Evliliğin birinci türevi ; Çocuk
EVLİLİĞİN BİRİNCİ TÜREVİ: ÇOCUK
“Gözlerimi açtığım anda bana bakan iki çift göz gördüm. Kadın hüngür hüngür ağlıyordu, erkek de sürekli gözlerini siliyordu. Çok mutlu oldukları belliydi. Beni çok beklediklerinden emindim, mutluluk gözyaşlarıydı bu. Bana olan sevgilerinin sonsuz olacağını biliyordum. Önceden öğretmişlerdi bana kim olduklarını; kadın olana anne erkek olana baba diyecektim. Beni böylesine mutlu karşıladıkları için halimden çok memnundum. Hayatım boyunca her şey güzel olacaktı, inanıyordum.” diyerek doğduğu andaki duygularını ifade eden bir bebeğin anne-babası olsaydınız…
Hayatımızda aldığımız her kararın bir sorumluluğu vardır. Eş ve iş seçimi de hayatımızın en önemli kararlarındandır. Çünkü sonuçları ömür boyu bize eşlik eder. Herkes kararından pişman olmamak, hep doğru tercihlerde bulunduğundan emin olmak ister. Hayatımızda her şeyin yolunda gittiğini gördüğümüzde, yaptığımız meslekten zevk aldığımızda, eşimizle olan ilişkimizde mutlu olduğumuzda bu güzel tabloyu ‘çocuk’ ile taçlandırmak isteriz. Eş ve iş seçimi hayatımızda ne kadar önemli bir kararsa ‘anne-baba’ olma kararı da bir o kadar önemlidir.
Çocuk sahibi olmadan önce etrafımızdaki birçok anne-babayı farkında olmadan gözlemleriz. Çocuklarıyla bir şeyler yaparken çocuklarına olan davranışlarını; çocuklarına karşı tutumlarını, saygılarını, sevgilerini; çocuklarını nasıl giydirdiklerini; çocuklarına neler yedirdiklerini, içirdiklerini kısacası her şeyi… Yaptığımız gözlemler sonucunda da ebeveynlerin davranışlarını bazen doğru bazen yanlış bularak ‘Benim çocuğum olsaydı bu olayda şöyle yapardım.’ gibi içsel yorumlar yaparız. Bu izlemler sonucunda kendimize ‘çocuk’ sahibi olmanın büyütülecek kadar zor olmadığını, herkes gibi bizim de bu görevi başarabileceğimizi ve tüm sorumlulukları üstlenebileceğimizi anlatıp kendimizi ‘anne-baba olabiliriz’ fikrine inandırırız.
Hayatımızda en mutlu olacağımız, bizi daha da olgunlaştıracak olan ve emekliliği olmayan ‘anne-baba’ mesleğine başlamadan önce sadece gözlem yapmak bizim için yeterli bir veri sağlamayacaktır. Evliliğimizin nasıl devam ettiği, eşimizle olan ilişkimizin kalitesi, etrafımızdaki çocuklarla olan iletişimimiz, kendi psikolojik sağlamlığımız, zaman yönetimimiz de bizler için birer veri kaynağı olacaktır. Bu kaynaklardan verileri topladığımız zaman verilerin sonuçları da bizi tatmin ettiğinde ‘anne-baba’ olmaya bir adım daha yaklaşmış sayılırız.
Ebeveynler için anne-baba olmak başlı başına büyük bir sorumluluktur. O ana kadar sadece ‘evlat’ ve ‘eş’ kavramlarının sorumluluğunu taşıyan bu kişileri yepyeni bir yaşantı beklemektedir. Tüm sorumlukluları bilerek başından sonuna kadar kabul ettiğimiz bu süreçte, herkesin üzerine düşen görevi yapması ev hayatımızı kolaylaştıracak ve hayalimizde yer alan ‘aile’ kavramının gerçekleşmesini sağlayacaktır.
Yeni doğan bebeğinizi ilk defa kucağınıza aldığınızda yaşadığınız hislerin tarifi elbette mümkün değildir. Her şeyin güzel geçtiği bir doğum, sağlıkla gelen bir bebek ve mutluluktan akan gözyaşları… Sonrasında da ilk satırlarda okuduğumuz gibi doğumunu anlattığını hayal ettiğimiz musmutlu bir bebek. Herkesin gelecek hayalinde yer alan, ulaşmayı hedeflediği bir tablodur bu. Ömür boyu ‘mutlu aile tablo’nuzun bozulmaması dileğiyle…