Çocukların Anne ve Babayı Yönettiği Devirler
ÇOCUKLARIN ANNE BABAYI YÖNETTİĞİ DEVİRLER
Hergün yeni bir veli geliyor karşıma çocuğundan şikayet etmek için. Buyurun oturun diyorum ve başlıyorlar anlatmaya. Ders çalışmıyorlar oluyor ilk cümleleri. “Bırakın ders çalışmayı en ufak bir söz söyletmiyorlar. Kızamıyor bağıramıyoruz psikolojileri bozulmasın diye. Ergenlik döneminde zarar vermek istemiyoruz. Malum sınava girecekler. Moralleri üst düzey olmalı. Ama bizim moralimiz alt üst oluyor onların canları sıkılmasın diye. Devamsızlık yapıyorlar, ders çalışmıyorlar, evde yemeği bile beraber yiyemiyoruz. Bir su getir demeye çekinir oldum inanın evde. Onu gören kardeşleri de onu örnek alıyorlar. Kimsenin saygı gösterdiği yok. Ne zaman karınları acıksa o zaman yemek yiyorlar.
Akşam arkadaşlarına gidiyorlar ders çalışmak için ama notları yine aynı. Hatta etüt merkezine de gönderiyorum sırf arkadaşlarından geri kalmasın diye. Orda da devamsızlık yapıyorlar. Bazen saatlerce konuşuyorum ama nafile. Bir kulağından girip bir kulağından çıkıyor. Sabredeyim diyorum sınavdan sonra konuşur hallederiz diye ama bu gidişle sınavdan da başarı gelmesi imkansız. Biz babamızın karşısında ayak ayak üstüne atamazken onlar tepemize çıkıyorlar her fırsatta. Kendi üzerime almıyorum onların kıyafetleri iyi olsun, arkadaşları karşısında ezilmesin diye. Biz çok fakir büyüdük, onlar rahat büyüsünler elalemin malında mülkünde gözü olmasın diye”. Her hafta bu hikayeleri dinlemeye alıştım artık. Peki eskiden babasının bir bakışıyla ne söylemek istediğini anlayan nesilden bu nesile nasıl geldik acaba. Saygı nedir öğretmiyoruz çocuklarımıza.
Sorumluluk eğitimi zaten unutuldu. Her şey sınav için diyorlar. Hepimiz rahat rahat para kazanan çocuklar yetiştirmek istiyoruz. Varsın bize saygı göstermesinler. Hesap soramıyoruz cezalandıramıyoruz ama ödüllerin ardı arkası kesilmiyor. Hak etmedikleri ödüllerle dolduruyoruz onların hayatlarını. Yeter ki arkadaşlarının yanında rezil olmasınlar diye. Ne akademik yönden katkımız oluyor çocuklara ne de ahlaki anlamda. Şiddet elbette eğitimin içinde olmaması gereken bir davranış. Ama sert bir bakış ta mı göstermeyecek bu veliler.
Onlara aileleriniz sizi nasıl yetiştirdi diye sorduğumda bana anlattıklarıyla en ufak bir benzerlik bulamıyorum. Peki diyorum aileniz sizi sevmiyor muydu. Seviyor diyorlar ama kabullenmek istemiyorlar hatalarını. Devri suçluyorlar, teknolojiyi ve interneti. İyi de hak etmeyen bir çocuğa cep telefonu alan teknoloji değil ki. Sensin telefonu, tableti bilgisayarı markalı kıyafetleri ayakkabıları alan. Bütün ödülleri veriyor sonra da bu çocuk ders çalışmıyor saygı göstermiyor diyorsun. Neden cep telefonu alıyorsun dediğimizde ev okula uzak yolda başına bişey gelmesinden korkuyoruz diyorlar. O zaman alın diyorum tuşlu eski sistem bir telefon. Ona da razı gelemiyorlar arkadaşları dalga geçer diye.
Yokluğun ne olduğunu, sorumluluğun nasıl kazanılacağını, paranın nasıl harcanacağını öğretemiyor ama çok güzel ödül veriyoruz çocuklarımıza. Şimdi gelin empati kurun o çocuklarla. Size karşılıksız ayda 5000 tl para verseler yine de çalışmak zorunda hisseder misiniz kendinizi. O televizyonlardaki evlilik programlarını, spor tartışmalarını, dizileri izleyeceğiniz yerde birkaç kitap karıştırsaydınız az buçuk bişeyler öğrenirdiniz çocuk yetiştirme konusunda. Hadi ona da mı üşendiniz. Notlarını sormak yerine bir rehber öğretmenin yanına uğrayıp biz nasıl iyi bir çocuk yetiştiririz diye sorsanız bir saat boyunca üşenmeden anlatırdık size. Anne babalar olarak lütfen sazı elinize alın artık.
Para kazanarak onların maddi ihtiyaçlarını kazanmakla iyi bir ebeveyn olamazsınız. Çocuklarınızı cezalandırmaktan korkmayın. İstenmeyen davranışların önüne geçmek için lütfen geç kalmayın. Bugün onların bir nebze üzülmelerine neden olmazsanız en büyük kötülüğü onlara siz yapmış olacaksınız. Geç kalmadan tedbirinizi alın. Okuyun, araştırın sorun öğrenin. Yoksa bu devir sayenizde hiç te iyi bir devir olmayacak. Gelecek konusunda düşünmek bile istemiyorum…
Mehmet Yılmaz
Psikolojik Danışman
pdrmehmet_09@hotmail.com
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.
Çoook güzel bir yazı olmuş, kısa ve öz. Ellerinize sağlık. Aynı hikayelerin değişik versiyonlarını da ben dinliyorum. Ödev yapmıyor, kitap okumuyor, onu geçtim sofraya bir tabak bile götürmüyor… E ne yapıyor bu çocuk evde, bütün gün elinde tablet, tabletten sıkılsa telefon, telefondan sıkılsa bilgisayar. Ben interneti yasaklayalım, demiyorum da 10 yaşında çocuğun ne ihtiyacı var telefona tablete? Karne hediyesi aldık diyorlar, karnesine bakıyorsun tek tük iki tane iyi notu var onlar da sözlüyle anca kurtarmış. Veliler neye hangi ödülü vereceklerini şaşırmışlar. Çocuk söz verdiği hiçbir şeyi yapmıyor, ama veli ne söz verse iki katını sunuyor. Yok böyle bir manyaklık.