Cemile & Eskici ve Oğulları – Orhan Kemal
Cemile & Eskici ve Oğulları – Orhan KEMAL
Hep söylerler: “Çok fazla kitap var ve insan ömrü kısa; doğru seçimler yapmak lazım.” diye. Tüm kitapları iyi ve kötü diye ayırmadan okuyabilsek keşke. Ama böyle bir şeyin realitesi yok. Bu yüzden seçimleri güzel yapmak lazım. Bana göre bir kitabı milyonlarcasının içinden seçerken bakılması gereken ilk şey yazarıdır. Ne mutlu ki bizim topraklarımızdan da bu niteliğe sahip yazarlarımız/şairlerimiz çıkmış ve çıkıyor. Kitabın üzerinde onların adını gördüğümüz anda kitabın bu kısa insan ömründe okunmaya değer kitaplardan olduğu kanısına hemencecik varabiliyoruz. İşte onlardan biri olan Orhan Kemal ve ölümsüz iki eseri…
Orhan Kemal Ceyhanlıdır. Babasının milletvekilliği yaptığı parti kapatılınca Beyrut’a yerleştiler. Küçük yaşta işçiliğe başlamış ve birçok farklı işte çalışmıştır. Askerdeyken cezaevine düşmüş ve 5 yıllık mahkumiyet süresi içinde Bursa Cezaevi’nde Nazım Hikmet ile tanışmıştır. Tutukluluk yıllarının ardından hayatını şairlik ve yazarlıkla kazanarak İstanbul’da devam ettirmiştir. 56 yaşında hayata gözlerini kapamıştır.
Cemile
Hikaye, 1934 Çukurova’sında geçiyor. Yaşar Kemal’in şu sözü akıllara geliyor: “Her yazarın bir Çukurova’sı vardır.” İşte Cemile, Orhan Kemal’in kendi Çukurova’sından bir fotoğraf. Cemile, Sadri, Deveci Çopur Halil, Necati, Camgöz Sadık, İhtiyar Malik… Kitabın sonuna kadar ne oldu, ne olacak diye beklersiniz ve klasik Orhan Kemal sonucu size son sayfada verir.
İşçi mahallesinde Cemile’nin ailesiyle birlikte başka ailelerde yaşıyor Makedonya Göçmen’i. Bu aileler genellikle Makedonya’nın saygın ve varlıklı aileleriyken savaştan sonra her şeylerini memleketlerinde bırakarak bu topraklara geldikleri için hayatlarını çalışarak kazanmaktan başka çareleri yok. Fabrikanın zor koşullarına dayanarak hem de… Bir yandan da kültürlerinin unutulmaya yüz tutması bu hisli insanları içten içe üzüyor. Ne yazık ki çalışmaktan başka bir şey yapmaya ne halleri ne de zamanları var.İşçi mahallesinde bir gün ev işlerini yapmak, yemek yemek, uyumak ve çalışmaktan ibaret. Bu mahalle de kitapta şu şekilde anlatılıyor: “ Evler… Yan yatmış, diz çökmüş, bağdaş kurmuş, kapaklanmış, yahut tam yuvarlanacakken tutunuvermiş evler, işçi evleri…” ihtiyar Malik, “Cemkam, Kızkom” diye sevdiği kızı Cemile ve oğlu Sadri’yle işte bu evlerden birinde yaşıyor.
Cemile henüz çok küçük ama abisiyle birliktefabrikada çalışmak zorundalar. Çok güzel ve marifetli olduğu için de herkes tarafından beğeniliyor. Fakat o, fabrikanın katibi Necati’yi seviyor. Katip de onu seviyor ve baskıya, yokluğa rağmen sevgisinin peşinden koşuyor. Dolayısıyla Cemile’ye bir aşk öyküsü diyebiliriz. Ancak arka planda yokluğa karşı güçlü durma mücadelesini de ele alıyor. Çok akıcı ve rahat okunabilecek ince bir kitap. Yerel deyişler, bölge insanının konuşma şekli çok güzel yedirilmiş esere. Şüphesiz Cemile, Orhan Kemal’in unutulmayacak eserlerinden biri.
Eskici ve Oğulları
Topal Eskici, varlıklı köklerden gelen ama değişen yaşam şartlarına ayak uyduramayarak kaybolmuş bir alenin ferdidir. Yaşamını devam ettirebilmek için yaşlıda olsa çarşıda ayakkabı tamirciliği yapmak zorunda.” Topal” olarak anılmasının nedeni ise Trablusgarp’ta kaybettiği bacağının yerine tahta bacak takılması. 3 çocuk babasıvegenellikle asabiama kalbi yumuşak. Onun bu hale geliş süreci şöyle ele alınmış: “Acıyarak bakışlar günden güne, aydan aya, yıldan yıla değişti. Değişmedi belki ona öyle geldi. Hele Ermeni tehciriyle birlikte Nişan gibi candan dostlarından da olunca, tahta bacak koydukça koydu. Tahta bacak koydukça huyu değişti. Huyu değiştikçe çevresindekileri yitirdi. Çevresindekileri yitirdikçe yurdunu garipser oldu.”
Topal Eskici, karısı, küçük oğlu Ali, kızı, büyük oğlu, büyük oğlunun eşi ve 3 çocuğu ile kalabalık bir aileler ve ekonomik sıkıntı içindeler. Kitap boyunca ekonomik sıkıntıların onları getirdiği noktalar genellikle baba ve oğulların çatışması üzerinden ele alınmış. Topal, biraz fevri biri: kızıyor sövüp sayıyor ancak sonrasında bunu pişmanlığını yaşıyor. Ailesine ve özellikle küçük oğlu Ali’ye çok düşkün. Parasızlıktan çok sıkıntıya ve anlaşmazlığa düştükleri bir dönem kütlü(pamuk) toplamaya Çukurova’ya gidiyorlar. Ancak “yazının yüzünde” sıtmadan dökülüyorlar. Döndüklerinde ise isler zorlaşmıştır çünkü artık daha kalabalık olmuşlardır…
Kitap da yine bölge kültürü, insanı, konuşması vs. çok profesyonel, hiçbir yapmacıklığa yer verilmeksizin ele alınmış. Tabiki kitap boyunca beklediğiniz şey son sayfada gerçekleşecek.