Duyguların kontrolünü ele almak

08.03.2017
4.012
Duyguların kontrolünü ele almak

DUYGULARIN KONTROLÜNÜ ELE ALMAK

“Kalbimi kırdı” , “ Beni kızdırdı” veya “ Beni mutlu etti” gibi cümleler günlük hayatta  farkında olarak ya da olmadan sıklıkla kullanılmaktadır. Sahiden kalp kıran,  kızdıran veya mutlu eden “O” mu ?  Tüm bunları “O” yapıyorsa  birey bu duyguların neresinde bulunuyor?  Hatta soruları biraz daha ileri götürelim birey kendi yaşamının neresinde bulunuyor? Öyle ya  bahsettiğim örneklerde işi yapan “O”  ama mutluluğu, kızgınlığı ve kırgınlığı yaşayan ise bireyin ta kendisi. Üstelik bu açıdan bakıldığında yaşanılan duygular bireye ait bile değil.

Duyguların, bireylerin hayatlarını belirlemede,  davranışlarını şekillendirmede önemli bir yere sahip olduğu düşünüldüğünde hayat dahi bireye ait olmaktan çıkıyor. Bu durumda söz sahibi olmadığı , duygularının kendine ait olmadığı bir hayat birey için üzücü , yorucu ve yıpratıcı olabilir, bireyin hayatı gerçek olmaktan çıkabilir ,  kendi  için değil de başkaları için yaşayan bir hal alabilir. Gerçekte ise  duygular bireylere aittir.

Yaşanılan duyguları etkileyen ise bireyin olaya  veya duruma karşı bakış açısı, yorumu , verdiği önem gibi etkenler belirleyici olmaktadır. Bir bakıma bireyler yaşadıkları duygulara kendilerini karar vermektedirler. Yani duyguları yaşatan “O” değil duyguları yaşayan hatta yaşamaya karar veren bireyin kendisidir.  Mesela A bireyinin  arkadaşıyla bir buluşma sözü olsun. Ve arkadaşı son anda bu buluşmayı iptal etmek için aramış olsa A bireyi “ O kadar da plan yapmıştım şimdi hiçbiri olmayacak. Zaten hiçbir şey benim istediğim gibi olmaz” diye düşündüğünü sinirlendiğini düşünelim arkadaşına da  bağırdığını varsayalım.

Dönüp A bireyi bu olayı şu şekilde “Arkadaşım beni kızdırdı beni bağırttı” diye ifade edecektir.  Oysa burada A bireyi  “Hiçbir şey benim istediğim gibi olmaz” diyerek olayı yorumluyor ve sinirleniyor davranış olarak arkadaşına bağırmayı tercih ediyor. Aynı olay için A bireyi “ Arkadaşım  iptal ediyorsa bir sebebi vardır.  Planlarım da vardı ama bir daha buluştuğumuzda yaparız” diye düşündüğünde arkadaşına bağırmak yerine sakince “ Niye iptal ediyorsun? Bir şey mi oldu?” diye soracak ve arkadaşını anlamaya çalışacaktır.

Buluşma olmadığı için A bireyinin duygusu üzüntü veya kızgınlık olsa bile “ Buluşamadığımız için üzüldüm buluşmayı çok istiyordum. Sana çok kızgınım” gibi yapıcı bir dil ile ifade edebilecektir.  Oysa buradaki duygu değişimlerini belirleyn  A bireyinin kendisi , olayı nasıl yorumladığı, arkadaşı değil başka bir deyişle “O” değil. Örnekte de görüldüğü gibi “Kalbimi kırdı”,  “Beni kızdırdı” veya “Beni mutlu etti” cümleleri yanlış bir ifade biçimi olarak ortaya çıkmakta duygularının kontrolü bireyin kendi elinde ise cümlelerin doğrusu “Kalbim kırıldı, Kırıldım” , “ Kızdım” veya “ Mutlu oldum” şeklinde olacaktır. Psikolojide Albert Ellis’in geliştirdiği ABC modeli olarak ifade edilmektedir.

Duygu ve davranışların kontrolü noktasında oldukça yardımcı olan gelişim sağlayan bir modeldir. Modele göre yaşanan olay veya durum A duygular C olarak belirtilmektedir. B ise düşünceler (inançlar) olarak ifade edilmektedir. Olaylar duygulara sebep olamamaktadır. Düşünceler duygulara sebep olmaktadır. Düşüncelerde yapılan bir değişiklik ile duygularda da bir değişim sağlanabilmektedir. Özetle o duyguyu yaşamayı seçen, karar veren, o davranışı sergileyen bireyin ta kendisidir. Olumsuz duygularını uygun bir biçimde ifade edecek olan da olumsuz duygularını olumlu duygulara çevirecek olan da bireyin düşüncelerinde yapacağı değişikliklerdir. Duyguların kontrolü bireylerin kendi ellerindedir.

 

 

Fatma BAYKAL
Psikolojik Danışman
fbaykal26@gmail.com

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR
  1. sidar dedi ki:

    psikoloji hakkında bişeylere bakarken denk geldim aydınlattığınız için teşekkür ederim fatma hanım .