Guguk Kuşu – Film İnceleme
Filmin Künyesi
Filmin adı: Guguk Kuşu (One Flew Over the Cuckoo’s Nest )
Filmin uzunluğu: 133 dk
Yönetmen: Milos Forman
Oyuncular: Jack Nicholson, Lousie Fletcher, Dean R. Brooks, Danny DeVito ve
devamı
Tür: Dram
Yıl: 1975
IMDB: 8.8
“En azından denedim.”
Hepimiz bu hayatta kendimiz için önemli bir yeri olan amaçlarımızı, isteklerimizi gerçekleştirmek isteriz. Yapamadığımızda ise kurmamız gereken en önemli cümleyi Jack Nicholson’un oynadığı R. P. McMurphy karakteri iddiayı kaybettiğinde söylemiştir bize.
Film 1963’te McMurphy’nin hapisten kaçmayı başaramaması sonucu bir patolojik sorunu varmış taklidi yapıyor ve kendisini akıl hastanesine gönderiyorlar. Oradaki doktorlar ve kendisi de her ne kadar deli taklidi yaptığını bilseler de Hemşire Ratched onu taklit yapsa da yapmasa da burada kalmasını ve onun sorununu kendisinin çözmesini istiyor ve her şey burada başlıyor.
Randle Patrick McMurphy: Kendisi 5 kez saldırıdan tutuklanmış ve cinsellik içeren bir suç işlediği için bir kez daha tutuklanan bir suçlu. Bulunduğu yere liderlik etmeyi seven kendisine serseri imajını yakıştıran, ona göre yaşayan birisi. Hastahanede taşkınlık çıkartmak, orada para birimi olarak genel olarak sigara geçmesi ile kumar oynamalar da bu imajın örnekleridir. Bu tipte birisi genelde gittiği yerlerde önce taşkınlık çıkartırlar, sonra bencil bir davranış sergileyip sadece kendisini düşünürler ve aradan bir zaman geçtikten sonra bulunduğu gruba bağlılık gösterirler. Genelde de kendilerini liderliğe atarlar. McMurphy de bu tipte birisiydi. Bunu grupla çıktıkları balıkçılık seyahati ve Billy’e olanları görünce hemşire Ratched’a saldırmasından ve kendisi çıkabilirken arkadaşlarının yaşamış olduğu ağır tedavileri görerek çıkmaktan vazgeçip özgürlükçü kişiliğini tüm hastaneye yaymaya çalışmış birisi.
İlk başlarda hastaneye geldiğinde kendisi zamanında 15 yaşında bir çocuğa tecavüz ettiğini inkar da etmiyor, ve bu sebeple akıl hastanesine gönderiyorlar. Her ne kadar hapishaneden buraya göndermiş olsalarda hapishaneden akıl hastanesine yollanmasının sebebi uyumsuzluk göstermesi ve tembel olmasıydı. Ayrıca kendisine delilerin giydiği kıyafetleri de giydirmediler. Karısıyla problem yaşayan adam da yarı sivil giymişti. Billy’nin kız arkadaşına evlilik teklifi ettiğini hemşireyle paylaşması; ancak hemşirenin Billy’nin annesine o günde kız arkadaşına evlilik teklifi etmediğini hatta onunla hiç görüşmediğini söyledi. Bu örnekler de aynı zamanda bu üç hastada şizofreni aranabileceğinin dahi göstergesidir.
Film akışı: Balık macerasının dönüşünde polisler ve hastane görevlileri limanda onları bekliyorlardı. Onlar da kendi başarı simgelerini yani tuttuğu balıkları onlara göstererek kendilerinden gurur duyuyorlardı. Bu sahneden sonra McMurphy ile diğer hastalar arasında özel bir bağ kurulmaya başlamıştı. Özellikle de bu küçük kaçış planının gerçekleşmesinde en büyük pay sahibi olan kişi ile, şef ile. Bu maceradan sonra bir süre herkes normal bir hal alıyordu. Hastalar güvenlikle basketbol oynuyorlardı, saunaya girip rahatlıyorlardı. Ta ki McMurphy kumar yoluyla herkesin sigaralarını, paralarını alınca hemşirenin sigaraları topladığı ana kadar. Hastahanenin özgürlük anıtı olarak görülen McMurphy bu olaydan sonra şef ile birlikte isyan çıkartıyor ve bu isyan kısa sürede bastırılıyor. Ancak uzun süreli bir problem yaratıyor bu isyan. O da elektroşok tedavisi. Cheswick’e yapılanları görünce bir kaçış planı hazırlıyor şef ile.
Bu plandan itibaren film de hareket kazanıyor. McMurphy hastanede bir kaçış partisi ayarlıyor. Güvenliği de ayarttıktan sonra herkes delicesine eğlenmeye başlıyor. Birkaç kişi kalmak istiyor ve onun dışında herkes gitmeye yeltenirken McMurphy’nin Billy ile vedalaşması her şeyi değiştiriyor. Billy hayalini bir nevi McMurphy sayesinde gerçekleştirmek istiyor ve gerçekleştiriyor da. Hatta o kekemelik, konuşma problemleri geçiyor ve akıcı bir şekilde konuşmaya dahi başlıyor. Lakin herkes hastanede sızınca ve sabah olunca kimse kaçamıyor ve hemşire herkesi toplayıp otoriteyi sağlamaya çalışıyor. Hemşire Ratched, Billy’i bir kadınla görünce de bunu annesine söyleceğini ona bildiriyor ve Billy strese girip bir panik atak geçirmesi sonucu önce eski konuşmasına dönüyor ve ardından hasta odasında intihar ediyor. McMurphy ise hemşireyi boğazlayarak öldürmeye çalışıyor ve o da başaramıyor.
McMurphy dışında herkesin üzerinde otorite sağlanıyor ve bu sebeple McMurphy’e lobotomi yapıp beynin çoğu işlevlerini sonlandırıyorlar. Aslında herkesin sağır sandığı şef ise belki de son bir kez daha onunla konuşup ona bitki gibi yaşayacağına ölmeyi tercih etmesini sağlayıp kendi ötenazisini uyguluyor ve hastaneden kaçıyor.
Kısa düşünceler: İnsan normlardan nefret ettiğini topluma sununca insanlar onlara deli gözüyle bakar ve insan bir süre sonra delirir. Oradaki hastalarının çoğunun gönüllü olarak gelmesi, şefin aslında hiçbir sıkıntısının olmamasına rağmen insanlara duyduğu nefretten ötürü sağırmış gibi yapması. Film totaliter ve otoriter görüşü reddecek unsurları fazlaca içermektedir. Birlik olma, kardeşlik, hümanistik unsurlar gizli ve derin bir şekilde filme yerleştirilmiştir. Örneğin filmdeki ve gerçek hayatta da doktor olan Dean N. Brooks, Billy’nin filmdeki intiharını hemşirenin annesine yaşadığı olayı anlatması yerine McMurphy’i gammazladığından ötürü intihar ettiği olarak yorumlamıştır. Orada çıkabilecek güce sahip olmasına rağmen içeride kalan hastalar ise bir kere delirince bundan dönüş olmadığını toplumsal sistemi eleştirerek belirtmişlerdir. Yani toplumdan bir damga yediğimizde bir daha bu kötü imajı silemeyeceğimizi savunmuşlardır. Filmin İngilizce isminin düz çevirisi “Guguk kuşu yuvasının üzerinden geçen biri” olmasını da iki şekilde açıklanması mümkündür. Birincsi guguk kuşları, kuşlar arasından belki de en duygusuz olanlarıdır. Anneler yumurtalarını başka yuvalara bırakırlarmış ki kendi yavrusu diğer yumurtaları kolayca yiyebilsin diye. İkincisi de bu cümlenin bir phrase teşkil etmesidir. Cuckoo kelimesi argo dilinde deli anlamına geldiği için “deliler diyarından kim geçti” anlamı taşır. Buradaki yuvanın üzerinden geçen kişi ise McMurphy yani Jack Nicholson’dur.
Onur Kafadar
Psikolojik Danışman
runokafadar@gmail.com