Hümanistik Psikolojinin Felsefeleri

21.09.2018
2.061
Hümanistik Psikolojinin Felsefeleri


Hümanistik Psikolojinin Felsefeleri

İnsanın bütünü, parçalarının toplamından büyüktür. 

Hümanistik psikolojinin çıktığı dönemlerde yapılan çalışmalar sadece insanın belli özelliklerinin araştırılmasına yönelik çalışmalardı. Hümanistik bakış açısı Amerika’ya yerleştiğinde ise insanlara sadece bir organizma olarak bakılmamaya başlandı. Devamında ise psikanalitik ve davranışsal bakış açısındaki organizmik bakış açısı, yerini bütüncül (holist) bakış açısına bıraktı. Davranışçılar ve psikanalistlerin aksine hümanistik psikolojide insanın sadece davranışlarına, psişesine, bilincine yönelme yoktur, bireyin eksikliklerinden ziyade potansiyeline yönelme vardır. Hümanistik bakış açısının böyle bir felsefeye sahip olmasında da gestalt psikolojinin etkisi fazladır (Göka, 2009).

İnsan, farkındalık sahibi bir canlıdır. 

Hümanistik psikolojiye göre bir insanın en merkezi tecrübesi, bütün tecrübelerinin birleşmesi sonucu bir farkındalık sahibi olmasıdır (Bugental, 1964). Bu bakış açısına göre hümanistik kuramda farkındalığın net bir seviyesi bulunmamaktadır. Çokluk ya da azlıktan ziyade görelilik bakımından bir değişkenlik göstermektedir. Bunun sebebi ise her insanın farklı bir algı sistemine sahip olmasından dolayıdır. Buna rağmen hümanistik psikolojideki farkındalık tanımı net bir anlamda bilinçli bir farkındalık değildir. Bu bağlamda psikanalitik bakış açısına benziyor olsa da psikanalitik kuramdan farklı olan yanı hümanisik psikolojide farkındalık, terapide  fenomenolojik bir oryantasyon ile sağlanmaktadır.

İnsan, irade sahibidir ve seçimlerini kendisi yapar.

Diğer ideolojilere göre insan net olarak bir irade sahibi değildir veyahut insanın iradesi determinist şartlara bağlıdır. Hümanistik psikolojide insanın irade sahibi oluşu, kendi seçimlerini yapabilmesi sadece tecrübeye bağlıdır. Eğer insan karşısındaki olasılıkların, seçeneklerinin ne kadar farkındaysa o derecede seçim yapabilmektedir ve seçimlerinde daha bağımsız olmaktadır (Bugental, 1964). Ancak insanın seçimlerinde aşırı derecede bağımsız olması ilk başlarda insana kaygı yaratmaktadır. İlerleyen durumlarda da insanın inkar savunma mekanizmasını tetikleyerek insanın karar verme sürecini yaralayacak bir hal alabilir. İnsan ilerleyen dönemlerde hayatına yön verebildikçe karar verme mekanizmasında da bir gelişim kaydetmektedir.

İnsan özünde iyidir.

Psikoloji alanında açılan okullarda insanlar, çoğunlukla kötü mizaçlı ya da nötre yakın bir negatif mizaca sahip olduğu ortak bir fikirdir. Bütün bunların aksine hümanistik yaklaşımda insan, içinde pozitif yönde büyük bir potansiyel barındırmaktadır. Bu kuram, insanların varoluşsal özelliklerine ve yaratıcılık özelliklerine vurgu yapmaktadır. İnsanın iyi özelliklerine yapılan vurgu ile hümanistik yaklaşım, öncülerine göre diğer ideolojilere göre insanı daha çok düşünen bir kuramdır. Eğer özünde iyi bir insan kötü davranışlar sergileyip doğallığının dışına çıkarsa bunun en büyük faktörü çevredir (Göka, 2009). Çevre ise insanın kendisini değil, davranışını değiştirmekte olduğunu savunan Maslow, bu tip durumlarda kişinin sevgi ve aidiyet basamağında birtakım sorunlara sahip olduğunu savunmaktadır.

Kaynakça

  1. GÖKA, E. (2009). Varoluşçu Psikoterapi. Türkiye Klinikleri Psikiyatri Dergisi, Psikiyatri Özel Sayısı. 74-84
  2. BUGENTAL, J. (1964). The Third Force of Psychology, Psychological Service Associates, Los Angeles, California, p. 19 -26
YAZAR BİLGİSİ
Rehberlik Servisi
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.