Sözlü Görsel Kültür Çağında Sesimizi Nasıl Duyuracağız?

03.03.2021
2.191
Sözlü Görsel Kültür Çağında Sesimizi Nasıl Duyuracağız?

“Önce söz vardı.” Zaten ne olduysa ondan oldu. Birbirinin dilinden anlamayan iki insan önce beden dili ile iletişim kurmaya çalışır. Daha sonra ortak kavramlar bulmak ortak bir yol bulmak demektir. İnsanlar olarak bu yolda birlikte yürüdüğümüze göre artık tabelaların değiştiğinin farkına varsak iyi olacak. Ne demek istiyorum? Muhtemelen ben de bilmiyorum.

Bu yazıya başlamadan evvel gün içinde bir sohbet arasında insanların yazdıklarımızı okumadıklarından ve zaten cevabını yazılı olarak vermiş olduğumuz soruları tekrar tekrar yanıtlamaktan duyduğumuz sıkıntıyla baş etmeye çalışıyordum. Anlayacağınız üzere baş edemedim. Bu mantıkla yazdıklarımızın okunmadığını yazarak dile getiriyor oluşum kulağa işlevsiz bir yöntem olarak gelebilir (eğer hala bu yazıyı okuyorsanız tabii).

Olsun, “Alim unutmuş kalem unutmamış” demişler. İşte bu cümle sözden yazıya geçişin köprüsüdür. Sözlü kültür yani göçebe toplum, yazıyı keşfedip yerleşik hayata geçti. İnsanın kendini anlatma ihtiyacı önce söze; sonra yazıya dönüştü şimdi sırada ne var? Yeni bir şey yok. Mağaralara kazılı duvar resimlerini hatırlayın sonra bu yazıyı boş verin sosyal medya hesaplarınıza bakın.

Eğer buraya geri dönebilirseniz bu görsellerin birbirine çok benzediği hakkındaki sözlerime belki hak verebilirsiniz. Hatta duvar kağıdı, duvarımdaki yazılar gibi ifadeler sizi bu fikre biraz daha yaklaştırabilir. Şimdi size birkaç soru sormak istiyorum: uzun bir yazıya ne kadar tahammül edebiliyorsunuz? Sosyal medya kullanırken dikkatinizi en çok hangi tür içerikler çekiyor; görsel ögeler mi, yazılı ögeler mi yoksa hem görsel hem de sesli ögeler mi? En son izlediğiniz internet reklamında reklamı atla tuşu belirir belirmez o tuşa bastınız mı, basmadıysanız sebebi neydi?

Çok şey yazmak istiyorum ancak dikkat süremiz de yazı karakterlerimiz gibi sınırlı(/andırıldı). Evet tam olarak iddiam budur! Artık tıpkı mağara duvarlarına çizilen resimler gibi görsel bir kültürün içindeyiz. Ancak bu kadar insanın arasında sesimizi duyurmak istiyorsak diğerlerinden farklı bir şeyler yapıyor olmalıyız: yani olabildiğince fazla insanın dikkatini çekebilecek şeyler! Mesela hareketli, enerjik, (belki uçarı?) ya da eğlenceli içerikler?

İlerde bir gün bu kadar çok kitabın olduğu bir çağda, okumayan insan sayısı nasıl bu kadar çok olabiliyor gibi bir soru sorulursa bunun cevabı çoktan verilmişti, hatırlatayım: “Dizisi varken kitabını niye okuyayım?”

Gelelim en başta sorduğumuz soruya: Görsel bir çağda sesimizi nasıl duyuracağız? Benim bu soruya cevabım ancak şu olabilir: dinlemeye önce kendimizden başlayacağız. Dikkat çekici, kısa, farklı ve eğlenceli içerikler mi ilgimizi çekiyor? Öyleyse öyle yapacağız. Değilse araştırıp bulamaya çalışacağız. Bunları niye söylüyorum? Çünkü en büyük derdimiz eğitim olsa iyi olur aksi halde eğitim en büyük derdimiz olur.

Görsel: Victor De Raeymaeker (Karikatürist, 2017/Yeşilay)

YAZAR BİLGİSİ
1996 yılında Ardahan’da doğdu. Ardahan Anadolu Öğretmen Lisesinden mezun olduktan sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik lisans; Üsküdar Üniversitesinde Klinik Psikoloji yüksek lisans derecelerini tamamladı. Sahada ilk olarak Ardahan Bilim ve Sanat Merkezi, Ardahan Cumhuriyet Spor Lisesi ve Hoçvan Çok Programlı Anadolu Lisesinde kısa bir süre çalıştıktan sonra İstanbul’a atandı. Halen Başakşehir İbrahim Koçaslan Ortaokulunda Psikolojik Danışman olarak görev yapmaktadır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.