İnce Memed – Yaşar Kemal

23.10.2018
3.357
İnce Memed – Yaşar Kemal

 

İnce Memed 1

Yaşar Kemal… Her nitelikli okuyucunun kürkçü dükkanı. Döner dolaşır başka yazarları da okuyup beğenirsiniz ama onun kaleminin lezzetini asla bulamazsınız. Bazı eleştirmenler ona “Yaşar Emmi” derler. Bence çok yerinde ve nüktedan bir sıfatlandırma. Çünkü o Yaşar Kemaldir, Anadolu’nun bağrından derler ya hani… Çukurova’ nın bağrından gelmiştir veyahut da Çukurova onun bağrından sayfalara dökülmüştür. O, anlatılmaz. O, okunur.

İyi ki çok fazla eseri var iyi ki okumakla bitiremiyoruz. Birçok eserini okumuş biri olarak eserleri arasında ayrım yapamıyorum. Ama dünyada en çok bilinen eseri  şüphesiz “İnce Memed”. Ben de bu kitapla “Yusufçuk Yusuf” adlı eseri arasında ayrım yapamam; ikisi de benim için zirvedir.

Yaşar Kemal eserde Türkçe’ yi de şaha kaldırmıştır. Benzersiz betimlemeleri kitaba yedirirken aynı zamanda da olay akışıyla size nefes almayı unutturuverir. Eğer bir acı anlatıyorsa acıyı kalbinize ince ince işler; nitekim gece uyurken kendinizi Çukurova köylüsünün derdine derman ararken  bulursunuz. En basit bir baş ağrısı tasvirinin kusursuzluğu neredeyse başınızı ağrıtır. Kitap aynı zamanda ders kitabı niteliğindedir; Çukurova’nın tarihini ve –benim gibi meraklıları için- sosyolojik yapısını derinlemesine anlatırken coğrafyayı  da es geçmez.

İnce Memed esasen bir seri kitaptır ve 4 ciltten oluşur. Bu yazının mevzuu ise yalnızca 1.  cilt olan “İnce Memed 1” isimli eserdir. Şimdi bu satırlara başlarken çok zor bir işe kalkıştığım hissine kapılıyorum, sanırım ne kadar yazsam da eserden aldığım lezzeti asla buraya yansıtamayacağım. Şu an kitabın elinizde olduğunu hayal ediyorum. Bu elinizde tuttuğunuz kitabın kapağını açtığınızda ilk sayfadan son sayfaya kadar size Çukurova kucağını açmış olacaktır. İlk sayfadan son sayfaya kadar artık Çukurova dağlarının,köylerinin misafirisiniz. Zaman zaman dağlarda eşkiyalarlasınız zaman zaman pamuk tarlasında pamuk işçileriyle elleriniz kanaya kanaya çalışıyorsunuz. Bazen evlerde bir bulgur pilavı ve soğan yiyorsunuz ev halkıyla bir tabaktan bazen de köy düğününe davetlisiniz, cenazedesiniz. Bu kitabın özelinde ise epey bir zaman hapishanedesiniz, dağlarda kaçaksınız.

Cumhuriyet’ in ilk yıllarında geçen bu eserde Toroslarda, Çukurova köylüsüne yapılmış haksızlıklardan, zulümlerden ve aşağılanmadan, bunları kanıksamış köylülerden  bahsedilmektedir. İşte Memed zalimliğiyle ün salmış Abi Ağa’ nın beş köyünden biri olan Değirmenoluk Köyü’ nden Döne’nin yetimidir. Fiziksel görüntüsü nedeniyle İnce Memed olarak tanınan yeni yetme bir delikanlıdır. Sıradan bir çocuk olan Memed, hayatın onu getirdiği noktayla köyün umudu oluyor. Genel hatlarıyla kitabın bize anlatmak istediği budur.

Ağa’dan kaçan Memed’ in dağlarda eşkıya olması, kısa süre sonra baş eşkıya olma hikayesi.  Memed’in bir de Hatçe’si var. O da Memed gibi bir garibanken sevdiğine kavuşmak uğruna Abdi Ağa’nın Bizans oyunlarına gelir ve soluğu cezaevinde alır. Orası da ayrı bir hikaye…

En başta belirttiğim gibi böylesine bir başyapıtı anlatmaya kalkışmayı haddim olarak görmüyorum naçizane ve yegane tavsiyem kitabı mutlaka okumanız, eğer okuduysanız da bir daha okumanızdır.

Kitaptan alıntılar:

“Eski Çukurova’yı eskiler anlatırdı. Bundan 50 yıl önce Çukurova salt bataklıktı. Al yeşil, göl çalardı, gürül gürül. Alırdık göçü aşardık dağları, konardık Binboğa2 nın yaylasına. Kış basarken de inerdik Çukurova’ nın düzüne. Bir belalı işti Çukurova. Akçadeniz dalga vururdu. Ak köpüktü. Aşiretler konardı oba oba. Dumanlar tüterdi oylum oylum. Tecirli, Ceyhan, Bekirli, Cerit, Bozdoğn aşiretleri, Anavorza, Kozan arasını Lek Kürtleri tutardı. En zorlu aşiret Avşar aşiretiydi. O, istediği yere konardı. Osmanlıyla bir kavga oldu. Kozanoğlu derler bir bey vardı. Başta o, tüm aşiretler dövüştü. Osmanlı yeğin geldi. Kozanoğlunu aldı götürdü. Avşar’ı da sürdü Bozok’ a darmadağın etti. İşte bundan sonra aşiretleri zorla Çukurova2ya yerleştirdi Osmanlı. Tarla verdi, tapu çıkardı. Yaylaya çıkmayalım diye dağ yoluna askerler dikti. Aşiret ovada döküldü. Kimi sıcaktan kimi sıtmadan. Ondan sonradır ki aşiret bozuldu. Töreler kalktı. Devir döndü. İnsanlar miskinleşti.” 

“Bu sarp yerlerin insanının yürüyüşüydü. Sarp yerlerin insanları adım atarken ayaklarını havaya fazla kaldırırlar. Dizleri hizasına kadar. Sonra ihtiyatlı,korka korka indirirler. Buna alışmışlardır. Halbuki, ova insanları tam aksinedir. Ayaklarını yerde sürürcesine giderler.”

“Gözleri bomboştu. Taşlaşmış. Gözlerini kırpmıyor bile. Körlerden daha beter bir hali var. Kör gözlerde; gene bir görebilme telaşı, isteği, çabası sezilir. Bunda o da yok. Sağır kulaklarda; bir çırpınma, bir gerilme, duymaya doğru bir koşma vardır. Bunda yok.”

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.