Hangi Sınav Daha İyi? (Üniversiteye Giriş Sınavları)
1974 yılına kadar üniversiteler kendi öğrencilerini kendilerini seçiyordu. Karışıklığı önlemek amacıyla sınavların tek merkezden yapılması kararı alındı ve aynı tarihte Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) kuruldu.
1974 ve 1975’de sabah ve öğlen olmak üzere iki oturumda uygulanan üniversite sınavları, 1976 – 1980 arasında tek oturum olarak yapıldı.
1981’den itibaren de Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) ve Öğrenci Yerleştirme Sınavı (ÖYS) olmak üzere iki basamaklı sınav getirildi. 1987’de öğrencilere testlerin hepsini değil, girmek istedikleri bölüme göre gereken testleri çözme hakkı verildi.
1999’da ÖYS kaldırılarak tek basamaklı sistem olan ÖSS’ye geçildi. Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı (AOBP) uygulamaya konuldu. Bu uygulama ile okulun başarısına göre öğrencinin puanı ağırlıklandırılarak sınav puanına ekleniyordu.
Aynı yıl, genel lise mezunlarıyla meslek lisesi mezunlarının ağırlıklı ortaöğretim başarı puanlarının farklı katsayılarla çarpılması esası benimsendi. Buna göre ortaöğrenim başarı puanı ile çarpılacak katsayı, öğrencilerin alanları dışındaki yüksek öğretim branşlarını seçmeleri durumunda 0,2, aksi durumda 0,5 olarak belirlendi.
Buna karşılık meslek liselilere, kendi alanlarında yüksek öğretime yönelmeleri durumunda ek puan uygulaması da yapıldı.
YÖK 2010 yılından itibaren 1999 yılı öncesi gibi 2 sınavlı sisteme dönüleceğini açıkladı ve ikinci sınavın 5 ayrı sınavdan oluşacağını açıkladı.
Matematik-Geometri Sınavı (LYS 1),
Fen Bilimleri (Fizik, Kimya, Biyoloji) Sınavı (LYS 2),
Türk Dili ve Edebiyatı-Coğrafya 1 Sınavı (LYS 3),
Sosyal Bilimler (Tarih, Coğrafya 2, Felsefe grubu) Sınavı (LYS 4)
Yabancı Dil Sınavı (LYS 5) olmak üzere 5 alanda yapılacağı bildirildi.
Lisans Yerleştirme Sınavının adayların ders düzeyindeki bilgi ve yeteneklerini ölçen ve açıköğretim dışındaki, örgün lisans programlarına yerleştirmede esas alınacak başarı puanını belirleyen sınavlar olacağı ifade edildi.
Bu sınavda yapıldığı gibi kalmadı 2017 yılına kadar her sene mutlaka ufak tefek değişiklikler yapıldı.
Ve sonuç bu sınav da 2017-2018 eğitim öğretim yılı itibarı ile kalktı.
Neyse buraya kadar sınav sisteminindeki değişimleri anlattım ama asıl derdim bu değil.
Soru: peki hangisi daha iyi?
Bunun için sınava, sonrasında sınavın çıktısına bakmalı.
Yani bir fabrika gibi değerlendirip girdi ve çıktılara bakalım.
30 yıllık sınav geçmişini bırakalım ünümüze son 10-15 yıla bakalım, en çok değişim bu arada oldu çünkü.
Matematikten 30 soruda 30 yapanlar ile 40 soruda 40 yapanlar arasında ne fark var?
Ya da ben hiç MAT2 ve Edebiyat çözmeden PDR okudum (2000 ÖSS), MAT2 ve Edebiyat çözenler benden daha iyiler mi?
Hayır tabi ki 🙂
(çoğunu okuduğu üniversitenin bahçesine gömerim, Atatürk Üniversitesi mezunu olarak buna Boğaziçi, İstanbul, Marmara vb üniversite mezunları da dahil.)
Ya da sadece ÖSS de 7-8 kimya, biyoloji çözen HEKİM ile LYS’de 40’ar tane çözen arasında meslek açısından ne fark var?
Hatta daha uçlara gidelim, bu sınavlar değişti ama her sene okullardan birinciler, sınavlardan birinciler ayrı ayrı çıktılar.
Peki soru: bu gençler ülkenin hangi yarasına merhem oldular, kaç patent alıp katkı sağladılar.
Kaçı PROF., DOÇ ya da DR. olup bilime katkı sağladılar.
Asıl mesele bu!
Sınavda hangi dersten kaç soru çıkmış değil!
Asıl sorun üniversite giriş şekli değil. ÇIKIŞtır.
Bir fabrikaya giren tüm kumaşlar değerlendirilir ama.
Çıktı önemli.
Aynı kumaşı A fabrikası 1000lerce liraya satabilir. B fabrikası 100 TL ye satmaya bilir ki. Biz satamıyoruz.