Geç Kalmanın Psikolojisi
Beş dakika geç kalabilirsiniz ama bir dakika daha fazla geç kalmamalısınız!
19. yüzyılda demiryollarının yaygınlaşmasıyla İngiltere’deki şehirlerin hepsi Londra Saatine uyum sağladı; Oxford hariç… Bugün bile Oxford’daki saatler beş dakika geridedir ve Oxford’da bir yere yaklaşık beş dakika geç kalırsanız, “Oxford saatine göre çalıştığınızı” iddia edebilirsiniz 🙂 Elbette, bir yere sadece beş dakika geç kalırsanız kimse size kin beslemez, bu yüzden ‘Oxford saati’ bahanesi keyifli bir şakadır. Alice Harikalar Diyarında’ki beyaz tavşanı anımsayın. Onun saati Oxford saatine göre ayarlıydı ve her yere her zaman beş dakika geç kalırdı.
Geç kaldığınızda neler olur?
Geç kaldığınız yerde sizi bekleyen insanlar sinirlenmeye başlar. Sizin geç kalmanızı “onları önemsemediğiniz” olarak yorumlarlar. Geç kalma sebebi olarak çok iyi bir gerekçe sunmadığınız sürece, (arabayla gelirken birden karşınıza çıkan bir fil, evden çıkarken ayaklarınıza dolanan bir ahtapot, batarken başınıza düşen güneş gibi) geç kalmak hem sizin hem de karşınızdaki kişi için ciddi bir meseledir. Geç kalan kişi gerçekçi olmayan hedefler belirlemiş ve gününü aşırı planlamış olabilir. Geç kalınan yerde bekleyen kişinin ise bu gecikme nedeniyle kendi programında ciddi düzenlenmeler yapması gerekebilir. Hikayenin sonunda her iki tarafın da gerginliği had safhada olabilir.
Ne zaman geç kalsanız, kendinize “Tam olarak neden geç kaldım?” diye sorabilirsiniz. Planlamanız dışında neler oldu? Saati niye kaçırdınız? Etrafınızda neden yeteri kadar zaman anımsatıcısı yok?
Son olarak, küçük bir itirafım var. Beş dakika geç kalmak, geç kalmak olarak algılanmaz ve sizi bekleyen kişiye birkaç dakika oturup düşüncelerini toparlaması ve sizin gelişinizi dört gözle beklemesi için yeterli zamanı verir. Tabi o da gecikmediyse 🙂