İletişim Çatışmaları ve Empati / Üstün DÖKMEN
İletişim Çatışmaları ve Empati / Üstün DÖKMEN
Kitap ilk olarak Hoca’ nın 1989 yılında kaleme aldığı ve çok beğendiğim “Tanışma” isimli kısa bir şiirle başlıyor. Ardından da kişilerarası iletişimle ilgili bilgiler içeriyor. Uzunca bir süre bu kısmı okuyacaksınız. Bu bölümde iletişimin tanımı ve türleri, kişi-içi iletişim ve çatışma, kişilerarası iletişim, örgüt-içi iletişim ve çatışma ve kitle iletişim-çatışma gibi başlıklar var. Konuyla alakalı bilimsel bilgileri bir ders kitabı niteliğinde inceleyebilirsiniz. Sonrasında Graf Analizi’ ne göre iletişim çatışmaları, transaksiyonel analiz kapsamında iletişim çatışmaları bölümlerini ve Üstün Dökmen’ e ait sınıflamaları öğrenebilirsiniz.
Kitabın empati bölümü daha dikkat çekici. Şöyle bir empati tanımını okumaktayız; “Bir insanın ana-baba, yetişkin ve çocuk rollerini, yetişkinin denetimi altında dengeli şekilde kullanabilmesine empatik davranış denir.” Burada empati için gerekli benlik durumlarını en ince ayrıntısıyla ele alınmış ve ilgi çekici örneklerle sunulmuştur. Hatta yazarın empati yapan kişiyi bir masal kahramanına benzetmesi gibi ilginç metaforlara da denk gelmekteyiz. Şöyle ki; masal kahramanlarının uzak ülkelerden birtakım ödüller ve özellikle de ruhsal yönden aşama geçirerek dönmesi tıpkı bir insanın karşısındaki insanı anlamak için çıktığı empati yolculuğuna benzetiliyor. Kendimizi karşımızdaki insanın yerine koymaya çalıştığımız bu yolculukta yeni bir ruhsal donanımla geri dönüyoruz. Tıpkı masal kahramanları gibi. Empatinin tanımına ve tarihçesine ayrılmış kısmın hemen sonrasında tarihte, sanatta, halk masallarında, tiyatro eserlerindeki incelemeleri okuyabilirsiniz. Buralardaki kişilerarası çatışmalar ve empati geniş bir yelpazede ele alınmıştır. Bu bölümleri okumak oldukça zevkliydi.
Sanatımızda ve günlük yaşamımızda kişiler arası iletişim bölümünde ise yukarıda bahsettiğim kavramların topluma yansıması ele alınmıştır. Yani toplumsal yaşamımızda kişilerarası iletişimimizin nasıl bir seyir gösterdiği ve göstereceği konusunda kuramsal açıklamalar ve örneklere yer verilmiştir. Örneğin; patronu karşısında otoriteye boyun eğerek bir çocuk rolünde davranan biri, apartmandaki görevliye karşı otorite konumuna yükselip eleştirilerde bulunuyor. Yazara göre toplumdaki kişilerin çoğunluğu kişisel rollerini bu tür bir kompozisyon içinde sergiliyorsa, bu topluma “Çocuk Ana-Babalar Toplumu” denilmelidir ve yine yazara göre toplum bunu değiştirme gücüne sahiptir. Şöyle ki bazı toplumlar Çocuk Ana-Babalar toplumundan Yetişkinler Toplumu’na geçebilmektedir. Bu toplumlara örnek olarak Amerika ve Avrupa ülkeleri işaret edilmiştir. Bazı toplumlar ise direkt olarak Empatik Toplum statüsündedir. Yazara göre Japonya bir Empatik Toplum örneğidir.
Genel olarak kitap için ayrıntılı içeriklerle dolu bir ders kitabı olduğu kanısındayım. Ama evinizde bulundurmanız ve hepsini okumasanız dahi içindekiler bölümüne göz gezdirerek merak ettiğiniz başlıkları okumanızın farklı bakış açıları kazandırabileceği düşünüyorum.