Benim Cici Silahım – Bowling For Columbine – Film İnceleme
2002 – ABD , Almanya , Kanada
Belgesel , Dram , Tarih
120 Dak.
Michael Moore
Marilyn Manson , Michael Moore , Charlton Heston , Matt Stone , Denise Ames
Michael Moore
Chris Aldred , Gillian Aldrich
Film Özeti
ŞİMDİ ÇUVALLARSAN HEP ÇUVALLARSIN….
Bir silaha sahip olmanın benliğe olan saygıyla özdeşleştirildiği bir ülke… Amerika Birleşik Devletleri… Columbine Lisesi’nde ve Littleton’da yaşanan trajik olayların üstüne kurulu olan bu belgesel göz ardı edilmiş birçok tarihi gerçeği oldukça açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Belgeseli izlerken akla gelen ilk isim Kohlberg’dir. Kohlberg’in “gelenek öncesi dönem” olarak tanımladığı kısım Eric Harris ve Dylan Klebold’ un ahlaka olan bakış açılarını net bir şekilde anlatmaktadır. Bu gençlerin ölmek ve öldürmek kavramlarını çok sığ gördükleri, 12 genci ve 1 öğretmeni öldürdükten sonra ceza almamak adına (yapılan şeyin kötü olduğunu ve ceza alınacağını bilmek Kohlberg’in bu aşamasına hastır) namluları kendilerine çevirdikleri görülmektedir.
Ayrıca bu gençlerin Erikson’un insanın sekiz evresi kuramından gençlik döneminde yaşanan ego kimliği ve rol karmaşasını aşamadıkları da görülmektedir. Ve bu kimlik bunalımında televizyonların sürekli dehşet pompalaması, şiddet içeren oyunların oldukça artması nedeniyle yaşama büyük bir kinle bakmaları yaşadıkları karmaşayı arttırmış ve Erikson’un olmamalı diye bahsettiği kısma düşerek sağlıklı bir ruhsal gelişim gösterememişlerdir.
Amerika Birleşik Devleti tarihine en genç katil olarak giren 6 yaşındaki oğlan çocuğundan da bu noktada bahsetmek gerekir. Şiddet içeren filmler ve oyunlar , haberlerde son sekiz yılda şiddetin %20 oranında azalmasına rağmen televizyonda gösteriminin bu süre zarfında %600 artmış olması, kalacak yer belirsizliği, maddi koşullar nedeniyle anne ilgisinden yoksun olması gibi alt nedenler bu çocuğun evde bulduğu bir silahla okula gelmesinin kendi düşünce dünyasında oldukça normal bir şey olduğunu açıklamaktadır. Çünkü bu çocuk ne silahın zararlı bir şey olduğun bilmektedir ne de arkadaşlarına zarar verebileceğini… Ve oyunlarda yapılan şekilde tetiğe basarak (temsili öğrenme) bir arkadaşının yaşama veda etmesine neden olmuştur.
Amerika’da silahlı cinayetlerin bu kadar yaygın olmasını Bandura’ nın “karşılıklı belirlemecilik” ile açıklamak mümkündür. Belgeselin çekildiği yıl oluşturulan istatistiklere göre; Silahlı cinayet sayısı Almanya’ da 381, Fransa’ da 255, Kanada’ da 165, İngiltere’ de 68, Avusturya’ da 65, Japonya’ da 39 ve A.B.D ‘ de 11.127… İnsanlara sürekli şiddetin empoze edilmesi ve silah kontrolünün olmaması hem bu rakamları hem de silahlı cinayetlerin olasılığını oldukça arttırmaktadır. Diğer yandan ise insanların şiddete eğilimli olması çevredeki şiddet olaylarını çoğaltmakta, şiddet olaylarının çevrede çok olması da insanların “ kendimi korumam için silahım olmalı” düşüncesine sarılmalarına yol açmakta ve bu da yeniden bireyin davranışlarını etkilemektedir.
Bahse konu iki gencin yaşamda kalmak adına içsel veya dışsal bir motivasyonları olmadığı görülmektedir. Belgeselde, onlar gibi etrafa nefret ve öfke duyan başka iki genç öfkelerini çizgi filme dönüştürerek kendilerine bir motivasyon kaynağı yarattığı da anlatılmaktadır. Çizgi film yapan bu gençlerden biri şöyle der; “Okullarda empoze edilen tek şey şu: Şimdi çuvallarsan hep çuvallarsın…” Bu tehdit gençlerin zaten zor olan hayatlarını daha da zorlaştırmaktadır. Onların hayata ve yaşamaya dair motivasyonlarını azaltmak için okul, idare ve öğretmenlerin büyük bir savaşa girdiğine inanan bu genç kendisine yıkıcı değil de yapıcı bir yol seçebilmeyi başarmıştır.
Michael Moore’ ın bu belgeseli Amerika Birleşik Devletleri’nde silah kontrolünün sağlanması konusunda adımlar atılmasını desteklemiş, uluslararası anlamda güçlü bir kamuoyunun yaratılmasını başarmıştır.
Bingül UZEL
Uzm. Psikolojik Danışman
bingul_1986@hotmail.com