Bir film bir ilim
BİR FİLM VE BİR İLİM
Filmler hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Artık yeni nesil kitapları değil filmleri okuyor. Kitaplarda değil, filmlerde kendini buluyor. Kitaplar değil insanların en iyi arkadaşları artık filmler…
Bu vaziyetin doğruluğu yanlışlığı tartışılır. Ancak burada dikkat çekmek istediğim konu kitapları doğru okuma yöntemi var, filmleri yok mu? Kitaplardan daha fazla yararlanmak için teknikler var, filmlerden yok mu?
Tabi ki var. Günümüzde popüler atölye çalışmalarından biri film okumaları. İnsanlar filmi seyrediyorlar ve bitiminde tartışmaya başlıyorlar. Aynı kitaplar gibi. Filmin senaryosunu, sinema dilini, tasvirini ve duygusunu konuşuyorlar. Aynı bir kitabın konusunu, karakterlerini, ana fikrinin konuşulması gibi.
Kitapları, filmleri okuyabilir bunlardan çok ama çok şeyler öğrenebiliriz. Ama bu okumalar insanın kendini okumasına, özokumaya dönüşmedikçe maalesef fayda sağlamaz. Özokuma, bireyin okuduğu kitaptan, izlediği filmden kendi ruh, gönül ve zihin dünyasında ne yaşadığının farkına varmasıdır.
Bazı filmleri çok severiz nedense kaç defa izlesek sıkılmayız bir türlü. Bazı filmler bizde utanma duygusu uyandırabilir. Bazı filmler mahcup hissettirir bizleri. Bazı filmleri ise bir karesi için defalarca izleriz ve o karenin karekökü olmayı dileriz. Her film farklı duygular ve yaşantılar uyandırır bizlerde.
Peki, bir film izlerken kendimizi nasıl okuruz? Özokuma nasıl yapılır?
Özokumanın üç basamağı vardır:
1- Özdeşleştirme: Filmde kiminle özdeşleştiriyoruz kendimizi veya hangi yönümüzü karakterin benzer yönüyle, özelliğiyle özdeşleştiriyoruz.
2- Duygusal Boşalım: Filmin hangi sahnesinde duygularımız depreşiyor. Hangi duyguları yaşıyoruz filmle beraber.
3- İçgörü Kazanma: Filmdeki sahne ile kendi hayatımız arasındaki bağlantı ne? Filmdeki sahne kendi hayatımızdaki neyi, hangi anı ifade ediyor?
Lütfen bir filmi birde bu gözle izleyin, pardon okuyun!
Sabri DAŞO
Psikolojik Danışman
sabridaso@gmail.com