Felaketin İzleri – ( Tang Shan Da Di Zhen ) – Film İnceleme
Filmin Adı: Tang Shan Da Di Zhen (Felaketin İzleri)
Oyuncular: Chen Li, Fan Xu, Daoming Chen, Zhong Lü, Ziwen Wang
Yönetmen: Xioagang Feng
Süre: 135 dakika
Tür: Dram
Yıl: 2010
Ülke: Çin
Neden İzleyelim?
Üniversite tercihleri için ter döken öğrencilerimize yol göstermeye çalıştığımız şu günlerde “seçim” yapmanın ne denli önemli olduğu konusu gündeme düşmekte. Malum yaşamının bundan sonraki yıllarını şekillendirecek önemli bir karara varmak üzereler ve bu hiç de kolay bir seçim değil. Ancak bu durum için rahatlatıcı olan şu ki atılan yanlış bir adım için ileride düzeltme imkanı zor da olsa var. Her şeye sıfırdan başlamak ve yönünü doğru rotaya çevirmek kişi için gerçekleştirilebilir bir durum. Sadece öğrenciler değil hepimiz zaman zaman bu tür seçimlerle karşı karşıya kalıyoruz ve çeşitli karar alma mekanizmalari sayesinde bir sonuca varıyoruz. Peki ya hayati bir konuda seçim yapsaydınız? Sonucunda hayattaki en kıymetli varlıklarınızdan birini kaybetme olasılığınız olsaydı seçim yaparken ne hissederdiniz?
Tarihin en ölümcül olaylarından biri olan Tangshan depremi, 1976 yılında gerçekleşmiş ve pek çok ailenin dağılması ile sonuçlanmıştır. Yuanni ailesi de bu ailelerden biridir. Li Yuanni, deprem sırasında çocukları için kendini feda eden kocasının ölümünün ardından çocukları için mücadeleye devam eder. Ancak çocuklarını bulduğunda acı gerçekle yüzleşmek zorunda kalır. İkiz çocuklar beton bir bloğun iki ucunda kalmışlardır. Blok bir taraftan çekilince diğer tarafa baskı yapacağı için çocuklardan birini kurtarmak demek diğerinin yaşama veda etmesi anlamına gelmektedir. Bu zorlu seçim Li için belki de dünyanın en zor seçimi olacaktır.
Nasıl Değerlendirelim?
Değerlendirme kısmında filmin biraz daha detayına gireceğim için öncelikle filmi izlemek isteyenleri yazının bundan sonraki kısmı hakkında uyarmış olayım.
Li, zor da olsa kurtarılması konusunda karara vardığı kişinin oğlu olduğunu söylediğinde bu kararını kızının duyduğunu bilmez. Sessizce kurtarılmayı dileyen küçük kızın annesinin “Oğlumu kurtarın.” serzenişine kulak misafiri olması filmin depremden sonraki ikinci travması olarak kayda geçer. Ancak bundan sonraki süreç, deprem sonrası yaşama devam etmeye çalışan ana-oğul ilişkisiyle birlikte öldüğü sanılan küçük kızın uyanması ve bambaşka bir hayata adım atmasını da ele alarak devam eder.
Yaşamın güzelliklerle olduğu kadarıyla acılarla da dolu olduğunu biliyoruz. Ancak on saniye içinde yitip giden hayatlara şahit olmak bambaşka bir hayat mücadelesine konu olmaktadır. Yaraları sarmak yıllar içinde kolaylaşır mı zorlaşır mı bilmem ama tam olarak kapanmasının çok zor olduğunu söylemek mümkündür. Anne Li, kurtulan oğluyla yaşamına devam ederken trajik bir sonuca sürüklenmesine sebep olduğunu düşündüğü kızı Fang’ı aklından hiç çıkarmaz. Öyle ki bir kez başka bir eve taşındığında kızının ve kocasının yeni evi bulmakta zorlanacağını düşündüğü için evi onlara tarif eder. Bundan sonra da oğlunun tüm ısrarlarına rağmen hayatı boyunca aynı sebepten ötürü başka bir eve taşınmaz.
Öte yandan beton bloktan çıkarıldıktan sonra vefat eden babasının yanında uyanan ve çaresizce olan biteni anlamaya çalışan Fang için hiç tanımadığı insanlardan yardım eli uzanır. Ardından iyi kalpli bir karı koca tarafından evlatlık edinir ve hep korunup kollanır. Uzun bir süre yeni ailesiyle hiç konuşmayan Fang bu durumu aştığında bile aklında tek bir cümle vardır:
“Oğlumu kurtarın.”
Yaşamında böylesi acı bir durumla karşılaşmış olması fiziksel olarak iyi olan bedeninin ruhsal açıdan yaralanmasına sebep olur. Travma sonrası oluşan bu yara aslında olağan bir süreçtir. Belirtiler, normal yaşama adapte olmayan çalışan bir ruhun günlük hayata yansımalarını içermektedir. Fang, her ne kadar iyi bir ailenin yanında yetişmesi ve iyi bir eğitim görmesi gibi olumlu faktörlerle karşılaşmış olsa da unutamadığı cümle yüzünden acılarıyla yaşamaya devam eder ve kurtulduğunu bildiği ailesini aramayı düşünmez. Öte yandan artık düzelen yaşamıyla birlikte duyduğu vicdan azabıyla yaşayan anne Li de bir şekilde geçimini sağlayarak hayatına devam eder.
Yıllar geçer ve parçalanan ailenin üyeleri farklı hayatları yaşamaya başlar. Öylesine farklıdır ki artık aralarındaki mesafe oldukça fazladır. Bundan sonra hiç beklenmedik bir anda yaşanan ikinci bir
Çin depremi ailenin yaşamını tekrar etkileyecektir.
Bu noktada Glasser’ in gerçeklik terapisine de değinmek istiyorum. Seçim teorisine dayandırılan bu kuram temelde kişilerin hayata dair seçimler yaptıklarını ve bu seçimlerinin sorumluluğunu almaları yönündeki görüşü vurgular.
Seçim Kuramı, doğumdan ölüme kadar yaptığımız her şeyin davranış olduğunu, bütün davranışlarımızın içten gelen motivasyondan kaynaklandığını ve kendi seçimlerimize dayandığını ifade eder. Böylelikle hayatımız boyunca kararlar aldığımızı ve önemli olanın bu süreci yönetebilmekten geçtiğini hatırlatmış olur.
Çağdaş gerçeklik terapisinin asıl hedefi, danışanlara, çevrelerinde kendileri için seçtikleri önemli kişilerle bağlanmaları ya da önceden kopmuş olan bağlarını yeniden kurmaları ve güçlendirmeleri konusunda yardımcı olmaktır. Yine bunu yaparken danışanların geçmişe saplanıp kalması ya da semptomlar üzerinde boşuna çabalaması beklenmez. Bu görüş ışığında filme baktığımda eğer Li, yaşadıklarından sonra yardım almaya karar verseydi seçeceği danışmanın gerçeklik terapisini temel almış biri olması kaçınılmazdı diye düşünüyorum.
Travma ve sonrasında yaşananlara ışık tutan bu film, yaşanmış bir olaydan kurgulanması bakımından oldukça başarılı bir hikayeye ev sahipliği yapıyor. Duygusal yönü oldukça ağır bastığından mendilleri hazırlayarak izlemeniz tavsiye olunur. ”Tangshan 1976 depremi sonrası bir görüntü”
Filmi öneren Fatih PULAT hocamıza teşekkürlerimi sunuyorum.
Keyifli seyirler.
Necla AYDOĞAN
Psikolojik Danışman
neclaydogan.94@hotmail.com
KAYNAKÇA
Corey, G. (2008). Psikolojik Danışma Kuram ve Uygulamaları (T. Ergene, Çeviren). Ankara: Mentis Yayıncılık. (Orijinal eser 2005 yılında basılmıştır.)
https://www.frameby.com/movies/tang-shan-da-di-zhen-2010 (Künye)