Hayat felsefeniz zihninizin bir oyunu mu ?
HAYAT FELSEFENİZ ZİHNİNİZİN SİZE BİR OYUNU OLABİLİR Mİ?
Bilişsel Çarpıtma, kişinin gerçekle ilgisi olmayan bağlantılar kurması ve daha sonra bu bağlantılar nedeniyle olumsuz duygular yaşamasına denir. Kişinin amaçlarına ulaşmasını engeller, hayatın akışında hem kişiye hem de çevresine zarar verir. Gerçeklik algısını bozar. Gerçekte olanı olduğu gibi yorumlamaz, filtreleyerek yorumlar. Dünyayı ve kişinin kendisini mantıksız şekilde yorumlamasına neden olur. Bilişsel çarpıtmaları öğrenmek önemlidir çünkü olayların kişi üzerindeki etkisini olayları nasıl yorumladığı ve nasıl düşündüğü belirler.
Aaron Beck, Albert Ellis ve David Burns’un çalışmalarıyla psikoloji dünyasında “irrasyonel inançlar” olarak bilinen bilişsel çarpıtmaların en yaygın örnekleri şu şekildedir:
- Filtrelemek
Bir olayın olumlu yanlarını filtreleyerek sadece olumsuz yanlarını almak. “Sunum sonrasında beni alkışlamayanlar vardı, demek ki çok kötü bir sunum yaptım.”
- Siyah-Beyaz Düşünmek
En iyisinin yapılmadığı her durumun bir felaket olduğuna inanmak. “Bu işi kusursuz yapamazsam her şeyin sonu olur.”
- Aşırı Genellemek
“Ben harika ve mükemmel bir insanım”, “hayatım tamamıyla mükemmel olmalı”, “ben yetersiz bir insanım” şeklinde bireyin kendisine ilişkin olumlu ve olumsuz durumları genellemesi.
- Doğrudan Sonuca Zıplamak
Karşı taraftan bir cümle duymadan neyi niçin yaptığından emin olmak ve karşı taraftaki kişiye o şekilde davranmak. “Yolda beni görmesine rağmen selam vermedi, ben de bu saatten sonra onu tanımam.”
- Felaketleştirmek
Bir durumun olumsuz sonuçlarını aşırı derecede abartıp, “korkunç” olarak değerlendirmek. “O kadar özenmeme rağmen yine işe geciktim. Bu günüm felaket geçecek.”
- Kişiselleştirmek
İnsanların çevrelerindeki birçok olayı kişisel olarak algılaması. “Herkes bana bakıyor, kesin bana gülüyorlar.” “Yemeğe geciktiğimiz için ev sahibi yemeği iki kez ısttı ve yemek yandı.”
- Her Şeyin Kontrolünde Olması Gerektiğine İnanmak
Kişinin olayların kendinden bağımsız gelişebildiğini kabul etmeyip her şeyi kontrol etmeye çalışması. “Herkesin aynı anda acıkması ve yemeğe beraber başlaması gerekir.”
- Adaleti Sağlamalıyım Yanılgısı
Kişinin günlük olayları adil olup olmadığı şeklinde değerlendirmesi ve adaletin olmadığı durumlarda suçluluk ve öfke hissetmesi. “Herkesin doğumgününe A pastanesinden pasta alındı. Şimdi de A pastanesinden pasta alınacak.”
- Suçlamak
Olan biten her şeyin sorumlusunun başkalarınn olduğunu, kendisinin hiçbir payının olmadığına inanmak. “Eşim evde sürekli tatlılar yaparken ben nasıl kilo verebilirim ki?”
- “-meli, -malı” Düşünme Tarzı
Kişinin olayları hep beklediği biçimde olması gerektiğini düşünmesi. Bu ifadeler kişinin kendisine ya da karşısındakine yönelik olabilir. Her iki durumda da suçluluk ve öfke barındırır. “Çok tembelim, daha çok hareket etmeliyim.” “O son çikolatayı yememeliydim.” “Arkadaşım oraya giderken beni de çağırmalıydı”.
- Duygusal Anlamlandırmak
Kişi nasıl hissediyorsa tüm gerçekliğinin o olduğuna inanması. “Kendimi aptal gibi hissediyorum, demek ki ben hep aptalım.”
- Değiştirebileceğine İnanma Yanılgısı
Kişinin karşısındakini yeteri kadar çalışırsa değiştirebileceğine inanması ve tüm umutlarını karşı tarafın değişmesine bağlaması “O değiştiğinde her şey daha güzel olacak.”
- Etiketlemek
Kişinin kendisini sadece mevcut durumla yargılaması ve etiketlemesi. “Ben başarısız bir insanım.” “Ben her zaman işleri batırırım.”
- Her Zaman Haklı Olduğuna İnanmak
Kişinin her zaman kendi bildiğinin ve dediğinin doğru olduğuna inanması. Haklı olduğuna inandığı durumlarda karşı taraftaki sevdiği kişi dahi olsa onu kıracak ve üzecek olmayı umursamaması. “Tabi ki benim dediğim doğru, aksi mümkün değil.”
- “Bu Benim Sınavım” Yanılgısı
Kişinin kendisini geri plana atarak sürekli karşısındaki insan için çaba göstermesi ve bu şekilde en iyi ödülü hak ettiğine inanması. “Bunca zorluktan sonra kesin cennete giderim.”
Yukarıda yazılı olan bilişsel çarpıtmalar eğer kişinin hayat felsefesini veya dünyaya bakış açısını temsil ediyorsa ruh sağlığı üzerinde çeşitli olumsuz yansımaları olabilmektedir. Anksiyete, depresyon, sosyal işlevsizlik, izolasyon, fobiler, öfke, suçluluk, kıskançlık, iletişim hataları nedeniyle ilişki problemleri, eleştiriyle baş etme konusunda sıkıntılar, olaylar üzerindeki kontrolün azaldığını düşünme ve düşük kendilik algısı bahse konu yansımalara örnektir.