İletişemiyor Muyuz Ne?

15.02.2017
2.093
İletişemiyor Muyuz Ne?

 

İletişemiyor Muyuz Ne?

İletişim çağımızın en gerekli yeterliliklerinin başında geliyor. İnsanların aklına iletişim dendiğinde sadece nedense konuşmak geliyor. Daha önce katıldığım bir seminerde iletişimle ilgili, çok güzel bir tespit vardı. İki tane kulağımız bir tane ağzımız var. Yani daha çok dinleyip daha az konuşmamız gerekiyor demişti semineri veren iletişim uzmanı. Kendilerini kişisel gelişim anlamında yetiştirmek isteyen bireyler daha çok konuşmak üzerine eğitim almaya çalışırken kimse dinleme üzerine kendilerini uzmanlaştırmaya çalışmıyor.

İnsan ilişkilerinde empati çok önemli bir yere sahip. Basit tabiriyle kendini başkasının yerine koymak anlamına gelen empati maalesef çoğumuzun sağlıklı bir biçimde gerçekleştiremediği bir iletişim alanı. Peki neden bizler empati kurmayı tam anlamıyla gerçekleştiremiyoruz?

Kendimizi başkasının yerine koymak aslında hiç te sanıldığı gibi basit bir durum değil. Karşımızdakini tam anlamıyla anlayamadığımız için başaramıyoruz bunu. Neden anlayamıyoruz diye soracak olursanız empatik dinlemeyi başaramıyoruz.

Çocuğunuzla iletişiminizi göz önüne getirin. Mesela liseye devam eden çocuğunuz size gelse ve “ben okulu bırakmak ve sanayide çalışmak, para kazanmak istiyorum” ne yaparsınız? Sanırım daha cümlesini bitirmeden kendi cevaplarınızı hazırlamaya ve konuşmaya başlarsınız. Okumanın öneminden, gelecekte onu hangi sorunların beklediğinden, okuyanla okumayanlar arasındaki farklardan konuşmaya başlayacağınıza eminim. Pekala çok az kişi çocuğunu dinleyip kendini onun yerine koyup, çocuğunun neden bu kararı aldığını anlamaya çalışacaktır.

Bizler gerek çocuklarımızı gerekse günlük hayatta iletişim içinde olduğumuz insanları maalesef yeteri kadar dinlemiyoruz. Dinlemediğimiz için de onların duygularını içselleştiremiyor tam olarak neler hissettiklerinin farkına varamıyoruz. Yardım etmeye çalıştığımızda ise kendi bakış açımıza göre belirlediğimiz doğrularımızı onlara dikte etmeye çabalıyoruz. Haliyle iletişim o anda kesiliyor ve anlaşamıyoruz.

Ergenlik dönemi çocuklarla aileler arasındaki iletişim çatışmalarının en üst düzeyde olduğu evre. Peki bu kadar çatışmanın olduğu bir evrede biz aileler onlar hakkında endişelenmek yerine neden başka bir şeyler yapamıyoruz. Hadi gelin onları kısacık basit düzeyde anlamaya çalışalım. Günde 8-10 saat derse giriyorlar ve başarılı olmak gibi bir görevleri var. Vücutları inanılmaz hızlı bir biçimde büyümeye devam ediyor ve onlar bu büyüme ve gelişmeye adapte olmakta zorlanıyorlar. Duygusal anlamda çok karmaşık bir dönemdeler ve tüm toplumun karşı çıkmasına rağmen kendilerini karşı cinse beğendirmek gibi bir amaçları var. Evde anne babasıyla iletişim sıkıntısı yaşıyorlar ve bu konuda çözüm üretemiyorlar.

Cinselliklerini keşfetmeleri gerekiyor ama anne babadan destek bulamıyorlar. Ayrıca bu konu bizim toplumumuzda tabu. Tüm bu sorunları yaşayan ergene karşı bizlerin yani psikolojik danışmanların ya da okullardaki öğretmenlerin ergen ailelerinden duyduğu cümle nedir biliyor musunuz? “biz onlar için her şeyi yapıyoruz, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında. Tek bir şey yapmaları gerekiyor o da ders çalışmak ama onu da beceremiyorlar. Bizler de onların zamanını yaşadık ve ergen olduk ama bu kadar sorun yaşamadık”. Bu paragrafın değerlendirmesini artık ailelere bırakmak istiyorum.

Akşam eve yorgun bir şekilde geliyor ve yemeğinizi yedikten sonra televizyonun karşısına geçiyorsanız, çocuğunuzu odasına gönderiyor ve bilgisayarın tabletin cep telefonunun bulunduğu odada ders çalışmasını bekliyorsanız kusura bakmayın daha çok beklersiniz? Kaç kişi acaba gerçekten çocuğuyla iletişim kurup onu hissederek dinliyor? Bence bu oran %10’u geçmez sanırım. Bizim doğrularımıza göre o çocuğun görevi ders çalışmak ve başarılı olmak. Çünkü biz ailemizden böyle gördük. Hatta bizim babamız bizi şımarmayalım diye sevmezdi bile. İşte bu sözler de maalesef ailelerin savunma mekanizmaları. Bizler halen daha bu eski anne baba tutumlarına inanmaya devam ederken, çocuklarımızı ağına düşürmeye çalışan tehlikeler maalesef günden güne artarak çoğalmaya devam ediyor.

Sevgili aileler çocuklarınızı gerçekten seviyorsanız lütfen onları kendi kaderlerine terk etmekten vazgeçin. Onların eğitim ve yaşam masraflarını karşılamakla anne babalık görevinizi yerine getirmiş olmuyorsunuz. Onlarla nasıl iletişim kurmanız gerektiği ile ilgili lütfen kendinizi geliştirin. Onlarla empati kurabilirseniz, onları gerçekten anlayabilirseniz onlar inanın hiçbir iletişim sıkıntısı yaşamayacak ve sağlıklı bir birey olup, sağlıklı bir kişilik geliştirmesine  verebileceğiniz en büyük desteği vermiş olacaksınız.

 

Mehmet Yılmaz
Psikolojik Danışman
pdrmehmet_09@hotmail.com

ETİKETLER: ,
YAZAR BİLGİSİ
Rehberlik Servisi
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.