Çocuğunuz okula başlarken
ÇOCUĞUNUZ OKULA BAŞLARKEN 1
Bebek hayata “merhaba“ ile gözlerini açtığında öğrenme ve yeni dünyayı keşfetme anı başlar. Dış dünya onun için oldukça cezbedicidir. Şüphesiz öğrenme anne karnında başlar ve kesintisiz ömür boyu devam eder. Öğrenme olgusu çocuğun aktif katılımıyla anlamlı hale dönüşür. 18. yy. Fransız Filozof J.J. Rousseau; çocuğun kendi hak ve ihtiyaçlarının savunucusu olduğunu ortaya koyarken, çocuğa yaşayarak öğrenmesi için her durumda fırsat tanınması gerektiğini savunmuştur. Böylelikle çocuğu merkeze alan bir öğrenme ortamı sağlıklı bir öğrenmeyi doğurur ve doğrular.
Zihin denilen mükemmel mekanizma en hızlı işleyişini hayatın ilk 5 yılında gösterir. Öğrenme bireyin elinde olmaktan ziyade bir akarsuyun yatağına yön vermesi gibi şaşırtıcı bir şekilde gerçekleşir. Çevresel faktörler bu noktada iyi destekleyicilerle yardımcı olabilir. Algısal ve motor becerileri istendik düzeyde gelişmiş çocuk; fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal açıdan yeni bir ortama girerek yeni kapılar aralamaya istekli olur.
Okula başlayacak çocuk; bulunduğu dönem gereği ben merkezcilikten çıkmamıştır, başarılı olma yolunda dikkatleri üzerinde toplamaktan mutlu olur ve bu yönde davranışlar gösterir. Okula başlamak onun için heyecan verici bir dünyaya şahit olmak anlamı taşırken, doğasında varolan heyecanı korumak ve şevkini kırmamak boyutunda öğretmene büyük sorumluluk düşmektedir.
Günümüzde okula başlayacak bir çocuktan; yeterli kelime hazinesi, düşünerek basit problemleri çözebilmesi, gerçek ve hayal ürünlerini ayırt edebilmesi, anlık olaylara tepki göstermesi, gözlemlediği olaylar karşısında zihninde bir resim oluşması gibi özellikler beklenir. Ancak bu durumlar çocuğun bulunduğu sosyo ekonomik çevreyle paralel geliştiği için tüm çocuklar için genel geçer bir düzeyden bahsedilemez ve farklılıklar normal kabul edilir. Çocuğun geldiği çevre eğitim öğretim sürecinde asla yadsınamaz. Okul hayatının ilk yıllarında gelişimi desteklemek; bireyler, çevrede vuku bulan olaylar ve algıya açıklık sunan malzemelerden edinilecek örneklemelerden geçmektedir. İdeal olarak niteleyebileceğimiz öğrenci, şimdiki zamanda kavrayacağı bilgiler ile gelecekte oluşacak ilgi ve yetenekleri arasında bir yol çizmeyi hedefler.
Okul ortamında öncelikli istendik hedefler:
*Çocuğun büyüme ve gelişmesine katkıda bulunması
*Çocuğu olduğu gibi kabul ederek değer vermesi
*İçinde bulunacağı dünyaya uyum sürecini desteklemesi
*Tabi olacağı çevreyi tanımasına fırsat vererek daha ileriye hazırlaması
Bu hedefler alt kazanımlar için önem taşımaktadır. Güvenilir, sağlıklı ve mutlu bir okul ortamı akademik başarının yanında çocuğun kendini gerçekleştirmesine imkan tanımalıdır.
Süreci öğretmen boyutunda ele aldığımızda, Eflatun’un eğitim görüşüne de atıfta bulunacak olursak öğretmen; bireysel farklılıkları koruyarak baskıcı bir tutum yerine yol göstericiliği tercih etmelidir. Bu aşamada:
*Çokça fiziksel faaliyet
*Ortamın çocuğun ilgisini çekecek materyallerle hazırlanması
*Oyun saatlerine ayrıca önem verilmesi
*Sıkılma ve yorulma durumlarına önlemler alınarak zamanın verimli kullanımı
temel alınarak, okullu olmak keyifli bir hale getirilmelidir. Okulda öğrenme ortamını hazırlarken; katı kuralların olmadığı bir programa paralel olarak, çocuğun bireyselliği göz ardı edilmeden halihazırda getirdiği merak ve keşfetme arzusuna zarar vermeden geniş bir süreç düşünülmelidir. Gerek aile gerek öğretmen “mükemmel çocuk” kavramından uzak durarak kusursuz öğrenci beklentisinden ziyade teşvik edici davranışlar ile mutlu ve her açıdan sağlıklı öğrenciye sahip olma sonucuna odaklanmalıdır. Burada okul-aile işbirliğinin önemi vurgu haline gelir.
İdealist öğretmenin ideal olanı, vizyonu ve misyonu ile aşağıdaki kazanımları hedeflemesi ile gerçeklik kazanır. Çocuk :
*Yaşamın farklı yönlerini araştırmaya duyarlı
*Fiziksel ihtiyaçlarını karşılayabilen (oyun, dinlenme, koordinasyon)
*Sorumluluk sahibi ve aynı zamanda bağımsız duygular taşıyabilen
*Başarı hissini tadabilen
*Öz saygıyı geliştirmeye yönelik sözel-fiziksel davranışlar gösteren
*Ruh sağlığını olumlu yönde geliştiren
*Doğal ortamını tanıma ve adapte olmaya istekli
*Müzik, edebiyat, sanat öğrenmekten keyif duyan
*Düşüncelerini yaratıcı ifade edebilen
*Gözlem, deney, araştırma, keşfetme, düşünme, genelleme yapma, kavramsallaştırma olgularını kazanacak beceriler geliştiren
davranışları gösterebileceği bir eğitim ortamıyla buluşmalıdır.
Okula yeni başlayacak bir çocuk için sevgi ve güven kaynaklı, doğallık ve özveriyle desteklenmiş bir dünya eğitim öğretimi bir çok yönden denge konumuna ulaştırır. Denge ise çocuğun varolduğu ortama ait olma güdüsüyle başarıyı beraberinde taşır.
Dilek KELEBEK
Sınıf Öğretmeni