Düşünmeden mi Hissediyoruz? Hissettikten Sonra mı Düşünüyoruz?

25.09.2024
242
Düşünmeden mi Hissediyoruz? Hissettikten Sonra mı Düşünüyoruz?

Karanlık bir yolda gidiyorsunuz. Tam virajı aldıktan sonra sağ şeritte dörtlüleri yakmış, duran bir araba görüyorsunuz. Yan koltukta oturan arkadaşınız öfkeleniyor ve arabanın orada durmaması gerektiğine dair gerekçeler sıralıyor. O sırada sizin aklınızdan geçen ise, arabadakilerin yardıma ihtiyacı olup olmadığı… İkiniz de aynı olayı görmüşken, nasıl oluyor da biriniz öfkeleniyor ama bir diğeriniz yardıma koşmayı düşünüyor? İşte bu noktayı daha iyi anlayabilmek için beynimizde minicik bir yer kaplayan amigdaladan biraz bahsetmemiz gerekiyor…

Amigdala beyinde bir bölgeye verilen isim ve doğumla birlikte gelişimini tamamlamış bir yapı. Amigdala beynimizde “duman detektörü” gibi çalışıyor. Eğer bir tehlike hissederse hemen uyarı veriyor. Nasıl ki bazı detektörler ufacık bir dumanda uyarı verirken, bazı detektörler belirli bir duman yoğunluğundan sonra uyarı veriyorsa, bu amigdala dedektörünün hassasiyeti de kişiden kişiye değişiyor.

Duman dedektörünün hassasiyeti ise, amigdalayı eyleme geçiren iki yoldan hangisinin kullanıldığına göre belirleniyor. Bu yollardan biri çok hızlı ve kısayken diğer yol daha yavaş ve uzun. Hızlı ve kısa yol ile talamustan gelen duyusal bilgi doğrudan amigdalaya iletilirken, uzun ve yavaş yol ile talamustan gelen bilgi öncelikle düşünme, yorumlama, muhakeme etme becerilerinden sorumlu frontal korteksteki ilgili merkezlere gönderiliyor ve bilgi orada işlendikten sonra amigdalaya ulaşıyor. Bir diğer deyişle hızlı ve kısa yol düşünmeden hissedilmesine neden olurken uzun ve yavaş yol düşündükten sonra hissedilmesini sağlıyor.

Hızlı ve kısa yol duygusal öğrenmeyi de çabuklaştırıyor. Kişinin doğuştan getirdiği biyolojik yapı kadar önceki yaşam deneyimleri de hangi yolun daha çok çalışacağı konusunda etkili olabiliyor.

Atalarımızın bu hızlı yola ihtiyaçları vardı, çünkü karşılarında vahşi bir hayvan gördüklerinde doğrudan harekete geçmeleri gerekiyordu. Evrimsel süreçte amigdalanın görevi hep aynıydı; kişiyi tehlikelere karşı mümkün olduğu kadar hızlı uyarmak. Şu an ise vahşi bir hayatta ayakta kalma mücadelesi veren atalarımızın torunları olarak risklerin görece daha az olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Sürekli “atak halde” olmak zorunda değiliz, dolayısıyla duman detektörünün çok hassas olmasına gerek yok ve evrimsel süreçte oluşan ikinci bir yolu daha aktif kullanmayı öğrenmemiz gerekiyor.

Bizler frontal korteks sayesinde düşünüyor, planlar yapabiliyor, davranışlarımızın sonuçlarını tahmin edebiliyor ve olayları muhakeme edebiliyoruz. Korkteksin ilgili bölümleri sayesinde amigdalaya giden uzun ve yavaş yolu kullanabiliyoruz. Amigdala doğuştan hazır bir yapı olmasına rağmen frontal korteks ise doğumdan sonra da gelişmeye devam ediyor ve nasıl gelişeceği biraz da bizim elimizde oluyor. Çevremizdeki dünyayı anlamamızı ve anlamlandırmamızı sağlayan bu beyin bölgesi dünyayı yorumlama şeklimize göre belli bir yorum kalıbına daha yatkın hale gelebiliyor.

Kısaca, güzel düşündükçe beynimizi de güzel düşünmeye yatkın oluyor. “O arabanın orada ne işi var?” gibi bize çok da faydası olmayan düşünce öbeği yerine “Belki de arabanın orada durmaktan başka bir şansı yoktu.” gibi bir ifadeyi kullanarak yorum kalıplarımızı daha olumlu hale getirebiliriz.

Amigdala ve sempatik sinir sisteminin, yani beynimizin ve vücudumuzun stres yanıtı yaratan kısımlarının genel aktivasyonunu azaltmak için neler yapabiliriz? Nefes egzersizleri, düzenli fiziksel etkinlikler, konfor alanından çıkarak yaşamı düzenleme konusunda aktif rol almak, değiştirme ya da müdahale etme şansının olunmadığı alanlara odaklanmaktansa doğrudan kontrol etme şansının olduğu alanlara odaklanmak gibi seçenekler uzun ve yavaş yolun daha çok eyleme geçmesini sağlayabilir.

ETİKETLER: ,
YAZAR BİLGİSİ
2004 yılında Boğaziçi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’ ne girmiş, 2010 yılında yüksek onur derecesiyle mezun olmuş ve Prof. Dr. Turhan Oğuzkan ödülüne layık görülmüştür. Üniversite eğitimi sırasında Erasmus programı ile İsveç-Stockholm Üniversite’ sine gitmeye hak kazanarak 6 ay boyunca “Early Childhood Education” alanında eğitim almıştır. Maltepe Üniversitesi Gelişim Psikolojisi tezli yüksek lisans eğitimini 2012 yılında bitirmiştir. 450 saatlik MEB onaylı Aile ve Çift Terapisi eğitimi, Terapötik Kartlar Eğitimi, Kriz Müdahale Eğitimi, Çözüm Odaklı Terapi eğitimi, Mülteci Çocukların Topluma Uyumu Eğitimi, Özel Eğitimde Alternatif Öğretim Teknikleri, Çocuk Değerledirme Testleri, Sanat Terapisinin Erken Çocukluk Döneminde Kullanımı, Çocuk ve Ergenlerle Klinik Görüşme Teknikleri, İhmal ve İstismarda Aile ve Çocuğa Yaklaşım Eğitimi, Proje Döngüsü Yönetimi, Siber Zorbalık Eğitimi, Çocuk ve Ergenlerde Psikiyatrik Rahatsızlıkların Genel Tanımı Eğitimi, Yaratıcı Dramayla Grup Rehberliği Eğitimi, Dikkat Testleri Eğitimi, EMDR 1. düzey eğitimi katıldığı eğitimlerden bazılarıdır. Namık Kemal Üniversitesi´nde Davranış Nörobilimi alanında doktora programını 2022 yılında tamamlayarak "Nörobilim Doktoru" ünvanını alan Bingül Kemiksiz Uzel, farklı mecralarda yazdığı yazılara ek olarak rehberlikservisi.net sitesinde yazarlık faaliyetlerine devam etmektedir.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.