Belki de sadece budaladır

Belki de sadece budaladır

Günlük hayatta başımıza gelen olumsuz olayları yorumlarken çoğu zaman en kötü ihtimali düşünmeye meyilliyiz. Müdürün attığı kısa ve resmi e-posta, arkadaşımızın doğrudan gözümüzün içine bakmaması ya da trafikte birinin önümüze atlaması… Tüm bunları bilinçli bir saygısızlık, bir art niyet göstergesi olarak algılamak oldukça kolaydır. Ancak, ya durum düşündüğümüz kadar komplike değilse?

Hanlon’un Usturası der ki: “Kötü niyetle açıklanabilecek bir durumu, budalalıkla açıklamak mümkünse, budalalığa yorun.” Bir diğer deyişle, birinin yaptığı bir hata her zaman art niyetten kaynaklanmak zorunda değildir; dikkatsizlik, dalgınlık ya da basit bir yanlış anlama da söz konusu olabilir.

İnsanın doğası gereği bilinmezlik karşısında olumsuz düşünmeye eğilimli olması, psikolojide “negatif yanlılık” olarak adlandırılır. Beynimiz, tehditleri hızlıca algılamak ve kötü ihtimallere karşı hazırlıklı olmak için evrimleşmiştir. Bazen bu eğilim gereğinden fazla çalışır ve çevremizdeki masum hataları bile bilinçli kötülük olarak yorumlamamıza sebep olabilir.

Trafikte birinin sinyal vermeden önünüze kırmasını düşünelim. İlk tepkiniz, “Bu adam kesinlikle beni sinirlendirmek için yaptı!” olabilir. Ancak, belki de dalgındı, belki de acelesi vardı ya da bir anlık refleksle hareket etti. Eğer hemen art niyet aramak yerine Hanlon’un Usturası’nı devreye sokarsak, gereksiz öfkeye kapılmaktan kurtulabiliriz.

Bu prensibi iş hayatında da sık sık göz ardı ederiz. E-postamıza geç yanıt veren bir meslektaşın bizi küçümsediğini, toplantıda sözümüzü kesen kişinin bize saygısızlık yaptığını düşünebiliriz. Oysa belki de o kişi yoğun bir gün geçiriyordu ya da gerçekten acele etmesi gereken bir konu vardı.

Elbette ki dünyada kötü niyetli insanlar da var. Ancak, karşılaştığımız her olayı hemen kötü niyetle açıklamak yerine derin bir nefes alıp alternatif senaryoları değerlendirmek, hem ruh sağlığımızı korur hem de insan ilişkilerimizi daha sağlıklı hale getirir.

Hanlon’un Usturası, bizi saf olmaya değil, biraz daha sağduyulu olmaya davet eden bir kavramdır. Bazen insanlar gerçekten sadece dalgındır. Her yanlış anlaşılma bir komplo değildir. Belki de dünyayı biraz daha iyi bir yer haline getirmek için önce bu varsayımlarımızı sorgulamak gerekiyordur :).

 

YAZAR BİLGİSİ
2004 yılında Boğaziçi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’ ne girmiş, 2010 yılında yüksek onur derecesiyle mezun olmuş ve Prof. Dr. Turhan Oğuzkan ödülüne layık görülmüştür. Üniversite eğitimi sırasında Erasmus programı ile İsveç-Stockholm Üniversite’ sine gitmeye hak kazanarak 6 ay boyunca “Early Childhood Education” alanında eğitim almıştır. Maltepe Üniversitesi Gelişim Psikolojisi tezli yüksek lisans eğitimini 2012 yılında bitirmiştir. 450 saatlik MEB onaylı Aile ve Çift Terapisi eğitimi, Terapötik Kartlar Eğitimi, Kriz Müdahale Eğitimi, Çözüm Odaklı Terapi eğitimi, Mülteci Çocukların Topluma Uyumu Eğitimi, Özel Eğitimde Alternatif Öğretim Teknikleri, Çocuk Değerledirme Testleri, Sanat Terapisinin Erken Çocukluk Döneminde Kullanımı, Çocuk ve Ergenlerle Klinik Görüşme Teknikleri, İhmal ve İstismarda Aile ve Çocuğa Yaklaşım Eğitimi, Proje Döngüsü Yönetimi, Siber Zorbalık Eğitimi, Çocuk ve Ergenlerde Psikiyatrik Rahatsızlıkların Genel Tanımı Eğitimi, Yaratıcı Dramayla Grup Rehberliği Eğitimi, Dikkat Testleri Eğitimi, EMDR 1. düzey eğitimi katıldığı eğitimlerden bazılarıdır. Namık Kemal Üniversitesi´nde Davranış Nörobilimi alanında doktora programını 2022 yılında tamamlayarak "Nörobilim Doktoru" ünvanını alan Bingül Kemiksiz Uzel, aynı zamanda bir vakıf üniversitesinde yarı zamanlı öğretim üyeliği görevini sürdürmekte olup, farklı mecralarda yazdığı yazılara ek olarak rehberlikservisi.net sitesinde yazarlık faaliyetlerine devam etmektedir.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.