Çocuklarımızı hayata nasıl hazırlamalıyız?

29.11.2018
1.097
Çocuklarımızı hayata nasıl hazırlamalıyız?

 

ÇOCUKLARIMIZI HAYATA NASIL HAZIRLAMALIYIZ?

Üniversite yıllarından aklımda kalan iki küçük anım, hikâyem ve gözlemimle başlamak istiyorum yazıma.

1.Hikâye: Üniversite dönemi bitmiş tatil için memlekete gelmiştim. Dolmuşa bindim ve arkadaşlarımdan birine denk geldim. Muhabbet muhabbeti açtı konuşuyoruz. Dolmuş hareket etmek üzere, kalabalığın konuşması küçük bir uğultu gibi geliyor insana.  Uğultu içerisinde biri “otogar”  kelimesini kullandı. Ön tarafımızda oturan dört yaşlarındaki çocuk  “otogar ne demek” diye annesine sordu. Annesi arabaların durduğu, beklediği yer tarzında açıklama yapmaya çalıştı. Çocuk, otogar arabaların yuvası demek o zaman, diye konuştu.  Arkadaşım ve ben göz göze geldik, ne kadar yaratıcı bir ifade idi. Çocuk kendi dünyasında bu kelimeyi güzel bir şekilde tanımlamıştı.

2.Hikâye: Üniversite yıllarımda bir hafta sonu arkadaşlarla beraber Büyükada’ya pikniğe gitmiştik. Vapurdan inip tüm piknikçiler gibi mesire yerine doğru hızlı adımlarla yürümeye başladık. Güzel bir yer kapıp orda mangal yapıp, eğlenip oyun oynamak istiyordu herkes doğal olarak. Mesire yerine doğru ilerlerken yan tarafımızda da bir aile vardı. Anne baba ve iki çocuk hızlıca yürüyorlardı. Çocuklardan biri ortaokul çağında diğeri ise 6 yaşlarındaydı. Küçük çocuk çeşmenin oradan geçerken “baba susadım ben” dedi. Baba etrafına baktı ve hemen oracıkta duran çeşmeyi görüverdi. Oğlum iç işte çeşmeden, dedi. Çocuk çeşmeye doğru yanaştı. Ama içmedi. Babasına döndü ve  “baba burada bardak yok ki nasıl içeyim” dedi. Hikâyenin sonu belli baba geliyor çocuğuna nasıl avucuyla içileceğini anlatıyor. Ama bende kalan düşünce çocuğun böyle bir şeyi hiç denememiş olması ve küçük bir problem anında dahi ne yapabileceğini bilememesi.

Birinci hikâyede yer aldığı gibi fıtrat olarak yaratıcı çözümler ve kavramlar bulabilen bir çocuğu biz ikinci hikâyede olduğu gibi en basit problemler karşısında dahi çaresiz kalacak şekilde nasıl yetiştiriyoruz.

21.yüzyıl becerileri anlamında baktığımızda eğitimimiz çok ama çok yetersiz durumda maalesef. Öğrencilerimizi beceri ve yetenek temelli yetiştirebileceğimiz bir ortam yok. Eğitimi bir yemek kazanı gibi görürsek, bunun içerisinde hangi yemekleri yapmak için ne kullanmak lazım diye düşünelim. Çocuklarımızın eğitiminde bir tutam sanat olmalı mutlaka bence. Herkes kendi ilgi duyduğu ve yeteneği olan sanatın bir alanına yönelik çalışmalar yapabilmeli. Sanat denince aklımıza genelde müzik ve resim gelmektedir.

Ancak sanatın birçok dalı bulunmaktadır. Bu dalları tanıma konusunda çocuklarımıza fırsatlar sunmalıyız ki hangi alanlarda yeteneği olup olmadığını anlayabilelim. Yine eğitim kazanımızda mutlaka bir ölçek spor olmalı hangi işi yaparsa yapsın bireysel olarak sporla barışık olmalıyız ve ilgi duyduğumuz spor alanında kendimize kariyer planlamalıyız. Spor denince aklımıza yine belli spor alanları geliyor çağrışım yaparak. Bir Kayserili sözü olarak biliyorum, şu anlamda bir söz vardı:” Ya yaptığın işte en iyisi olacaksın ya da kimsenin yapmadığı bir işi yapacaksın.” Spora ve sanata bu düzlemde bakılabilir. Tabi çocuğun ilgi, yetenek ve değer yargılarına paralellik gösterecek şekilde olması şart.

Kazanımıza atacağımız diğer bir malzeme zanaat. Zanaat kısaca el becerisi isteyen işlerdir. Aslında zanaat baba mesleğidir çoğu kez. Filmlerde, dizilerde çoğu yerde baba mesleği kavramı kötülendi. Olumsuz olarak algılandı. Babası bir iş yapıyor ve oğlunu da işin başına geçirmek istiyor ama çoğunun ilgi alanları farklı. Aile arasında bu anlamda uyuşmazlıklar ve çatışmalar yaşanıyor. Bir dönem işlenen klasik dizi konumuz.  Tabi ki bireylerin ilgi ve yeteneğine uymayan konularda, istemediği alanlarda çalışması hoş değil. Ancak hayat şartları da kolay değil. Baba mesleğini illa yapacakmış gibi değil de; hayatımıza ve kariyerimize katkı sunacak bir alan gibi görmeliyiz. Sırtımızda taşıdığımız beceri heybemizin içine atmalı ve gerektiği yerde çıkarıp kullanabilmeliyiz.

Diğer bir yemeğimize katabileceğimiz ve günümüz eğitimimizde en çok önem verilen malzeme akademik eğitimdir. Herkes kendine uygun, ilgi ve yetenek temelli bir akademik eğitim almalıdır. Ancak bizim sistemimiz akademik eğitimi başat olarak kabul etmekte, diğer alanlar nerdeyse yok hükmünde görülmektedir. Yemeğimize genel olarak konulacak malzeme çeşitlerimiz bunlar. Bunları ne kadar kararında kullanabilirsek o kadar güzel bir yemek ve başarı ortaya çıkar. Ailemizde, okulumuzda güzel başarı yemekleri tatmak ve lezzeti dimağlarda kalacak, iyi eğitilmiş, hayata hazır olan bireyler yetiştirmek dileğiyle…

YAZAR BİLGİSİ
Rehberlik Servisi
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.