Hayat kitabımızın sayfaları
HAYAT KİTABIMIZIN SAYFALARI
Her şeyin zamanı, ve gökler altında her işin vakti var;
Doğmanın vakti var, ve ölmenin vakti var;
Dikimin vakti var, ve dikilmiş olanı sökmenin vakti var;
Öldürmenin vakti var, ve şifa vermenin vakti var;
Yıkmanın vakti var, ve bina etmenin vakti var;
Ağlamanın vakti var, ve gülmenin vakti var;
Dövünmenin vakti var, ve oynamanın vakti var;
Taşları atmanın vakti var, ve taşları devşirmenin vakti var;
Kucaklaşmanın vakti var, ve kucaklaşmadan çekinmenin vakti var;
Aramanın vakti var, ve yitirmenin vakti var;
Saklamanın vakti var, ve atmanın vakti var;
Yırtmanın vakti var, ve dikiş dikmenin vakti var;
Susmanın vakti var, ve söylemenin vakti var;
Sevmenin vakti var, ve nefret etmenin vakti var;
Cengin vakti var, ve barışıklığın vakti var.
Kral Süleyman Zebur
Judith Malika LİBERMAN tarafından yazılmış olan “Masal Terapi” kitabını okurken 136. sayfada yer alan bu alıntı çekti dikkatimi. Her satırı okurken kendimden bir şeyler buldum adeta. Her satır her günkü hayatımızın bir parçası gibi geldi. Her zaman kafamızda büyüttüğümüz sıkıntıların, dertlerin ve çözemediğimiz sorunların hepsine bir cevap niteliğindeydi benim için. Bu yüzden tekrar tekrar okudum, içselleştirdim.
Her gün hepimiz sayısız planlar kurarız. Günlük rutin işlerimizin dışında yapmak istediklerimiz, gerçekleşmesini istediğimiz hayallerimiz, şans dileklerimiz gün boyu sürer. Bir şey tersine gittiğinde, gerçekleşmediğinde ya da hayal kırıklığı yaşadığımızda hayatımızdaki her şeyin çok kötü gittiğini, her şeyin bize karşı olduğunu, bizim mutlu olmamamız için evrenin hep birlikte çalıştığına inanırız. Sonrası mı? Tabi ki üzüntü, mutsuzluk ve çabalarımızın azalması. En az birkaç günümüzü böyle geçirmemize sebep olur bu durum. Sanki hayatımızdaki her şey o istediğimiz şeyin olmasına bağlıymış gibi yaşarız.
Günler birbirini kovalarken, biz rutin işlerimize dalmışken, yeni yaptığımız planlarımızın-dilediğimiz isteklerimizin olmasını beklerken hiç beklemediğimiz bir anda geçmişte istediğimiz o şeyin bir anda gerçekleştiğine şahit oluruz. Bir taraftan sevinirken bir taraftan da ilk istediğimizde niye gerçekleşmemiş olduğunu sorgularız. Ama “önemli olan gerçekleşmiş olmasıydı” diyerek bu sefer de her şeyin yolunda gittiğine, evrenin bizi çok sevdiğine inandırırız kendimizi. Aslında farklı bir şey olmamıştır süreçte. Gerçekleşmesini istediğimiz şey vaktini beklemiştir, vaktini bekleyen her şey gibi.
Hayatımızı uzun soluklu bir kitap gibi düşünürsek kitabın bazı bölümleri sıkıcı bazı bölümleri eğlenceli gelebilir bize. Kitabın sıkıcı bölümlerini daha yavaş okuyarak bu sıkıcılığı uzatmış oluruz aslında. Sürekli, yine sıkıcı bölümde olduğumuzu kendimize söyleyerek okurken zevk almadığımız o bölümlerin hemen bitmesini isteriz. Ama eğlenceli bölümlere gelince bir solukta bitiriveririz kitabı. Sürenin nasıl geçtiğini anlayamayız bile. Her şeyin vakti olduğuna göre bizim hayatımızda da vaktini bekleyenler vardır elbette. Hayat kitabımızın sayfaları bazen sıkıcı bazen eğlenceli olsa da her anını güzellikle geçirebilen herkese iyi okumalar…
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.
harika bir bakış açısı.Çok beğendim.