kaçırdığım yoksa toplam beş kitap. Dizi ise 2020’nin başında 3. sezonunu yayınladı ve konu olarak yalnızca ilk iki kitabı içerdiğini söyleyebilirim. Konular çoğunlukla ortak olmakla beraber ayrıldığı yerler olduğunu belirtmek gerek. Muhtemelen iki farklı şeyle karşılaşacağız.
Dizinin konusuna gelecek olursak dizi bir dönem dizisi ve Kanada’da 1890’lı yılları anlatıyor. Anne daha üç aylıkken yetim kalmış ve hayatı yetimhanede geçmiş. Zaman zaman bazı ailelerin yanında hizmetçi olarak çalışsa da hep yetimhaneye dönmüş. Bir gün ona bir ailenin onu evlatlık istediği söyleniyor fakat işin aslı pek de o şekilde değil. Cuthbert kardeşler tarla işlerine yardımcı olması için bir erkek çocuk evlat edinmek istiyorlar fakat onlara Anne gönderiliyor.
Bir yanlış anlaşılma olduğu fark ediliyor ama Anne yalvar yakar kalmasına izin vermelerini istiyor çünkü yetimhanedeki anıları hiç de hoş değil ve asla geri dönmek istemiyor. Bir takım zorluklardan sonra Anne aileden biri olarak kabul ediliyor. Cuthbertlar onu kabul etse de Green Gables’taki diğer aileler onun davranışlarını aşırı buluyorlar, yetim olmasından dolayı uzun süre dışlıyorlar. Hem okulda hem bölgede yapılan etkinliklerde oldukça zorlanan ve dışlanan Anne yine de bir ailesi olması düşüncesiyle dayanıyor. Zamanla herkes onu kabul edip seviyor.
Dizide Anne turuncuya çalan kızıl renk saçı ve çilleri olan bir kız ve dış görünüşünden nefret ediyor. Zaman zaman değiştirme girişimlerinde bulunsa da pek başarılı olamıyor. Oldukça hayalperest, muzip, azimli ve dikbaşlı. Bu özellikleri nedeniyle başını çokça derde sokuyor. Anne Green Gables’a geldiğinde 13 yaşında. O zamana kadar okul geçmişi pek olmamış ama hırslı yapısıyla okulda ilk ikiye oynuyor, birinci ise Gilbert Blythe.
Birbirlerinden hem hoşlanıyorlar hem de birbirleriyle yarışıyorlar. Gilbert Anne ‘e yaklaşmaya çalışsa da Anne başka bir arkadaşı Gilbert’a ilgi duyduğu için hislerini kendine dahi itiraf edemiyor, ta ki 16 yaşına kadar. 16 yaşına geldiğinde Anne köklerini aramaya karar veriyor, gerçekten ailesi öldü mü yoksa onu terk mi ettiler? Bu arada okuldaki öğretmenleri değişiyor ve yeni gelen öğretmen tüm Green Gables için oldukça “farklı”.
Her şeyi ile: giyimi, öğretim yöntemi, yaşayış tarzı, hayata bakışı… Kabullenmekte zorlansalar da öğrenciler çok sevdiği için öğretmenin kalmasını kabul ediyorlar. Bu yenilikçi öğretmen öğrencileri sürekli olarak denemeye teşvik ediyor, yaparak yaşayarak öğrenmelerini istiyor. Birlikte bir okul gazetesi çıkarıyorlar fakat bu gazete bazı kesimleri rahatsız ediyor ve sansür yiyor. 16 yaşında üniversite sınavları için hazırlanıyorlar ve bu süreçte Gilbert çalıştığı doktorun yanındaki sekretere ilgi duymaya başlıyor ki bu sekreterin ailesi Gilbert’a kızları ile evlenmeleri halinde Paris’te harika bir tıp eğitimi vaad ediyor. 3. sezonun sonunda Green Gables’lı gençler üniversite hayatı için evden ayrılıyorlar.
Dizide farklı uçlar var: tamamen geri kafalılar, bunlar kadının sadece eşini mutlu etmek üzerine yetiştirilmesini savunuyor. Kendini ilerici görenler, farklı konularda tartışabilseler de konu kendilerini ilgilendirdiğinde savundukları şeylerin aksine hareket ediyor. Ve gerçek feministler var gerçek eşitliğe ve adalete inanlar, inandıkları şeyler için çaba harcayanlar. Dizinin bazı kısımlarında homoseksüellik olgusu ve buna bakış da işleniyor. Ayrıca beyazların kendileri dışındaki insanlara bakış açısı (onları dışlamaları) işleniyor.
Örneğin siyahiler dizide batak adı verilen bir bölgede yaşıyor ve tek varlık sebeplerinin beyazlara hizmet etmek olduğu düşüncesine yer veriliyor, bundan ayrı olarak Kızılderililerin tamamen yoldan sapmış olduklarına,çocukların alınıp özel okullarda asimile edilmesi gerektiğine inanılıyor. Konu olarak oldukça farklı şeylere değindiğini söyleyebilirim.
Dizinin en güzel yanı sorunların kolay çözülüyor olması. Evet dizi boyunca bir çok olay oluyor ama mantıklı bir açıklama yapıyorsun herkes ikna oluyor. Dizide en çok keşke dediğim şey bu diyebilirim. Keşke mevcut hayatta da her şey bu kadar kolay olsa. Gerçekten çok akıcı bir dizi. İlk sezon 7 bölüm, diğer iki sezon ise 10ar bölüm. Her bölüm yaklaşık 45 dakika sürüyor. Acaba ne izlesem kararsızlığı yaşıyorsanız, dönem işlerini de seviyorsanız kesinlikle güzel bir seçenek olacak. Şimdiden iyi seyirler dilerim