Engelli çocuğa kötü muamele
ENGELLİ ÇOCUĞA KÖTÜ MUAMELE
Ülkemizin en büyük sorunlarından biri kişilerin kendinden zayıf olana karşı uyguladığı kötü muamele ve şiddetin sürekli artış göstermesi, bu durumu ortadan kaldırmak için yapılan çalışmaların yetersiz kalmasıdır. Kadına, erkeğe, çocuğa, engelli bireylere, hayvanlara kötü muamele ile ilgili çevremizde, çalıştığımız ortamlarda, haberlerde neredeyse her gün yeni bir olay ile karşılaşıyoruz. Psikolojik Danışmanın nereye gidiyor bu dünya, başımıza taş yağacak gibi söylemlerle duygularını ifade edip kenara çekilme şansı yoktur.
Çocukların ve özellikle engelli çocukların maruz kaldığı kötü muamele en zor fark edilen, çoğunlukla da çok geç olmadan çözüme ulaştırılamayan bir durumdur. Kendini ifade etmesi çok zor olan, bazen de hiç mümkün olmayan engelli çocukların sesi ve cümleleri olmak çevresindeki profesyonellerin dikkati ve vicdanına kalmaktadır.
Engelli bireyler anayasamızda gerek sağlık bakımından gerekse ehliyeti bakımından muhtaç olanlar ile birlikte belirtilmiş ve korunması gözetilmiştir. Engelli çocukların hakları pozitif ayrımcılık gözetilerek çocuk hakları sözleşmesi ile korunur. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’ni de imzalamıştır.
Çocuklara kötü muamele, çocuk istismarı ve ihmali ile çoğu zaman aynı anlama gelir. Dünya Sağlık Örgütü çocuğa kötü muameleyi şöyle tanımlar:
Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ve ya devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek uygulanan tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir.
Aile içi şiddet, işkence, küçük düşürme, gözdağı verme, grupça saldırma, kabadayılık, nefretli konuşma, manipülasyon, takipçilik, siber takipçilik, ilişkisel saldırganlık, ebeveynsel yabancılaşma, psikolojik işkence, zihin kontrolü, toplumsal ve bireysel sakınma, zor yollu ikna, taciz, mobbing, ensest, cinsel taciz, tecavüz ve ağır bedensel ceza engelli haklarının ihlalidir ve kötü muameledir.
Engelli çocuğa kötü muamelenin boyutlarıyla ilgili elimizde resmi bilgiler maalesef bulunmamakta. Çünkü hiçbir devlet kurumu bu konuda veri paylaşmıyor. Bu da demek oluyor ki ya devlet kurumları veri tabanı oluşturmamış, ya da paylaşmıyorlar. Bu yüzden özel araştırmalarla ve gözlemlerin paylaşılmasıyla ilerlenmeye çalışılıyor. Bu yüzden paylaşacağım bilgiler resmi kayıtlara dayanmamaktadır.
Engelli çocuklara daha çok fiziksel ve duygusal istismar uygulandığı, genellikle de aileler, özellikle anneler tarafından uygulandığı bilinmektedir. Rehabilitasyon ve bakım merkezlerinde gündüzlü ya da yatılı olarak kalan engellilere uygulanan kötü muamelede ise bakıcıların sorumlu olduğu görülmektedir.
Fiziksel istismar tıbbi yardıma geç başvurulması ya da hiç başvurulmaması, eski yaraların çokluğu ile anlaşılır. Aile çocuğun sakar olduğunu, kendine zarar verdiğini söylüyor, sıcak yaz günlerinde dahi uzun kollu, boğazlı, vücudunun hiçbir yeri görünmeyecek şekilde giydiriyorsa şüphelenilmesi gerekir.
Duygusal istismar ise çocuğun psikolojik olarak sözel yolla kötü muameleye maruz kalmasıdır. Azarlama, hakaret etme, küçümseme, tehdit etme, suçlama, çocuğa küsme, yokmuş gibi davranma, çocukla alay etme bazılarıdır. Hemen hemen her zaman diğer istismar tipleriyle birlikte görülür.
Engelli çocuğa kötü muamelenin nedenleri toplumsal – kurumsal ve ailesel faktörler olarak ayrılabilir. Yüksek suç oranı, sosyal servislerin yokluğu ya da azlığı, yüksek fakirlik ve işsizlik oranı toplumsal – kurumsal faktörler olarak görülür. Aileyle ilgili faktörlerde ise fiziksel ve ya zihinsel engelli çocuğun varlığı başlı başına bir risk oluşturur. Anne ya da babanın çocukluğunda fiziksel ve / veya cinsel istismar öyküsü, ebeveynlerin genç yaşta evlenmeleri, tek ebeveyn, üvey ebeveyn, duygusal yetersizlik, zayıf iletişim yeteneği, özsaygı azlığı, alkol – uyuşturucu bağımlısı ebeveyn, sosyal destek eksikliği, aile içi şiddet, yeni bebeğe / engelli çocuğa sahip olmanın getirdiği aşırı stres, çok çocuklu aile, ailede ruhsal hastalık, istenmeyen gebelik, benimsenmeyen çocuk ailesel risk faktörleridir.
Psikolojik Danışmanlar aileleri ve çocukları iyi tanımalı, risk faktörlerini taşıyan ailelere karşı daha dikkatli gözlemde bulunmalı, gerektiğinde kolluk kuvvetlerine ve devlet kurumlarına başvurmaktan çekinmemelidir. Çocuğun etrafındaki diğer profesyonellerle iletişim halinde olmak herhangi bir kötü muamelenin daha çabuk ortaya çıkmasını sağlar. Burada da kısa süreli sertifikalarla engelli çocuğun ve ailesinin psikolojisi ile durumunu bilen nitelikli personel yetiştirilmesinin imkansızlığı, uzman personelin engelli çocuğun hayatındaki önemi açıkça görülmektedir.
Topluma yönelik geniş çaplı eğitim eğitim sağlanarak, yüksek riskteki ailelere aile ve çocuk eğitimi verilerek, çocuğa karşı kötü muamelede bulunan ailelere ve bireylere karşı ağır cezai yaptırımlar uygulanarak kötü muamelenin önüne geçilebilir. Psikolojik Danışmanlar devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içinde çalışmalı, yalnızca kurum içinde değil, dışında da aktif görev alarak engelli çocuğa kötü muamelenin önlenmesi, ortaya çıkarılması, sonrasında da çocuğa psikolojik yardımda bulunulması için uğraş vermelidir.
Feride SEÇGİN
Psikolojik Danışman
fery83@hotmail.com