İnternet Kullan, Yeşili Koru
Ortaokuldayken hatırlıyorum da, internetin zararlarıyla ilgili onlarca yazı yazardık, ödevler hazırlardık, bunlarla ilgili makaleler okurduk. Tam da internet kültürünün henüz kazanılmadığı, bu sebeple de internetten korkulan bir geçiş dönemiydi. Ancak şimdi o geçişin büyük oranda tamamlandığına inanıyorum. Buna gösterge olarak da yeni üretilen tüm iletişim cihazlarının internet uyumlu olması. Kişi, önceden olduğu gibi bağlanma problemi yaşamadan birçok yerde çevrimiçi olabiliyor ve aktarılan bilgilere zamanında yetişebiliyor.
Artık neredeyse herkesin internete erişebiliyor olması kağıtla yapılması gereken işlerin ağ ortamına aktarılarak daha hızlı yapılmasına olanak sağlıyor. Özellikle eğitim alanında sayfalar dolusu anket çıkartıp dağıtmak yerine Google Formlar aracılığıyla tek bir link herkese saniyeler içerisinde ulaşabiliyor.
İşte internetin yeşil odaklı kullanılması tam da bu noktada devreye girmekte. Kaynakların hızla tükendiği dünyamızda elimizdeki imkanları mümkün olduğu sürece ekonomik ve verimli kullanmak zorundayız. Bu da ancak kendimizi internet ortamındaki gelişmelere karşı güncel tutmaktan geçiyor.
- Bir doküman hazırlamak için hangi platformlardan faydalanabilirim?
- Hazırladığım dokümanı insanlara nasıl ulaştırabilirim?
- Hedef kitlemin akıllı telefon/internet kullanma oranı yüzde kaç?
- Dokümanı paylaştığımda sanal ortamda istediğim etkiyi oluşturabilecek miyim?
- Etkiyi artırmak için neler yapabilirim?
Gibi sorularla yaptığımız çalışmanın etkililiğini artırabiliriz. Bu doğrultuda önceliğimiz hedef kitlenin özelliklerini iyi bilmektir. Örneğin oyun çağı çocuklarının eğitiminde sanal ortamı merkeze almak etkili bir yöntem olmayacaktır. Çünkü bu çağda hedefimiz çocuğun görebileceği, dokunabileceği, yaşantı oluşturabileceği bir ortam elde etmek, ekran süresini en aza indirmektir. Oyun çağındaki çocukların beyin gelişimi için dokunabileceği yaşantılar oluşturmak büyük önem arz eder.
Kağıt ve mürekkep harcamanın önüne geçmenin bir diğer yolu da afiş, pankart, davetiye vb. Gibi duyuruları bir önceki yazımda biraz bahsettiğim Web 2.0 araçlarını kullanarak dağıtmak olabilir (Yazıyı okumak için tıklayın). İnternet ortamında hazırlanan eğlenceli ve etkileşimli bir davetiyeyi/afişi mail veya whatsapp aracılığıyla göndermek kişiye zaman kazandırır, ekonomiktir, fazladan kağıt ve mürekkep harcanmasının önüne geçer. Materyalin üzerinde kişinin adının yazılı olması da katılımı artırmayı sağlayabilir. Kalabalık bir gruba dağıtılması gereken bir davetiyenin her birinin üzerine tek tek isim yazılsa bile birebir görüşerek dağıtmaktan daha kısa bir zaman alacaktır.
E-Kitap uygulamasının yaygınlaştırılması da önemli bir konudur. Örneğin bazı akademik maksatlı yazılan kitapların belli bir ücret karşılığında telefona indirilebiliyor oluşu, sayfa sayısı az olan romanların da matbaaya gitmeden e-kitap şeklinde okunabilmesi kağıt israfının önüne geçecektir. E-kitapların yaygınlaştırılması sadece kağıt israfı açısından değil, ekonomik açıdan da büyük bir kolaylık sağlamaktadır. Kitap basımında ve dağıtımında yapılan masraflar azalacak, yazarın elde edilen gelirden pay alma oranı artacaktır.
Tüm bu çalışmaların gerçek kitapların, dergilerin, afişlerin yerini tutmayacağını iddia edenler olabilir. İnsanların internet bağımlılığını artırmaya yönelik bir girişim olduğunu savunanlar da çıkabilir. Ancak “Kaynaklarımız hızla tükeniyor” cümlesi, “Ben kitabı koklamadan okuduğumu anlayamıyorum” , “Gerçek gibi hissettirmiyor” , “Davetiyemi elden almadan oraya gitmem. Mail de neymiş?” gibi cümlelerden çok daha önemlidir. İçecek suyumuz, oksijen kaynağı ağaçlarımız olmadığı sürece diğer her şey geri planda kalmaktadır.
Elbette, ortaya sürülen her iddia gibi bu durumun tersi de doğrudur. Teknolojik kirliliğin önlenemez boyutlara ulaşması, aşırı ekrana maruz kalmaktan kaynaklanan görme ve duruş bozuklukları, hareketsizliğin obeziteye yol açması, dikkat eksikliğinin giderek yaygınlaşması gibi durumlar teknolojinin olumsuz etkilerine örnektir. Yine de bunlar teknoloji kullanımının artırılması iddiamı bırakmama yetecek kuvvette değildir. Çünkü insan, her yeni durumda kendini geliştirip uyum sağlayabilen bir yapıya sahiptir.
İnsan aynı zamanda bu olumsuz etkileri kendi lehine çevirebilecek bir öz düzenleme yeteneğiyle dünyaya gelmiştir. Olumsuzluklara alternatifler de geliştirebilir. Tüm gün bilgisayar başında duruyorsa Youtube vb. plaformlarda yer alan 10 dakikalık egzersizlerle kaslarını esnetebilir, duruş bozukluklarının önüne geçebilir. Ekranı doğru ışıkta ve filtreli gözlüklerle kullanabilir, gerçekten odaklanması gereken durumlarda bildirimlerini kapatabilir vb.
Teknolojik imkanlara şiddetle karşı durmaktansa onu kabullenip kendi hayatını kolaylaştırmak ve iyileştirmek için kullanmak, kontrol altına almak şu durumda elimizdeki en iyi seçenektir. Kaynaklarımızı korumak adına nostaljiden uzaklaşmayı göze almak hepimizin sorumluluğudur.
Umarım çok geç kalmamışızdır…