Diyet Psikolojisi
DİYET PSİKOLOJİSİ
İnsan biyolojik, psikolojik ve sosyal yönü olan bir varlıktır. Bu yüzden yapılan her çalışmanın bireyin bu yönlerine dikkat edilerek yapılması gerekmektedir. Bu yönlere yeterince önem vermeden yapılan işler akim kalmaktadır.
Son zamanlarda etrafımızdaki insanların birçoğunu farklı sebeplerle diyet yapmakta görmekteyiz. Diyet, kilo verme süreçleri günümüzde sadece tıp alanı ve diyetisyenlerin çalıştığı bir alan olmaktan yavaş yavaş çıkmaktadır. Zayıflamanın psikolojik yönü fark edilmeye başlanmış ve buna paralel olarak alanda çalışan psikoloji elemanları da yavaş yavaş belirginleşmiştir. Artık hastalara psikodiyet programları hazırlanmaktadır. Nedir psikodiyet diye sorarsanız. En kaba tabirle içinde psikolojinin de bulunduğu diyet programıdır diyebiliriz. Öncelikle bir dâhiliye uzmanı tarafından muayene edilen hasta, beslenme uzmanına gönderilir. Beslenme uzmanı gerekli çalışmaları yaptıktan sonra psikolojik destek için psikoloji çalışanına yönlendirir. Psikoloji çalışanı ön görüşmeyi gerçekleştirir ve danışanın geçmiş kilo verme süreçleri ile alakalı ayrıntılı bilgiler toparlar.
Bu alanda çalışan arkadaşlar stres, hedef belirleme, kaygı ve beslenme, motivasyon, özgüven, benlik algısı, olumlu davranış değiştirme çalışmaları gibi alanlarda danışanlarla seanslar düzenlemektedirler. Gerekli görülürse danışan ile alakalı test ve envanterler uygulanabilir. Danışanın yararına olacak şekilde; SCL-90, Beck Depresyon, Beck Anksiyete, tutum ölçekleri gibi envanterler kullanılabilir.
Diyet kelimesi yaşam tarzı anlamına gelmektedir. Yani zayıflama sürecinde bizler sadece beslenmemizi değil bu alışkanlıklarla beraber yaşam stilimizi de değiştiriyoruz bir şekilde. Bundan dolayı bireyler kilo verme sürecine öncelikle zihnen hazırlanmalı, rasyonel hedefler belirlemeli, diyet programının ortaya çıkaracağı olumsuz ruh durumlarının farkında olmalıdır.
Zayıflama sürecine giren bireyin kendi beden yapısı ve ruhsal durumuna uygun kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri olmalıdır. Kısa zamanda büyük kiloları bazı şekillerde vermek mümkün olsa da bu kilolar daha sonrasında fazlasıyla geri alınabilmektedir. Bu süreçte uzmanlarca hedefler belirlenmeli ve psikolojik destek de lüzum görüldüğü zaman alınmalıdır.
Bilinçaltımızın ortaya konan hedefi benimsemesi ve kabul etmesi çok önemlidir. Zayıflama sürecinde bir anda çok yüksek hedefler koymamız bilinçaltımızı rahatsız eder ve karşılaştığımız ilk olumsuz durumda bilinçaltımız da bize olumsuz duygular ve düşünceler gönderir. Yani başaramayacaksın mesajı verir. Bundan dolayı bilinçaltımızı rahatlatacak hedefler koymalıyız.
Diyet sürecinde mükemmeliyetçi yapıda olaya bakmamamız gerekmektedir. Modu moduna programa uymak hayatın birçok alanında mümkün olmadığı gibi diyet programında da mümkün olmayabilir. Birçok birey büyük bir heves ile diyete başlar. Ancak diyete aykırı olacak bir durumla karşılaşıp diyeti deldiklerinde suçluluk psikolojisine düşerler. Bu suçluluk psikolojisi “zaten diyete uyamadım bırak istediğin gibi ye” düşüncesine dönüşebilir. Bu şekilde büyük coşkularla diyete başlayıp çabuk pes edenlerin sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Şunu unutmamalıyız ki önemli olan diyete uyabildiğimiz kadar uymak, yanlış yapılan uygulamalardan ders alıp diğer programda bunları değiştirmektir. Bu şekilde devam edenler genellikle düzenli ve istikrarlı kilo verme süreçleri yaşarlar.
Diyet yapan insanların sayısı çoğaldığı için, bireyler zaman zaman grup halinde kilo verme yarışmaları düzenlemektedirler. Bu yarışmalar iyi niyetlerle ortaya çıkmakta ancak kilo verme sürecine ciddi bir şekilde bağlanan bireylere psikolojik zararlar da vermektedir. Arkadaşı çok yediği halde hızlı kilo vermekte ancak kendisi verememektedir. Birey bu durumun psikolojik baskısıyla da diyet sürecinde baş etmek durumunda kalmaktadır. Her alanda olduğu gibi diyet, kilo verme sürecinde de kıstasımız kendimiz olmalıdır. Başkalarını baz alarak değerlendirmeler yapmamalıyız. Çünkü her bireyin fizyolojik ve psikolojik yapısı birbirinden farklı ve bağımsızdır.
Diyet verme sürecinde yapılan hatalardan bir diğeri de yanlış rol model seçimi ve özdeşleştirmelerdir. Bireyler ünlü kişiler gibi zayıf olmak istemekte, onların uyguladığı diyetleri yapmaya çalışmaktadır. İnsan vücudu hayatta kalmaya yönelik fiziksel ihtiyaçlara sahiptir. İmaj vb. konular fiziksel ihtiyaçlarımızdan öne alınmamalıdır. Her birey farklıdır, her bireyin beden yapısı ona bazı avantajlar sağladığı gibi bazı dezavantajlara da neden olmaktadır. Bunu kabul etmeli, kendimizle barışık olmalı ve uzmanların desteğiyle kendi fiziksel ve ruhsal yapımıza göre hazırlanan diyet programları kullanmalıyız.
Diyet psikologları yukarıda saydığımız konularda ve yeme bozuklukları, duygu temelli yeme bozuklukları vb. alanlarda destek vermektedirler. Gerekli durumlarda bireyler psikiyatristlere de yönlendirilmektedirler. Obezitenin çığ gibi büyüdüğü, sağlıklı beslenmenin her geçen gün öneminin daha da iyi anlaşıldığı günümüzde diyet psikolojisini önümüzdeki yıllarda güçlü bir disiplin olarak görmek mümkün olacaktır diye düşünmekteyim.
Sabri DAŞO
Psikolojik Danışman
sabridaso@gmail.com
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.
Tebrikler Sabri Bey. Böyle yazılarla güncel gelişmelerden haberdar oluyoruz. Kaleminize sağlık.
teşekkürler hocam