Benimle oynar mısın – I

17.03.2017
1.176
Benimle oynar mısın – I

 

BENİMLE OYNAR MISIN – 1

ÖZEL EĞİTİME GEREKSİNİM DUYAN ÇOCUKLARDA OYUNUN ÖNEMİ

Bebek doğduğu andan itibaren kendisi ve çevresi ile kurduğu ilişkilerde oyun deneyimleri öncelikli öğrenme yoludur. Böylece oyun; çocuklar için nesnelerin öğrenilmesi, çevresel kontrol, zihin, dil, hareket ve sosyal becerilerinin gelişiminde deneyim kazanmaya yönelik eylemler haline gelir. Çocuk için oyunun gerçek yaşama hazırlık evresi olduğu düşünülecek olursa, pek çok ebeveynin düşündüğünün aksine oyun yalnızca hoşça vakit geçirme yöntemi değildir. Gerek normal gelişen çocuklarda, gerekse özel eğitime gereksinim duyan çocuklarda gelişim sürecinde kazanılması gereken becerilerin oyunda anlama ve katılımla, gelişim sürecinin sıralı doğasına uygun olarak ilerlediği görülmektedir.

Özel eğitime gereksinim duyan çocuklar, normal gelişim gösteren akranlarına kıyasla kendi oyun becerileri içerisinde sınırlandırılmış olabilirler ve oyundan akranları ile benzer faydaları kazanamayabilirler. Ancak unutulmamalıdır ki bu çocuklar da oyun oynamayı en az akranları kadar severler ve eğitimlerinde oyunun gelişme sağlamaya etkisi oldukça büyüktür. Gerekli tanımlamalar doğru bir şekilde yapıldığında ve doğru uygulama ortamları sağlandığında bilişsel, psiko-motor ve sosyal gelişim süreçleri içerisinde oldukça başarılı olmaktadırlar. Bu nedenle 1997 yılında kabul edilen Özel Eğitim Yasası’nda, “Erken çocukluk dönemindeki özel eğitim hizmetleri ailenin bilgilendirilmesi ve desteklenmesi temeline dayalı olarak evlerde ve kurumlarda sürdürülür” (madde 6) , “Zorunlu ilköğretim programlarının amaçlarını gerçekleştirecek durumda olmayan bireyler için gelişim alanlarındaki performans düzeyleri dikkate alınarak hazırlanmış eğitim programlarının uygulanacağı kurumlar açılır” (madde 8) ifadelerine yer verilmiştir.

Ayrıca, oyun doğası gereği çocukları rahatlıkla gözlemleme ve değerlendirme imkanı sunduğundan özel eğitime gereksinim duyan çocukların fark edilmesinde ve gelişimlerinin desteklenmesinde önemli bir araçtır. Oyunun doğasının gereklilikleri ise Piaget’in tanımlamaları doğrultusunda basitçe ele alınabilir. Bunlar:

  • Oyun kendi içinde bir bütündür
  • Doğaçlamadır
  • Eğlenceli etkinliktir
  • Belli bir sıra ve mantık gerektirmez
  • Çatışmalardan uzak özgür bir ortamdır
  • İçten güdümlüdür

Bilişsel ve dil gelişiminde oyunun etkileri

Çocuklar 3-4 yaşından itibaren düşünmek, soru sormak, duygu ve isteklerini iletmek için dili kullanmaya başlarlar. Sonrasında ise dil bilgisi kullanımı ile dilin yapısında deneme yanılma yoluyla uzmanlaşma sağlanmaya başlar. Yeni duyulan sözcüklerin içini doldurma, anlam verme ve oyunlarda yerli yerinde kullanmaya çalışma ile devam eder.

Tüm çocuklar dile hakim olmaya başlamalarıyla birlikte dil oyunlarına özel ilgi gösterirler. Şiir ve şarkılardaki tekrarlar, bilmecelerdeki keşfetme duygusu,  anlamını bile bilmedikleri sözcükleri tekrarlama, uydurma gibi etkinlikler, dilin etkileşimli bir araç olduğunu, kendilerinin de bir şekilde dili denetleyebileceği duygusunu ve farklı ifade biçimlerinin kullanımını kazandırır. Çocuklar okul öncesi dönemde söylediklerinin yazılmasını ve sonra da onlara okunmasını isteyebilirler. Bu tarz etkinlikler çocukların sözlü ve yazılı dil arasındaki bağlantıyı kurmaya başlamalarına yardım eder. Bilmece, tekerleme, şiir, şarkı, hikaye ve parmak oyunlarıyla çocuğun dil gelişimi desteklenirken yazı yazıyormuş gibi yaptıkları karalama ve resimler ile de yazılı dil gelişiminin temelleri atılır.

Duygusal ve sosyal gelişime oyunu etkisi

Oyun bebeğin doğumundan sonra bedenini hareket ettirmesi ile başlar, bakıcısına güven duyduğu sürece oyunsu davranışlarını geliştirir ve bu yolla iletişim sağlar. Bu süreçte çocuğun güven duygusu gereksiniminin karşılanması ve desteklenmesi, duygusal ve sosyal gelişiminin olgunlaşmasının temelini oluşturur.

Okul öncesi dönemde çocuğun oyunda problem çözmeye başlaması ile arkadaşlarıyla karşılaştığı sorunları, çatışmaları oyun içinde yaratıcı duygusal ifadelerle çözmesine oldukça sık rastlanır. Oyun sırasında çocuğa yaşadığı duyguların sorulması, duygularının farkına varmasına, ifade etmeye çalışırken çevresindeki çocukları da gözlemleyerek empati duygusunu geliştirmesine yardımcı olur. Benmerkezcilikten uzaklaşan çocuk zamanla diğer çocukları istek ve arzularını kabullenecek, paylaşmayı öğrenecektir.

Grup içindeki yaşantılarla ait olma kavramını sosyal etkileşimlerle öğrenmek mümkün olur. Bu süreçte kendini ifade eden çocuk sosyal iletişimini arttırarak saldırganlığını denetim altına almayı öğrenir.

Beden ve hareket gelişimine oyunun etkisi

Günümüzde hareket gelişimi, fiziksel gelişimden farklı şekilde ele alınmaktadır. Hareket, çocuklar için  yaparak öğrenmeyi gerçekleştirdikleri bir öğrenme ortamıdır. Kısıtlanmamış oyun ortamı çocukların kendilerini istedikleri gibi ifade edebilmelerine olanak sağlar. Açık havada ve ya doğa içinde oynanan oyunlar ile çocuk gözlemleme, araştırma yapma, kendince sonuçlara varma fırsatı bulurken; gerçek mekan kavramını kazandırmada, enerjisini sağlıklı bir şekilde kontrol etmesinde, yaşadığı coşku, heyecan ve başarı hissi ile özgüven kazanmasında çocuğun gelişimi desteklenir. Çocuğun bedenini tanıması, istediği şekilde kullanabilmesi ve kontrol edebilmesi ancak oyun ile mümkün olur.

Anlaşılacağı üzere oyun her çocuğun bilişsel, sosyal, duygusal, psiko – motor gelişimleri ile dil ve özbakım becerilerinin gelişiminde etkilidir. Ayrıca özel eğitime gereksinim duyan çocuklarda bazı gelişim alanlarında daha çok ve farklı etkileri görülür.

Örneğin; görme engelli çocuklar dikkatini yoğunlaştırarak işitme ve dokunma duyularını daha iyi kullanabilirler, işitme engelli çocuklar yaşıtları ile aynı ortamda bulunarak gözlem yoluyla öğrenebilir oyunun doğası gereği dil kullanımına özenebilirler. Yine konuşma geriliği olan çocuklar dil becerilerini geliştirebilir, bilişsel geriliği olan çocuklarda oyun etkinliği ile bilişsel becerilerin yanı sıra duygusal, sosyal, dil ve belli oranda hareket gelişimleri ilerleyebilmektedir. Otizmli çocuklarda taklit etme, sıra alma, oyuncakla amacına uygun oynama ve sembolik oyun becerileri gelişebilmektedir.

Ancak unutulmamalıdır ki özel eğitime gereksinim duyan çocuklar temelde oyuna ve oyuncaklara karşı pasif bir yaklaşımda  bulunurlar. Oyuna başlama ve sürdürmede desteğe ve cesaretlendirmeye ihtiyaç duyarlar. Diğer çocuklara kıyasla daha çekingendirler ve isteksiz görünebilirler. Seçilen oyunlar ve hazırlanan etkinliklerle çocukların gelişimine katkıda bulunmak, gerekli durumlarda yönlendirme yapmak ve istendik davranışların kazanılmasında yardımcı olmak gerekir. Zamanla bu çocukların hem oyun görevlerinde hem de oyuncak seçimlerimde normal gelişim gösteren akranlarına yakın tercihte bulundukları gözlemlenmiştir.

Çocukların gelişiminde oldukça etkili olan oyun, ailenin ve öğretmenlerin eğitilmesi ile daha etkili olmaktadır. Gerek özel eğitim merkezlerinde gerekse kaynaştırma eğitimi sürecinde Psikolojik Danışmanlar bu eğitimleri sağlamalı ve çocuğun gelişimi özenle takip etmelidirler. Bir sonraki yazıda bu konuları ele alacağım.

Sevgiler..

 

 

Feride SEÇGİN
Psikolojik Danışman
fery83@hotmail.com

YAZAR BİLGİSİ
Rehberlik Servisi
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.