Hasta Bedenin Ruhu – Kitap inceleme
“HASTA BEDENİN RUHU”
BEDEN HASTALANDIĞINDA RUH GERİ PLANDA… PEKİ YA SONRA?
20. yüzyılda sağlık; fiziksel bir rahatsızlık ya da sakatlığın olmaması şeklinde tanımlanırdı. Günümüzde ise Dünya Sağlık Örgütü, sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam iyiliğe sahip olma durumunu “sağlık” olarak nitelendirmektedir.
2012 yılında raflardaki yerini sessiz sedasız alan “Hasta Bedenin Ruhu” kitabı, tam da bu noktadan hastalık ve sağlık tanımını yeniden ele almaktadır. Prof. Dr. Erol Göka ve Doç. Dr. Murat Beyazyüz tarafından kalem alınan kitapta, yaşanan bir fiziksel hastalık sırasında bedenlerin niçin nesneleştirildiği, bedensel sağlıkta ortaya çıkan rahatsızlıkların ruh sağlığını nasıl etkileyebileceği konusunda kişilerin farkındalık seviyesinin neden düşük olduğu, bazı rahatsızlıkların neden “hastalık” tanımını alamadığı ve tıp felsefesi içerisinde değerlendirilmesi gereken meselelerin nasıl popüler kültürün gündem maddeleri haline geldiği konularında kapsamlı bilgiler bulunmaktadır.
Okuyucunun daha rahat takip edebilmesi amacıyla ana başlıklar halinde düzenlenen kitabın sağlık, tıp ve beden ilişkisinin anlatıldığı bölümünde yazarlar, farklı disiplinlerdeki uzmanların aynı kelimeleri farklı şekillerde tanımlamasından kaynaklanan sıkıntıların, disiplinlerarası yaklaşımların hak ettiği değeri görmeye başlamasıyla azaldığını dile getirmektedir. Beden ve ruhun birbirinden ayrı veyahut birbirinin kısıtlayıcısı olarak görülmesindense birbirlerinin tamamlayıcısı olarak görülmelerinin çok daha anlamlı olacağının anlatıldığı bu bölümde, vücutta meydana gelen değişikliklerin beynin mikro mimarisinde de değişikliklere sebep olduğunu gösteren araştırmalar hakkında da bilgi verilmektedir.
Hastalık, beden ve psikoloji konularını işleyen bir diğer bölümde yazarlar hastalık ve rahatsızlık arasındaki paradoksal ilişkiye dikkat çekmektedir. Bazı ölümcül hastalıkların bireye hafif rahatsızlık verebildiği, bazı geçici hastalıkların ise hastayı dayanılmaz ağrılarla rahatsız edebildiği durumların anlatılmasından sonra yazarlar narsisizm, rahatsızlık ve hastalık konusunu ayrı bir başlıkta incelemektedir. Bilindiği gibi 21. yüzyılın en havalı kelimelerinden biri haline gelmiş “narsisizm”; terapi odalarının baş kahramanı, ruh sağlığı alanında çalışan uzmanların vazgeçilmez sihirli malzemesidir.
“Özel olduğuna inanma düşüncesi” önemlidir. Özel olduğuna inanan kişi, kendisine bir şey olmayacağını düşünmekte ve dolayısıyla hastalık, rahatsızlık, ölüm gibi kavramları yadsımaktadır. Hastalık ya da herhangi bir rahatsızlık söz konusu olduğunda ise hekimin kullandığı bilimsel dil sayesinde kişi hastalığı bedeninden bağımsız olarak yorumlayabilmekte ve böylelikle bedenini nesneleştirebilmektedir. Beden nesneleştiğinde, alınan tanılar daha rahat dışsallaştırılmakta ve dışsallaştırılan tanılar sayesinde narsisizm zedelenmemekte, hastalıkla baş etme sürecinin ilk adımları da atılabilmektedir.
Bedene tanı koyma, tedavi düzenleme sürecinin anlatıldığı bölümlerde yazarlar hastanın tanıyı kabullenmesi, hastalık ile kurulan ilişki, hastalığa yüklenen anlam, hastalığın oluşturduğu ağrıların hastanın kendisinde ve çevresindeki temsili gibi konuları hem hastanın hem de hekimin bakış açısından kapsamlı bir şekilde anlatmaktadır.
Kitabın son bölümünde ise organ bağışı, doku nakli, kan bağışı gibi konular psikolojik, psikiyatrik ve etik boyutlarıyla incelenmektedir. Kişilerin hangi motivasyonla kan ya da organ bağışında bulundukları, ölen bir kişinin yakınlarının organ nakli konusunda hangi çekincelere sahip oldukları, organ ve doku nakli gibi konulara sosyolog ve antropologların bakış açılarının anlatıldığı bölümün bitiminde okuyucunun zihninde organ bağışı, doku nakli ve kan bağışı konularındaki keskin çizgilerin silikleşeceği öngörülmektedir.
Prof. Dr. Erol Göka ve Doç. Dr. Murat Beyazyüz tarafından uzun soluklu çalışmalar ve büyük bir emek sonucunda ortaya çıkan “Hasta Bedenin Ruhu” isimli eser sadece tıp alanında çalışan profesyonellerin değil, aynı zamanda ruh sağlığı alanında çalışan uzmanların da beden ve ruh arasındaki ilişkiyi anlayabilmeleri ve anlatabilmeleri konusunda yetkinliklerini arttıracak niteliktedir. Bu nedenle ruh sağlığı alanında çalışan tüm uzmanların kütüphanelerinde olması gereken son derece önemli bir baş ucu kitabı olduğu düşünülmektedir.