Aşkın Celladı – Irvin D. Yalom – Kitap İnceleme
AŞKIN CELLADI
Şöyle ya da böyle her ilişki bitmek zorunda. Ömür boyu garanti diye bir şey yok.Güneşin batışını görmekten üzüntü duyduğun için doğuşunu izlemekten zevk almayı reddetmek gibi bir şey bu. Irvin D. Yalom Yalom’a ithafen Hangimiz büyük aşk ve duygularla ilişkilere başlayıp hiç sonu gelmeyecekmiş gibi kendimizi adadığımız ama sonunda ilişkinin yavaş yavaş kan kaybederek öldüğünü izlemedik ?
Yalom bu kitabında insanlığın temel sorunları olan ve asla kaçamadığımız eninde sonunda yüzleşmek zorunda kaldığımız korkularımızı on güzel vaka üzerinden bize anlatmış ve bu sorunları terapi sırasında hastalarla nasıl çözüme gittiğinden çok vakayı bir öykü şeklinde ele alıp bize her öykünün sonunda vermek istediği mesajları görmekteyiz. Ve öykülerdeki karakterlerin sorunlarının en temelinde bir varoluş kaygısı ve sorumluluk almaktadır. Aslında bu kitabı kim olarak okuduğumuz önemli? Nasıl yani mi diyorsunuz? Şöyle açıklayayım eğer bir psikolojik danışman olarak okursanız sizin ilk dikkatinizi çekecek şey Yalom’un hastalarının sorunlarını çözerken bir yandan her terapide kendini yeniden ve yeniden tanıyarak ön yargıları ve düşünceleri ile nasıl yüzleştiğini göreceksiniz.
Ayrıca sık sık karşıt transferansları ve bunlar ile başa çıkışlarını da görmüş olacaksınız. Ama eğer bir normal vatandaş gibi okursanız aslında hepimizin sahip olduğu kendi kafamızdan kaçtığımız kimi zaman kendimize, eşimize sevgilimize açıklayamadığımız onlarla olma sebebini ( bilinci ya da bilinçdışı ) (ufak bir alıntı daha Pek çok dostluk ya da evlilik, insanların birbiriyle ilişki kurması ve birbirini sevmesi yerine, bir kişinin bir diğerini yalnızlığa karşı kalkan olarak kullanması nedeniyle başarısızlığa uğramıştır. ) ya da aşırı kilolarımızın altında yatan varoluş kaygımız nasıl sorumluluklardan kaçtığımızı gösteren bir ayna görevi gören bir kitaptır. Beni daha çok etkileyen ise danışmanlarımda, danışanımla çalışırken kafamda geçen düşünceler, ön yargıların bana mahsus olmadığını her psikolog, psikiyatrist ya da psikolojik danışmanın, terapi sırasında bir yandan kendisi ile savaşta olma durumu idi.
Kitapta sırası ile 65 yaşında Thelma’nın nasıl Aşkın Celladından kurtulduğu ile başlayıp, Carlos terapi sırasında zihnini en derininde yatan düşünce olan tecavüz yasal olsaydı sözünden tutun, Şişman bir hanım olan Betty’nin 130 kilodan nasıl 65 kiloya kadar zayıfladığı, kendinin çok özel olduğunu düşenen kendi başına geleceğini düşünmeyen Elva, aşırı çekici ve güzel olan ve espriler ile herkesin yüzünde iki tebessüm bıraktıran Marie ( Psikiyatrlar önce kiracınız sonra babanız sonra köpeğinizi öldürtürler ) Doktor olan ve 50.000 dolarlık burs kazanıp ahlaki kaygıya düşen ve Açılmamış 3 mektup ile yüzleşmeye korkan yaşlı bir doktor, Terapide Tek eşlilik amaç olup terapide bazen kendi içinde farklı kişilerin olduğunu gösteren Marge ve 3 farklı daha öykü anlatılmıştır.
Yalom’un dediği gibi; Benim bir terapist olarak görevim (bir anne veya babanınkinden pek farklı olmayarak) kendimi kullanım dışı bırakmak – hastanın kendi kendisinin ana babası olmasına yardım etmekti. Ben onu iyileştirmek istemiyordum. Onun kendi kendisini iyileştirme sorumluluğunu almasına yardım etmek istiyordum ve istiyordum ki bu iyileşme süreci ona olabildiğince berrak görünsün.
Danışmalarımızda ön yargılarımız ile olan savaşların her zaman galibi olmak dileği ile afiyetli okumalar.
Hüseyin Mutlu TOSUN
Psikolojik Danışman
54mutlu135@gmail.com