Cinsel İstismara Karşı Çocukları Nasıl Koruyalım?
Cinsel İstismara Karşı Çocukları Nasıl Koruyalım?
Siz, bir “Kuş” ile “Derviş”in hikâyesini bilir misiniz?
Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman’a gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler.
Hz. Süleyman, dervişi hemen huzuruna çağırtır.Ve ona sorar;
“Bu kuş senden şikayetçi, neden kanadını kırdın?” Derviş kendini savunur;
“Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı.”
Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve der ki;
“Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?”
Kuş kendini savunur.
“Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.”
Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister.
“Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın” diye emreder.
Kuş o anda; “Efendim, sakın öyle bir şey yaptırmayın” diyerek öne atılır.
“Neden” diye sorar Hz. Süleyman. Kuş sebebini şöyle açıklar;
“Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar… Siz en iyisi mi, bunun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın… Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın.”
Bu hikaye ile cinsel istismarın ne ilgisi var? Cinsel istismara uğrayan minik kuşlarımızın kanatlarını kıranlar %80 oranında tanıdıkları, bildikleri, güvendikleri, akrabası veya maalesef öğretmenleri oluyor. Çocuklar en çok tanıdıkları ve güvendikleri kişiler tarafından incitiliyor. Peki ne yapmalı?
Batılı ülkelerin istismardan korunma adı altında çocuklara bedenini koru, sahip çık. Hiç kimse sen istemedikçe bedenine dokunamaz çizgisinde doğruluk payı var. Ancak doğrudan bunu öğrettiğimizde bizim kültürümüze uymayabiliyor. Bizler genç yaşlı birbirimize dokunan, sarılan, öpen bir kültür içinde yoğruluyoruz. Okulda çocuklar öğretmenlerine sevdiklerini sarılarak göstermek istiyorlar. Öğretmenlerini (özellikle ilkokulda) ailelerinden biri gibi görüyor ve güveniyorlar. Güvenmeliler de. Değilse bu korku ve paranoya hayatı yaşanmaz kılar, başka problemlere neden olabilir. Burada sorun çocuğun öğretmenine güvenmesinde değil, öğretmen kılığında bazı sapıkların mesleğini ve çocuğu istismar etmesindedir.
Bizim çocuklarımıza doğru dokunma yanlış dokunmayı ve vücudumuzdaki özel bölgeleri öğretmeye ihtiyacımız var. Nedir bu yerler? Dudaklar, göğüs bölgesi, bacaklarımızın arası ve çocuğun poposu. Bu bölgelerin özel olduğu; doktorların muayene ederken bizden ya da ailemizden izin alması gerektiği, böyle bir durum yaşarsa mutlaka bize ya da güvendiği bir yetişkine durumu anlatması, çığlık atarak oradan uzaklaşması gibi temel bilgiler 6 ayda bir tekrar edilir. Bununla ilgili faydalı eğitici pek çok video internet ortamında bulunabilmektedir.
Önemli uyarılardan bazıları;
- Çocuğu dudağından öpmeyelim, dudaktan öpmek, öpülmek özel bir şey iken genellenmemelidir. Çocuğumuzu kendimiz tuvalete götürelim, banyosunu biz yaptıralım.
- Kendine dokuldurtmadığında ya da öptürmediğinde kızmayalım.
- “Hayır” deme becerisinin öğretilmesi, çocuğun sosyal ve duygusal gelişiminin desteklenmesi, (içe kapanık, sessiz çocuklar daha fazla kurban olarak seçiliyor)
- İyi dokunma nedir? Kötü dokunma nedir? Bu durumda neler yapılmalıdır eğitimlerinin ortalama 5 6 ayda 1 tekrarlanması. (1 kere anlattık bitti olmuyor, tatbikat gibi davranışın kazanılması için düzenli aralıklarla tekrarlanması gerekiyor)
- Çocuğumuzun duygusal ihtiyaçlarını göz ardı etmeyelim ki bu konuda zayıflık oluşmasın, ona yaklaşanlar ilk bu yöntemi deneyeceklerdir. “Gel oynayalım, gel sarılayım, derdini dinleyebilirim, bana sırlarını anlatabilirsin” gibi. Çocuk aile içinde kendine yer bulamazsa, duygusal ihtiyaçları karşılanmazsa, risklere açık hale gelecektir.
UNUTMAYIN
Açık yara daha çabuk mikrop kapar.
Ömer CİMEM
Uzman Psikolojik Danışman
omercimem@gmail.com