Çocuklarda bellek yönetimi – Eğitimcilere öneriler
ÇOCUKLARDA BİLGİNİN KISA SÜRELİ BELLEKTEN UZUN SÜRELİ BELLEĞE TRANSFERİNİ KOLAYLAŞTIRMAYA YÖNELİK EĞİTİMCİLERE ÖNERİLER
Belleğimize genellikle dikkat etmeyiz. Bu çok yönlü zihinsel yeteneğe ne kadar güvendiğimizi ancak olağanüstü belleği olan kişilerle karşılaştığımız zaman anlamaya çalışırız:
Dünyaca ünlü orkestra şefi Arturo Toscanini, 250 senfoni ve 100’den çok operada her enstrüman için yazılmış bütün notaları ezberlemiştir. Bir defasında, Joachim Raff’ın 5 numaralı dörtlüğünün notalarını bulamadığında, daha önce bu notaları hiç görmemiş veya hiç çalmamış olmasına rağmen belleğinden tamamen yeniden üretmiştir. Bu dörtlüğün bir kopyası sonunda bulunduğunda, insanlar, tek bir nota haricinde melodinin bu şekilde hatasız ortaya çıkarılışına hayret etmişlerdir (Neisser, 1982; akt: Morris, 2002).
John Conrad isimli bir garson, oldukça kalabalık olan Colorada’da bir lokantada çalışmaktadır. Her gün en az 6-8 kişilik gruplara hizmet vermekte ve çorbadan salatasına kadar tüm siparişleri hatırlamaktadır. Bir defasında, 19 kişilik bir gruba hizmet ederken hiçbir hata yapmaksızın tüm müşterilerinin akşam yemeği servisini tamamlamıştır (Singular, 1982; akt: Morris, 2002).
29 yaşında MZ olarak bilinen bir kadın, bir virüs hastalığına yakalanmadan önce, geçmişte hayatını etkileyen hemen her olayın, haftanın hangi gününde olduğunu…bütün kişisel telefon numaralrını…insanların ne giydiğini…müzik parçalarını…bir müzedeki tabloyu, olduğu gibi hatırladıklarını belirtmiştir (Klatzky, 1980; akt: Morris, 2002)
Özellikle ilköğretim çağındaki çocuklarla çalıştığımızda hepsinin kavrayışının aynı olmadığını hepimiz biliriz, eğitimdeki bireysel farklar göz ardı edilemez. Diğerlerinden daha özel olan bazı çocuklar öğrenme güçlüğü tanısıyla adlandırılmakta, pek çok aile ise çocuğuna RAM’dan alınan ‘eğitsel tanılama’nın ileride karşısına çıkacağı düşüncesiyle çocuğunu tanılama yoluna asla gitmemektedir. Özel eğitimde aile müşavirliğine ilişkin neler yapılabileceği, bir diğer yazımın konusuyken; bu yazımın konusunu bilhassa özel öğrenme güçlüğü ve dikkat dağınıklığı olan öğrencilerin uzun süreli belleklerinin nasıl güçlendirileceği oluşturacaktır. Çünkü öğrencilerin hatırlamaları ve başarıları arasında ilişki vardır ve genellikle öğrendiklerini uzun süreli belleğe transfer edemeyen çocukların ders başarıları çok yüksek olmamaktadır.
Bilişsel işlevlerin önemli bir bölümünü oluşturan bellek işlevleri kişinin biyolojik, psikolojik ve sosyal işlevselliğinde önemli bir yere sahiptir. Bilhassa Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) olan erişkinler üzerinde yapılan araştırmalarda, özellikle çalışan bellekteki yetersizlik ön plandadır. Araştırmalarda DEHB’li bireylerin özellikle bir işi bitirmek konusunda dikkatini odaklamakta zorluk çektikleri belirlenmiştir (Karabekiroğlu, Gımzal, Berkem; 2005). Bellek bozukluğunun olup olmadığını anlamak için; danışana üçlü, dörtlü bir sayı ya da 5-6 harfli kişi adı (Ahmet gibi) verilerek bunları geriye doğru sayması, hecelemesi istenebilir. Yine kendisine 3-4 sayı ve bir ad söylenerek görüşmeye değişik konularda devam edileceği ve bir süre sonra bu sayıların ve adın anımsanmasının kendisinden isteneceği belirtilir. Değişik konularda birkaç dakika konuştuktan sonra, daha önce kendisine söylenen sayıları sırasıyla sayması ve söylenen adı anımsaması istenir. Böylece bellek konusunda fikir edinilebilir. Yüzden aşağı üçer ya da yedişer inerek çıkartmalar yapabilmesi de bellek konusunda oldukça yeterli bulgular verir (Öztürk, 1988).
Öğrenme, yaşantılar yoluyla sinir sistemimizde ve böylece davranışlarımızda değişiklik meydana getirme sürecini ifade etmektedir. Biz oluşan bu değişiklikleri bellek/hafıza olarak ifade ederiz. Her ne kadar anıları sanki dosyalara yerleştirilmiş notlar gibi tanımlamak mümkün olsa da, bu durum kesinlikle deneyimlerin beyinde yansıtıldığını söylemek anlamına gelmez. Deneyimler ‘depolanamaz.’; biz onları algılarız, sergileriz, düşünürüz, planlarız yani deneyimler değişir. Sinir sisteminin yapısındaki fizyolojik değişiklikler yoluyla, nöral devreler de değiştirilerek algılama, performans, düşünme ve planlamada değişimler olmakta ve böylece deneyimler değişmektedir (Carlson, 2012).
Kuramsal olarak belleğin iki bölümünden söz edilebilir: Tüm yaşamdan edinilen simgelerin, izlenimlerin, davranış kalıplarının saklandığı ‘depo bellek’; algı yoluyla yeni bilgilerin alındığı ‘anlık bellek’. Bellek aynı anda bu iki işlevi birlikte yapıp depo bellekte bulunan kalıplarla yeni bilgiler arasında birleşme, bütünleşme sağlar. Depo bellek uzun sürelidir. Anlık bellek ise kısa süreli belleği oluşturur.
Tanımlanan ve kabul gören bellek çeşitleri tabloda belirtilmiştir. (Ervin ve Anders, 1967; akt: Öztürk, 2011).
Özellik
Bellek türü |
Duyusal bellek | Birincil bellek | İkincil Bellek | Üçüncül Bellek |
Süre | Sn | Birkaç sn | Birkaç dk/yıl | Sürekli |
Sisteme giriş şekli | Algılama ile | Sözlü kayıt | Alıştırmalar | Öğrenilemez |
Anımsama şekli | Algılama hızına bağlı | Çok hızlı düzenleme | Oldukça yavaş | Çok hızlı düzenleme |
Bilgi tipleri | Duyusal | Sözlü | Tüm | Tüm |
Unutma tipleri | Bozunma ve silinme | Üstüne bilgi kaydı | Karışma | Unutulamaz |
Bellek modeline göre ise de materyal anlamlı bir şekilde ya da mekanik ezberleme yoluyla öğrenilmektedir. Öğrenilen şey anlamlı olduğu takdirde, kişinin bellekte tutması için yeterli bir nedeni varsa onu hayatı boyunca aklında tutabilmektedir. Mekanik ezberleme ile öğrenilen bilgiler ise çok kısa sürede unutulabilmektedir (Bigge, 1971; akt: Yaşar, 1992).
Bellekte bozucu etki yapan bazı faktörler ve çözüm önerileri
Güdüsüzsünüz =====> Kendinizi tetikte veya uyarılmış tutmak için bir yol bulursanız bazı şeyleri daha kolay öğrenir ve hatırlarsınız.
Uygulamaya gereksiniminiz var =====> Bellek yeteneklerinin keskin tutulması için uzmanlar, çapraz bulmaca, akrostiş, anagram, kelime üretme, monopol gibi alıştırmalar önermektedir.
Yeteneğinize güvenmiyorsunuz =====>Kendi yetilerinden kuşku duymak genellikle kaygıya yol açarak, bilgiyi bellekten geri getirme yeteneğinde bozucu etki oluşturabilir.
Kafanız karışık =====>Eğer kafanız karışıyorsa belleğinizi ilgilendiren bir şeye girişmeden önce, sessiz hatta tenha bir yer bulun.
Odaklanmamışsanız =====>Ayrıntılara daha çok dikkat etmek, olayla ilgili çevre, duygu ve diğer öğelere odaklanmanız, daha net bir şekilde hatırlamaya yardım edecektir.
Uzun süreli bellekte daha önce depalanmış bilgilerle yeni bilgiler arasında yeteri kadar bağ kurmamışsanız =====>Belleğini güçlendirmiş kişiler, bellek yeteneklerini keskinleştirmek için oldukça güdülüdürler. Örneğin, bir an için aktörler ve satranç oyuncuları için süper bir belleğin önemini düşünün.
Zihinsel imgeleri yeteri kadar kullanmıyorsunuz =====>Olağanüstü ve fotoğrafik bellekleri olan insanlar, fotoğrafsı imgeleri kullanarak gördükleri bir resmin, hatta bir kitabın herhangi bir sayfasının görüntüsünü bile en küçük ayrıntısına kadar yeniden yaratırlar. Fotoğrafsı imge çocuklarda daha yaygındır.
Geri getirme ipuçlarını etkili bir şekilde kullanmıyorsunuz=====>Geri getirme sırasında ipucu kullanarak daha çok şeyi hatırlayabilirsiniz. Örneğin yatmadan önce unutmak istemediğiniz bir şey varsa yatağınızın üzerine ayakkabı veya çorap gibi, alışılmışın dışında bir şey bırakın. Yatağa girmeden önce göreceğiniz bu nesne, ne yapmak istediğinizi hatırlamanıza yardım edecektir.
Tek başına belleğinize çok fazla güveniyorsunuz=====>İnsan belleği mükemmel değildir, dolayısıyla başka seçenekler olduğu zaman tamamen belleğe güvenmemek iyi bir yoldur. Hatırlamanız gereken şeyleri yazın ve bunları pano veya buzdolabının kapısı gibi belli bir yere yapıştırın. Hatırlamak istediğiniz bütün tarihleri bir takvime işaretleyin ve sonra takvimi dikkat çekici bir yere koyun (Morris, 2002).
Belleği geliştirmenin anahtarı, bilgiyi USB’ye ilk aldığımızda, daha etkili örgütlenmesi ve kodlanmasıdır. Bellek geliştiriciler olarak adlandırılan teknikler, bu çeşit bilgilerin örgütlenmesini ve kodlanmasını kolaylaştırır (Morris, 2002). Çocuklar ve gençlerle bellek güçlendirme çalışıldığı durumlarda çağrışım kurarak, tekerlemelerle , görünüm, koku, tad gibi duyusal imgeleri kullanarak uzun süreli belleğe depolamak mümkün olabilir.
Bellek modeline ilişkin teknikler göz önüne getirildiğinde dikkatini yoğunlaştırma, çağrıştırma, bağlantı-link sistemi, gülünç çağrışım, sözcüğün yerine başka bir sözcük koyma sistemi, anahtar sözcük sistemi öğrenilenleri uzun süreli belleğe transfer etmekte etkili olabilmektedir.
Belleği daha güçlü yapmak için kullanılan yollardan biri ‘hatırda tutma tekniği’dir. Bu yolla, yeni bilgiler eski anılarla kodlanır. Örneğin; bazı sözcükler tekerlemelerle öğrenilir. Öğrenmenin başarılı olması için yararlanılan teknikler, belleğin güçlendirilmesinde de etkili olurlar. Öğrenilen konular arasında benzerlikler kurma, zaman-mekan ilişkilerinden hareketle göz önünde canlandırma, unutmayı en aza indirip hatırlamayı kolaylaştırır.
Bellek üzerinde yapılan araştırmalar, tekrarın unutmayı azalttığını göstermiştir. Buna göre öğrenilenlerin tekrarlanması öğrenmeyi pekiştirmekte, dolayısıyla unutmayı azaltmaktadır. Ancak, gereğinden fazla tekrar, kişiyi usandıracağı gibi zaman kaybına da neden olur. Öğrenilen malzemenin ilgi uyandırdığı ölçüde, unutmayı zorlaştırdığı bilinmektedir. Araştırmacılar, ilgi ve çalışmanın öğrenmeyi kolaylaştırdığını ve öğrenilenlerin de bellekte uzun süre saklandığını öne sürmüşlerdir. Öğrenmede, kısa süreli ve aralıklı çalışmaların aralıksız ve sürekli tekrarlardan daha verimli olduğu yapılan araştırmalarda gösterilmiştir. Bu yüzden, ders çalışırken öğrenilen konunun aralıklı olarak tekrarlanması başarıyı arttıracaktır.
Bazı konuların öğrenilmesinde okuma ve anlatma da yararlı olur. Bu teknik özellikle, ilköğretimde kullanılır. Öğretmenler, sık sık sordukları sorularla, öğrencilerin konuyu anlatmalarını sağlarlar.
Bireyde, çalışma ve öğrenme isteğinin sorumlulukla birlikte gelişmiş olması gereklidir. Çalışma, iş ve öğrenme, kişinin değer yargıları arasında ‘angarya’, ‘bela’, ‘kötü alın yazısı’ olarak değil, bir erdem olarak yer almalıdır. Her çağda, her çevrede çalışmanın ve öğrenmenin saygınlık kazandıracağına inanmalı; her türlü amaca erişilmesi için gerekli araç olarak değerlendirilmeli; yaşamın vazgeçilmez parçası, mutluluk kaynağı, uygarlık simgesi olarak benimsenmeli ve şu ilke akıldan çıkarılmamalıdır: Kişi öğrenmeye ne denli istekli olursa o kadar iyi öğrenir (Köknel, Özuğurlu ve Bahadır, 2007).
Gizem KIRMAZ
Psikolojik Danışman
gizemkirmaz1937@gmail.com
Kaynakça
Carlson, N.R. (2011) M. Şahin (Ed.) Fizyolojik Psikoloji: Davranışın Nörolojik Temellerii Ankara: Nobel Yayınevi, sekizinci basım.
Karabekiroğlu, K., Gımzal, A. ve Berkem, M. (2005). Psikiyatrik bozukluklarda bellek sorunları Anatolian Journal of Psychiatry, 6, 188-196.
Köknel, Ö., Özuğurlu, K. ve Bahadır G. (2007). Psikoloji. İstanbul: Altın Kitaplar.
Öztürk, İ. (1988). Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, Ankara: Nurol Matbaası.
Öztürk, N. (2011). İşlevsel asimetri ve iq ile kısa ile uzun süreli bellek arasındaki ilişki: yakın geçmiş ve uzak geçmiş belleği, yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi: Sağlık Bilimleri Ensitütüsü.
Morris, C. G. (2002). İçinde N. Er (Ed.). Psikolojiyi Anlamak. İçinde N. Er (Ed.) Bellek (s.245-281). Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları, birinci baskı.
Yaşar, Ş. (1992). Öğretme ve öğrenme sürecinde bellek modeli, Kurgu Dergisi, 10, 279-296.