Bitmez bu eğitim camiasının derdi
BİTMEZ BU EĞİTİM CAMİASININ DERDİ
16 sene öğrencilik hayatı üstüne de 10 senelik eğitimci olarak eğitimle ilgili sıkıntıları konuşacak yaşa ve tecrübeye geldik sanırım. Bunun çıkış noktası da son günlerde gündemde olan zorunlu hizmet affı. Elbette yazımın tamamını bu konuya ayırmayacağım ama kendi fikirlerimi de söylemek istiyorum açıkçası. 5 sene doğuda görev yapmış ve 2010 zorunlu hizmet affından dolayı madur olmuş öğretmenlerden biriyim. Ve kesinlikle karşıyım bu olaya. Zaten halen daha neden böyle bir af olduğuna da anlam verebilmiş değilim. Batıda rahat koşullarda çalışan insanlar neden affedilir ki. Mesela doğudakileri batıya yerleştirme affı olsa acaba, batıda çalışan öğretmenler ne derdi. Bu öğretmenler zor şartlarda çok çalıştı artık batıda en güzel okullara gelmeyi hak etti deseler ve sizi yani af isteyenleri sorgusuz sualsiz doğunun en kötü okullarına yollasalar mesela. O zaman ne derdiniz merak ediyorum. Bu sözlere katılmayan mutlaka olacaktır, ama benim fikrim bu yönde ve asla değişmeyecek.
Gelelim esas meseleye. Başta da dediğim gibi bu camiada 25 senedir varım ve artık sistemin neredeyse çıkmaza girdiğini görüyorum. Bu konuda nacizane düşüncelerimi iletmek istiyorum. En başta eleştireceğim nokta iş hayatında çok duygusal olmamız. Hiçbir zaman profesyonel olamıyoruz. Örneğin beraber çalıştığınız bir öğretmen mesleğini icra edemiyorsa bu kişi hakkındaki düşünceniz ne olurdu diye sormak istiyorum. Çoğu kişi bu insana acıdığı için dokunmaz ve görmezden gelir. Mesela sınıf yönetimi konusunda son derece yetersiz bir öğretmenin mesleğine devam etmesi sizce ne kadar doğru. Ya da soruyu biraz daha ilginç ve duygusal hale getirelim. Sizin çocuğunuzun matematik veya fen dersi öğretmeni bu öğretmen olsaydı nasıl tepki verirdiniz? Bir kişi öğretmenlik mesleğini yapamıyorsa o kişi sınıftan derhal uzaklaştırılmalı ve geri plana alınmalıdır. Memur olsun, hademe olsun, sizin aklınıza ne geliyor bilmem ama ne olursa olsun ama lütfen müdür olmasın. Sınıfta 40 kişiyi yönetemeyen bir öğretmen birkaç basit sınava girerek lütfen 40 tane öğretmeni yönetmeye çalışmasın.
Bir başka mesele. Okul müdürleri ve müdür yardımcıları lütfen öğretmen olmasın. Peki kim olacak. Bugün en küçük okulda bile bir müdür yardımcısı ve bir müdür var. Yani her okulda en az 2 norm demek bu. Bazı okullarda bazı branşlar tek norma sahip. Mesela İngilizce mesela felsefe. Bunlar için üniversitelerde bölümler varsa neden yöneticilikle ilgili bir bölüm açıp okul idarecilerini burada yetiştirmiyoruz ki. Bunlar da okuldan okula tayin olsunlar yer değiştirsinler. Müdür yardımcılığı ile başlayıp müfettişliğe kadar yükselsinler. Bu sayede öğretmene torpil yapan idareci ile karşılaşmayız ve idarecilikten anlayan insanlarla çalışmış oluruz. Bazı müdürlere bakıyorum da memurun bilgisinden daha az bilgiye sahip ama okulu yönetmeye kalkıyor. Ve elbette başaramıyor.
Gelelim öğretmenlik mesleğine. Her önüne gelen bu sistemde öğretmen olabiliyor ve hiçbir kanun yok bunun önüne geçecek olan. Bizim mesleğimiz eğitim. Gelecek nesilleri bizler şekillendiriyoruz ama acaba bu insan mühendisleri alanında ne kadar iyi. Şahsi fikrim 4 senede verilen eğitimin yetersiz olduğu. Tıpkı eski sağlık meslek okullarındaki sistem gibi öğretmenlerin liseden itibaren yetiştirilmesi taraftarıyım. Öğretmen okulları yeniden sisteme sokulmalı ve çekirdekten eğitilmeye başlanmalı bu kişiler. Elenecekse lisede elenmeli. Farklı mesleklere lisede yönlendirilmeli. Bu öğrencilere de ciddi ek puanlar verilmeli öğretmenlik için. Yani üniversite sınavıyla öğretmen olmak isteyenler üst düzey puanlar alarak bu çocukların önüne geçebilmeli. Stajlara lise yıllarında başlanmalı ve çok disiplinli bir eğitim verilmeli. Gelişime değişime açık insanlar olmalı geleceğin öğretmenleri.
Küçük bir satır da okullardaki yardımcı hizmetler alanında görev yapan kişiler için eklemek istiyorum. Dediğim gibi meslekte 10 yılı tamamladım ama henüz mükemmel çalışan hizmetli hademe göremedim okullarda. Başka okullarda çalışan arkadaşlardan da aynı şikayetleri oldum olası duydum duymaya da devam ediyorum. Neredeyse bazı okullarda okulu bu kişilerin yönettiğine inanacak düzeye geldim. Yetkililer bu konuya acil çözüm üretmeliler bence.
Son olarak yer değiştirme konusuna değinmek istiyorum. Herkesin mutlu olmasını istiyorsanız herkesin mutsuz olmasını göze almak zorundasınız. Rotasyon bu işin olmazsa olmazı. Ben de 5 sene doğuda görev yaptım şu anda merkezde mükemmel bir okulda çalışıyorum. Bıraksalar burada emekli olmak ta isteyeceğim. Peki ya benim kadar şanslı olmayanlar. 20 senedir köy okulunda görev yapan sınıf öğretmenleri ne olacak peki. Bugün il merkezlerindeki başarılı okulların internet sayfalarını açarak öğretmen kadrosunu incelesenize. Yaş ortalaması 50+. Peki bu okullardaki şehrin en başarılı öğrencilerinin başına 30’lu yaşlardaki dinamik genç öğretmenlerin geldiğini düşünsenize. Belki o zaman sınav odaklı değil de okula gelmekten zevk alan öğrencilerin doldurduğu, öğretimin yanında eğitimin de dört dörtlük olduğu okullar haline getiremez miyiz acaba buraları. Elbette çok kişi mutsuz olacak bu durumdan. Binlerce öğretmen artık tarımla ticaretle uğraşamayacak. Binlerce öğretmen kahvehanelerde bu kadar vakit harcamayacak. Herkes mutsuz olacak mutlu olanlar kadar. Ama adaletli yaşanacak bütün duygular.
Yazacak çok şey var daha ama bugünlük bu kadar yeter. Belki daha sonra devam ederiz bu konulara. Sağlıcakla kalın.
Mehmet Yılmaz
Psikolojik Danışman
pdrmehmet_09@hotmail.com