Diyet Kültürünün Beden Algısına Etkisi

15.03.2021
2.814
Diyet Kültürünün Beden Algısına Etkisi

Vücut dismorfik bozukluk, yani şekli ne olursa olsun bedeninin tümünden/belli bir parçasından her daim hoşnutsuz olma, kökleri derinlere uzanan bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlığa yeme bozukluğu ve depresyon da eşlik edebilir.

Diyet kültürü, sürekli az kalorili beslenme mesajının dayatılması, medyada sık sık rastlanan görseller bozukluğu tetikleyici güce sahip. Temiz beslenme, rafine şekersiz tatlılar, sağlıklı atıştırmalık, glütensiz besin gibi kavramların hayatımızda daha çok yer almasıyla birlikte herkes az ya da çok diyet kültürüne maruz kalmaya başladı. Diyet ve beslenme üzerine bu kadar çok konuşulması, vücut ölçülerine sürekli vurgu yapılması, bazı yiyeceklerin “yasak” olarak nitelendirilmesi de olumsuz beden algısına davetiye çıkardı.

Yemek yeme, çocuklarının neredeyse doğumundan itibaren anne babaların düzen oturtmakta en zorlandığı konulardan biri. Hep bir endişe: “Yeterince emmiyor, katı gıda mı versek, çok yemek seçiyor, iştahı kapalı, bir türlü sebze yediremiyorum,” ile başlayan endişe çocuk ergenliğe yaklaşıp iştah artışı yaşayınca “Yeter artık sofradan kalk, basenlerin iyice genişledi, diğer tabağı bari yeme, yine kilo almışsın, böyle yiyip şişmanlarsan erkekler/kızlar seni beğenmez,” şeklinde eleştirilere eviriliyor. Sonunda ergen, yetişkinliğe geçtiğinde de ağır bir şekilde diyet kültürüne maruz kalıyor. Temiz besin adı altında hazırlaması ya zahmetli ya da pahalı yiyeceklere yönlendiriliyor. Vücudunda bir yanlışlık olduğu fikri karakterinin derinliklerine kadar işliyor.

Yakın zamanda ben de bir diyetisyenle çalışma deneyimi yaşadım. Diyetisyenim ılımlı, daha çok sağlıklı beslenme odaklı biri olmasına rağmen son aylarda sürekli tartıya çıkma, sürekli aynada kendimi kontrol etme, yiyeceğe yönelik yersiz bir korku duymayla geçti. Diyet bittikten sonra eski kiloma dönme korkusu yiyecekleri iyi-kötü diye etiketlememe ve gittikçe yükselen kaygıyla birlikte yeme ataklarına sebep oldu. İnsanların yemek yediği ortamlardan uzak duruyor, biri tatlı ya da hamur işi ikram ettiğinde alacağım kaloriyi düşünerek panikliyordum. Bu depresif ruh hali daha uzun sürseydi terapiste gidecektim.

Bir ruh sağlığı çalışanı olsam da, beden algısının kişiden kişiye değiştiğini bilsem de mantıksız düşünce zincirinden kurtulmam yaklaşık iki haftamı aldı. Halbuki ne küçükken iştahsızdım, ne ergenliğimde olumsuz eleştirilere maruz kaldım ne de kilomdan dolayı dışlandım. Bunlara rağmen diyet kültürünün gücü beni kendimden hoşnutsuz olmaya itti.

Peki diyet kültüründen korunmak/sağlıklı bir beslenme düzeni oturtmak için neler yapmalı?

  • Her konuda olması gerektiği gibi, bilgi kaynakları konusunda seçici olmalı. Sağlıklı beslenmeyle ilgili gerçekten alanında yetkin kişilerden yardım alınmalı. Sosyal medyadaki özensizce oluşturulmuş diyet sayfaları genellikle bilgi kirliliği oluşturuyor.
  • Kişinin olumsuz beden algısı varsa buna sebep olabilecek diğer faktörler de göz önünde bulundurulmalıdır. Diyet kültürünün yanında düşük benlik algısı, travma sonrası stres bozukluğu, depresyon da olumsuz beden algısını tetikleyebiliyor.
  • Kişi için gerçekten bir sağlık problemi oluşturmuyorsa beslenme düzeni hakkında yorum yapılmamalıdır. Herkesin kendine özgü bir yeme düzeni olduğu unutulmamalıdır.
  • Yiyecekler yasak ya da faydalı diye sınıflandırılmamalıdır. Her yiyecek aslında bunların ötesindedir.
  • Özellikle gelişim çağında bulunan çocukların vücut yapıları hakkında olumlu/olumsuz eleştiriler yapılmamalıdır. Ergenlerin herhangi bir vücut özelliğine fazlaca dikkat çekilmesi başka bir özelliğin de abartılmasına sebep olabilir.
  • Sosyal medya kullanımına özen gösterilmelidir. Diyet ve sağlıklı beslenmeye yönelik çok fazla sayfa takip etmek zihnin sürekli bunlarla meşgul olmasına neden olur. Hatırlatıcı olması açısından bu hesaplardan bir-iki tanesini takip etmek yeterlidir.
YAZAR BİLGİSİ
1996 Sakarya doğumluyum. 2013 yılında Sakarya Anadolu Lisesi, 2017 yılında Sakarya Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun oldum. 2018'den beri Şanlıurfa'da Psikolojik Danışman/Rehber Öğretmen olarak görev yapıyorum. Aynı zamanda yazarlığa devam ediyorum. 2017 yılında Koruyucu, Üçüncü Yoldaş ve Anahtar adlı roman serim yayımlandı. Fantastik macera konulu üçleme, 12 yaş ve üzeri tüm okurlara hitap etmekte. 2017'den beri çeşitli kurum ve kuruluşlarda, okullarda söyleşi ve imza günlerine katılıyorum Psikolojik romanım Mor henüz basılmadı. Şu sıralar 5. Kitabım olan tarihi macera konulu Elbis'i yazmaktayım.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.