Duygularımız bize ne söyler, biz ne anlarız ?
DUYGULARIMIZ BİZE NE SÖYLER , BİZ NE ANLARIZ ?
Öfke denilince aklınıza ilk ne geliyor ? Genellikle öfkenin kötü olduğu , öfkeli insandan uzak durmak gerektiği hatta öfkeni yaşanmaması gerektiği düşünülmektedir. Öfkelenmemek için eğitimler alınır, kitaplar okunur. Olumlu düşünüyorum veya hissediyorum diyerek “ Be şu an sakinim, öfkeli değilim.” diye telkinlerde bulunulabilir. Peki gerçekten öfkeyi yaşamak kötü müdür? Öfke kötü bir duygu mudur? Öfke özelinden çıkılıp genel olarak duygular iyi veya kötü müdür? Ne öfke için kötü bir duygudur denilebilir ne de duygular iyi veya kötü olarak değerlendirilebilir. Duygular olumlu ve olumsuz olmak üzere ikiye ayrılır. Olumsuz duygu diye olarak tanımlanması bu duygular sonucu yaşanan hisler, vücutta görülen fiziksel değişimler ve tepkilerle ilgili olarak olumsuz denilmektedir. Duygu olumlu da olsa olumsuz da olsa her duygunun vermek istediği bir mesaj vardır.
Olumsuz diye kaçıp saklanmak, yaşamamak uğruna bastırmak yerine duygunun ne söylediğini dinlemek önemlidir. Bu noktada öfke, korku, kaygı gibi olumsuz duyguları dinlemek , onları anlamaya çalışmak zorlayıcı olabilmektedir. Oysa öfke duygusu saldırganlığın yanı sıra koruman gereken tehlikeli olduğu düşünülen durumlarda veya olaylarda ortaya çıkmaktadır. Öfke yaşandığında korunması gereken, kişisel sınırlara yönelik bir saldırı olduğunda, haksızlık olduğu düşünülen , engellenme hissi olan durumlarda yaşanmaktadır. Öfkeyi daha iyi anlayabilmek adına bu duygu yaşandığında “Korunması gereken nedir? Onarılması gereken nedir?” soruları sorarak öfkeye yol açan durum bulunmaktadır.
Bu durum bulunarak öfke duygusu başarılı olarak ifade edilmesi sağlıklı olarak yaşanması sağlanmaktadır. Kaçınılması gereken bir duygu olarak düşünülen öfke aslında bireyin koruyucusu bir nevi güvenliği olmaktadır. Tıpkı öfke gibi diğer duyguların da vermek istediği mesajlar bulunmaktadır. Korku duygusu ise bir tehdidin olduğu durumlarda bir değişim meydana geldiğinde ortaya çıkar. “ Nasıl hareket etmeliyim?” sorusuna cevap vermektedir. Mesela bunca yıldır insanlığı ayakta tutan gelişimini sağlayan korkudur.
Korku ve öfke duygusu birlikte hareket ederek insan hayatta kalabilmek adına harekete geçmiş teknolojik gelişmeler sağlanmıştır. İnsan ölüm korkusunu yenmek adına tarihte milyonlarca insanı öldüren hastalıklara tedavi yöntemlerini bulmuştur. Öfke ve korku gibi duygular yaşamaktan kaçınılan, kötü olarak görülen ama sağlıklı olarak ifade edildiğinde bireyi tehlikelerden koruyan, güvenliğini sağlayan, harekete geçiren duygulardır. Üzüntü duygusu ise bir kayıp ya da başarısızlık durumun ortaya çıkmaktadır. Burada sorulması gereken sorular “ Serbest bırakılması gereken nedir? Yenilenmesi gereken nedir?” sorularıdır. Üzüntü duygusu ortaya çıktığında genellikle ağlama tepkisi verilmektedir.
Ağlamak ise bir zayıflık değil yaşanan kaybın veya başarısızlığın sonucu olarak rahatlamak sakinleşmek adına verilen tepkidir. Bu tepki üzüntü duygusu ise sağlıklı olarak ifade edilmektedir. Mutluluk ise bir başarı durumunda ya da birey istediğini elde ettiğinde paylaşma isteği olarak ortaya çıkmaktadır. Mutluluğunu her birey farklı olarak ifade etmektedir. Bu duygu ortaya çıktığında tıpkı diğer duygular gibi özgürce sağlıklı olarak ifade edilmesi gerekmektedir. Duygular sadece öfke, korku, üzüntü ve mutluluk duygularından oluşmamaktadır. Duyguların tanımına, oluşumuna ve sayılarına yönelik kesin bir tanımlama yoktur. Genel olarak temel duygular ve karmaşık duygular olduğu kabul edilmektedir.
Bu temel duyguların ne olduğuna dair kesin bir görüş olmasa da öfke, korku, üzüntü ve mutluluk evrensel olarak kabul edilen duygulardır. Diğer duygular ise bu duyguların bir bütünü veya parçası olarak görülmektedir. Özetle her duygunun ifade ettiği konuştuğu bir dil bulunmaktadır. Çoğu zaman bireyler bu dil ile konuşmayı reddetmektedir. Bu dilleri reddetmek, anlamamak yerine kabul ederek bu dil ile konuşmak duyguları sağlıklı olarak yaşanmasını ve ifade edilmesini sağlamaktadır. Olumlu da olsa olumsuz da olsa her duygu birey için anlam ifade eden, yaşanması gereken, kişiliğinin gelişimine katkıda bulunan, düşünce ve davranışları şekillendiren kısaca bireyin hayatına renk katan, tat veren hayatını şekillendiren özelliğidir.
Fatma BAYKAL
Psikolojik Danışman
fbaykal26@gmail.com