Ergenlikte cinsellik – I
Ergenlikte Cinsellik
Bireyin cinsellikle ilgili gelişme ve değişmelerinde en önemli etken içinde yetiştiği toplumun cinselliğe bakış açısıdır. Kültürlerin cinselliğe bakış açıları birbirinden farklı olabildiği gibi aynı kültür içinde yöresel farklılıklar da cinselliğe bakışı etkiler. Her toplum cinsel davranışa bazı sınırlamalar getirir. Örneğin; ensest neredeyse bütün kültürlerde yasaklanmıştır. Cinsel davranışın diğer yönlerine –çocuklarda cinsel faaliyet, evlilik öncesi cinsel ilişki, mastürbasyon- farklı toplumlarda değişen ölçülerde izin verilir. Cinselliğe bakışta başlıca toplumsal farklılıklar şöyledir:
- Cinselliği bastıran kültürler,
- Cinselliği kısıtlayan kültürler
- Cinselliğe izin veren kültürler
Bazı çok hoşgörülü toplumlar otoerotik faaliyetleri ve her iki cinsiyetten çocuklar arasında cinsel oyunu teşvik eder ve onların yetişkinlerin cinsel etkinliklerini gözlemlemelerine izin verir. Örneğin; Afrika’daki Chewa’da, çocukların cinsel faaliyette bulunmaması durumunda ileride çocuk sahibi olamayacağına inanılır. Yeni Gine’deki Sambia, biseksüelliği kurumlaştırmıştır. Buna göre bir erkek çocukluğunda yetişkin erkekler eşcinsel ilişkilere girer.
Öte yandan, çok kısıtlayıcı toplumlar ilk gençlik dönemindeki cinsel davranışı denetlemeye ve çocukların cinsellik hakkında bilgi edinmelerini önlemeye çalışır. Güney Amerika’daki Cuna’da, çocukların evlenene kadar cinsellik konusunda tamamen cahil kalmaları gerektiğine inanılır; çocukların hayvanların doğumlarını bile izlemelerine izin verilmez.
Yarı kısıtlayıcı toplumlar ise ergen cinselliğini hoş karşılamaz ancak buna karşı yasaklamaları sürekli uygularlar. Örneğin, çocukların cinsel faaliyetlerde bulunması yasaktır; ancak büyüklerin faaliyetlerini izlemeleri zaman zaman görmezden gelinir. Bazı toplumlarda evlilik öncesi cinsellik yasak olsa da gizli yapıldığı sürece aileler bu duruma karşı çıkmazlar.
Günümüz Gençlerinin Cinsel Yaşamı
Gençlerin cinsel yaşantısı konusunda karşımıza üç olasılık çıkar. Bunlardan ilki gencin hiçbir cinsel davranışta bulunmamasıdır. Buna cinsel perhiz de denilebilir. İkinci olasılık erken evliliktir. Üçüncü olasılık ise evlilik öncesi cinsel yaşantıdır. Tüm ülkelerde erkekler bu olasılığı daha fazla kullanmaktadır. Hiçbir ülkede evlilik öncesi cinsel ilişkide cinsler arasında bizlerdeki kadar fark görülmemiştir. Yapılan araştırmalar sonrası Avrupa ve Abd’de evlenmeden cinsel ilişkiye girme oranı yüzde 60-70 iken Türkiye de bu oran ise yüzde 30-35 arasındadır. (2011 verileri) Şahsi görüşüm işe bu oranın düşük çıkmasında toplumsal baskı ve Müslüman bir ülke de yaşıyor olmamız olabilir. Öte yandan ise zaman geçtikçe bu oran artmaktadır.
Türkiye’de CETAD 2006 araştırmasına göre kadınlarda ilk cinsel ilişki yaşı 19,5 olarak erkekler de ise 18,8 olarak belirlenmiştir.
Yine 2008 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmasına göre, 15-19 yaşgrubundaki kadınların %6’sı evli olup. Yaşlara göre doğurganlık aşağıdaki gibidir;
15 yaşındaki evli ergenlerin % 0,2’si,
16 yaşındaki evli ergenlerin % 1,3’ü,
17 yaşındaki evli ergenlerin % 5,3’ü,
18 yaşındaki evli ergenlerin % 11,4’ü ve
19 yaşındaki evli ergenlerin % 20,7’sinin doğurganlık öyküsü vardır. Düşünürsek yine bu sayı gerçekten çok fazladır.
Araştırmalara göre gençlerin erken yaşta cinsel ilişkiye girmelerinde akran grubunun büyük bir baskısı var. Öte yandan gençlerin pek çoğunda eşcinsellik ve mastürbasyon konularında yoğun bir şekilde endişe bulunmaktadır. Bu durum gençlerin sosyal yaşamlarını etkilemekte ve onların kendilerini toplumdan soyutlamalarına da neden olabilmektedir. Bu sırada gençte nörotik belirtiler, saplantılı düşünceler ve yeme bozuklukları görülebilir.
Bekar kızların hamileliği de büyük sorun yaratmaktadır. Araştırmalara göre bu kızların kendilerine saygılarının çok düşük olduğu bulunmuştur. Bu genç kızların bir kısmı yalnızlıktan kurtulmak için, bir kısmı annesinden görmediği şefkati bebeğine vermek için ve bir kısmı da kendini kanıtlamak için hamile kalmışlardır.
Aile Tutumlarının Bireyin Cinsel Yaşantısına Etkisi
Ailenin bireye karşı tutumları onun cinsiyet rolünü benimsemesi ve sağlıklı bir cinsel yaşam sürmesi için son derece önemlidir. Toplumumuzda anne-babanın çocuklarına cinsel gelişim hakkında pek bilgi vermediği bilinmektedir. Anne-baba ve çocuklar arasında sevgi ve saygıya dayalı bir ilişki olduğu oranda çocuklar sağlıklı yetişir. Ayrıca bu çocukların buluğ dönemlerinde sorunları az olduğu gibi evlilikte de cinsel sorunları az olmaktadır. Ergenlikle beraber çocuklar cinsel konulara artan bir merakla ilgi duyarlar ve vücutlarındaki değişiklikleri dikkatle izlerler. Ailenin yanlış tutumları bireyin farklı cinsel eğilimler göstermesine sebep olabilir.
Ergenlikte eşcinsellik, ergenlik süresi içerisinde keşfettiği eşcinsel kimliği ya da ergenlikte çocuğun yaşadığı homoseksüellik benzeri eğilim taşıyan davranışlar bütünü. Çocukluk ve ergenlik çağında çocuğun başından geçen eşcinsel dürtü ve eğilimler bütünü olarak adlandırılır. Bu cinsel dürtüler bireyin cinsiyet tercihi, cinsel kimlik arayışı sürecinde kendini bulmasında önemli bir yere sahiptir.
Ergenlik süresince eşcinsellik benzeri cinsel yönelim, davranış gösterip yine aynı süre içerisinde bireyin kendini buluşu ve gençlik çağı süresinde yavaş yavaş karşı cinse olan cinsel yakınlık başladıysa bireyin cinsel tercihinin eşcinsellik olmadığı söylenebilir. Ergenlik süresince bu tür hem cinse dönük, zamanla karşı cinse artan eğilimli deneyimler bireyin heteroseksüel kimliğinde farklılaşma yaratmaz.
Cinsel kimliğini arayan ve sorgulayan ergen bireyin cinsel kimliğinin oluşumunda algı, hangi cinsiyete yakınlığı, hormonların faaliyeti kadar, toplum tarafından çocuğa uygulanan eğitim tarzı, davranış modelleri, çocuk yetiştirme tarzlarının da etkisi büyüktür.
Haftaya ise ergenlikte cinsel eğitim nasıl olmalı ayrıntılı bir şekilde ele almakla beraber cinsel istismar ve cinsel sağlık konularından da bahsedeceğim. Keyifli okumalar. Tüm meslektaşlarıma iyi haftalar dilerim.
Hüseyin Mutlu TOSUN
Psikolojik Danışman
54mutlu135@gmail.com