İşler yolunda gitmediğinde…

Bazen işler olması gerektiği gibi yürümez, her şey üst üste gelir, kendi hayatımızda zaten birçok zorluk varken bir de düyada olup bitenlere üzülürüz… Sürekli üzülmek, işlerin hiçbir zaman yolunda gitmeyeceğine inanmak bir seçenektir ve her zaman heybemizin bir köşesinde durur. Ancak bizim amacımız bu seçeneği kullanmadan ruh sağlığımızı mümkün olduğunca koruyabilmektir. Bu yazı, işler yolunda gitmediğinde bize bir deniz feneri misali yol gösterecek maddelerden oluşmaktadır.

Hayatın sorunsuz gitmesini beklemeyin.

Modern, gelişmiş ülkelerde genellikle işlemlerimizin çok sorunsuz gitmesini bekleriz. Bir otel odası rezerve edersek, vardığımızda hemen odaya giriş yapmak isteriz. Bir ürün satın aldığımızda kusursuz olmasını bekleriz ya da beklediğimiz gibi değilse iade etmek isteriz.

Bulunduğumuz her ortamda fiziksel konfor (örneğin klima) ve içsel huzur ararız. Alışveriş yaparken sıra beklemek istemeyiz. Yemeğin altı yanmasın, çalışanlarımız her dediğimizi bir kerede anlasın isteriz. Bunlar olmadığında da sorunun kendimizde olduğunu düşünürüz. Şimdi durun ve derin bir nefes alın… Başınıza gelen şeyler sadece sizin başınıza gelmiyor, bu olayların hepsi evrensel ve bu şekilde düşünmek inanın sizin ruhsal sağlığınız için çok daha iyi olacaktır.

Öz şefkat kullanın.

Sık sık kendimizi eleştiririz. Ah o içimizde sürekli konuşan ses… “Başkasının başına gelse umursamazdı, bir de bana bak…” diye düşünebiliriz. Kendinizi sürekli böyle bir eleştiri döngüsünde buluyorsanız, öz-şefkat becerilerinizi geliştirmeniz anlamlı olacaktır. Öz şefkat, temelinde, kendinize de, sevdiklerinize davrandığınız aynı nezaket ve anlayışla davranmayı içerir. Merhametin bir başkasının acısını fark etmekle başladığı gibi, öz-şefkat de kendi çektiğiniz acıyı fark etmenizle başlar. Kendimize karşı merhametli olduğumuzda ilginç bir şey olur -yanlış adımlarımızı kendimize itiraf etmekten korkmayız. Şöyle düşünün: Utanç verici bir hatayı nazik tepkiler verme özelliğiyle tanıdığınız biriyle mi, yoksa sert eleştirileri beraberinde küplere binecek biriyle mi paylaşmayı tercih edersiniz? İç sesiniz sizi eleştirmeyi bıraktığında inanın işler yolunda gitmese bile stres seviyeniz o kadar artmayacaktır.

Tahammülünüzün en az olduğu sorun alanlarını fark edin…

İnsan ilişkilerinde sorun yaşamak benim için bir problem değildir çünkü neler yapabileceğimi bilirim.. Ama işler çalışmaktan vazgeçen elektronik aletlere gelince tüm sorun çözme becerilerim rafa kalkıyor… Bir süpürge makinesi neden süpürmekten vazgeçer ya da bir modem neden internet bağlantısı yapmaz ki? Eğer tahammülünüzün olmadığı sorun alanlarını fark ederseniz sorun ortaya çıktığında tepkilerinizi daha rahat kontrol edebilirsiniz..

Felaket tellalığı yapmayın!

Tamam, süpürge makinesi bozulmuş olabilir ama bu durum başka sorunlara sebep vermez. Beklenmeyen sorunlar ortaya çıktığında hemen bunların çözülmesinin çok zor olacağına inanmayın ve lütfen şansınızın olmadığını, yıldızınızın düşük olduğunu da düşünmeyin… Ve unutmayın; bir bardak kırılınca iki bardak daha kırmanız gerekmez; bu sadece batıl inançtır.

İşleri son dakikaya bırakmayın.

İşi zamanında bitirebilmek için küçük parçalara ayırmak, hedefe ulaşmak için doğru adımların atılmasını sağlar. Yapılacak işi parçalara ayırırken ne kadar sürede ne kadar iş bitirebileceğiniz konusunda kendinize dürüst olmanız zaman yönetimini daha iyi yapmanızı sağlar. Son ana bırakılmayan işlerde her zaman stresi yönetmek daha kolaydır.

Belki de gerçekten de her kriz bir fırsattır!

İşler ters gittiğinde belki de  güçlü yönlerinizi fark edebilir ya da geliştirebileceğiniz özelliklerinizi fark edebilirsiniz. Tabi ki size Pollyanna olun demiyorum. Ancak kendinize şunu sorabilirsiniz: “Bu bana hangi konuda yetenekli olma fırsatı veriyor?” Güçlü yönlerinizi düşünün. Elektronik aletlerin bozulmasında gerçekten çaresizim ama kimlerden yardım isteyebileceğimi biliyorum. Her ne kadar yardım istemekte pek iyi olmasam da yaşadığım sorun belki de yardım istemeyi öğrenmem için bir fırsat olabilir.

Son söz…

Kesinlikle hayat çok zor bunu kabul ediyorum… Bazen ben de sadece balık tutarak hayatıma devam etmek istiyorum…

İşler yolunda gitmediğinde hepimizin stresi daha da artar. Çünkü stresin en temel nedeni, kontrol edebileceğimiz şeyler yerine kontrol edemeyeceğimiz şeylere odaklanmamız ve bunları kontrol etmeye çalışmamızdır. Ve bu durum da hem ruhsal hem de fiziksel sağlığımızı olumsuz etkiler. En değerli işinizin kendinize bakmak olduğunu unutmayın. İşleri bitirmek için tüm enerjinizi ve zamanınızı harcamayın. Kendinize de zamanınızdan ve enerjinizden bir parça ayırın. Stephen Covey’in dediği gibi testerenizi bilemek için zaman ayırmanız gerekir. Bilenmiş bir testere ile çok daha iyi ve kaliteli bir iş çıkarırsınız. Ve bilenmiş testere ile işler çoğunlukla yolunda gider…