Hayat çok hızlı, biraz yavaşla adamım..
HAYAT ÇOK HIZLI.BİRAZ YAVAŞLA ADAMIM…
Hızlı yaşama ‘dur!’ demenin zamanı geldi; dünyada yükselen trend artık yavaşlamak… Öyleyse, tam şu an olduğunuz yerde durun! Ne yapıyor ya da nereye yetişiyor olursanız olun önemli değil. Sadece yavaşlayın! Çünkü bu, hayatınızda köklü bir değişime neden olabilir.
Hayat biraz fazla hızlı akıyor ve bizler önümüzdeki her bir adımı en hızlı şekilde atıp bitiş çizgisine ulaşmak ister gibi yaşıyoruz. Sadece birkaç dakikalığına da olsa sessizce bir köşeye çekilip kendimizle baş başa bile kalamıyoruz. Bütün işleri koştur koştur yapmalı, acıktığımızda hızlı bir şekilde herhangi bir yiyeceği tüketmeli, bir an önce eve geri dönmeli, hemen uyumalı ve diğer güne geçmeliyiz. Biz hızlandıkça zaman daha da çok hızlanıyor sanki. Biz acele ettikçe ihtiyaç duyduğumuz vakit ellerimizin arasından kayıp gidiyor.
Yakalayamıyoruz. Yetişemiyoruz. Durduramıyoruz. İşte, o videoyu izlerken bu durumu aksine çevirmenin formülünü gördüm aslında. Yavaşlamak, yavaşlamak ve sonunda durmak. Sadece ihtiyaç duyduğunuz kadar durmak. İnanın bana bazen gün içinde beş dakika durmak bile hafta sonu kaçamağına eş değer bir rahatlama katacak hayatınıza, emin olabilirsiniz. Hatırlayın; Ferrari’sini Satan Bilge kitabında ‘sessizlik ritüeli’nden bahsedilir. Hareket etmeden, huzurlu, sakin bir yerde hiç konuşmadan, sevdiğiniz bir şeye odaklanarak geçireceğiniz kısa süre, eğer isterseniz zamanın nasıl da yavaş akabildiğine hayretle tanık olmanıza neden olacak.
Göreceli zaman algısı
Aslında bu konu hakkında düşünmeye tam da şu soru ile başlamak gerek; neden çocukken zaman daha yavaş akar da büyüdükçe hızlanır? Birincisi bildiğimiz dünya saati, saatler, dakikalar, saniyeler. Çoğunlukla zaman algısı iyi işleyen kişiler, saate bakmadan saatin kaç olduğunu oldukça yakın tahminlerle bilirler. Neden gençken zaman yavaş, yaşlandıkça yıllar hızlı geçer sorusunu araştırır. Yapılan deneylerde ortaya çıkan sonuç şudur: Beyin yeni deneyimler esnasında her yeni adımı düşünür ve deneyimlerken zaman algısı zamanın yavaş geçtiği yönündedir. Oysa artık ne olacağını çok iyi bildiğimiz durumlarda beyin zaten daha az güç sarf etmektedir ve zaman algımız hızlanır. Tüm bu koşturmacada bazen insan asıl hedefi olan mutluluğu fark edemeyebiliyor.”
Yani, hiçbir şeye kesin gözüyle bakmamayı öğrenmek de yavaşlamanın anahtarı olabiliyor. Bir an durup sahip olduklarınıza minnet duymayı bildiğiniz takdirde, size sunulan ne çok hediye olduğunu hayretle göreceksiniz. Aksi halde her şeyi hızla yaşayıp tüketmeye ve hep daha fazlasını isteyerek nihayetinde kendinizi tüketmeye devam edeceksiniz.
Bu konunun gerçek anlamda kitabını yazmış olan adam Carl Honore’un dediği gibi; “Yavaşlamanın herkese uyacak bir formülü yok, doğru hıza ulaşmanın evrensel bir kılavuzu da yok. Hepimizin bizi mutlu edecek tempoyu seçme hakkı olmalı.” Kapanışı da manifestonun son sözüyle yapmak istiyorum; ‘Yapmaya değer bir şey varsa, yavaşça yapmaya da değerdir. Bir fincan sabah çayıyla yatakta uzanmanın, insanlığın en mükemmel hali olduğunu bilen birileri hala var.’
İsmail DİREK
Psikolojik Danışman
peskipiskipesternomi@hotmail.com