Kalbim aç ANNE / BABA

27.01.2017
1.410
Kalbim aç ANNE / BABA

KALBİM AÇ ANNE/BABA

Hikâye bu ya zamanın behrinde diyarın birinde bir Elif teyze yaşarmış. Elif teyze insanlar tarafından çok sevilen sayılan bir insanmış. O kadar çok sevilirmiş ki insanlar başka diyarlara gittiklerinde ona hediye almadan dönmezlermiş. Yola çıkanlara eşleri “ Elif teyzeye hediye almayı unutma.” diye tembihte bulunurmuş. Çocuklar onu düşündüklerini göstermek için birbiriyle hediye verme yarışına girerlermiş.  Günlerden bir gün Zeynep adında bir çocuk ona bir hediye getirmiş. Hediye Elif teyzenin ve o diyardaki diğer insanların hiç görmediği güzellikte bir çiçekmiş.  Kar beyazlığında, inci taneleri gibi tomurcukları olan çiçeğe herkes hayranlıkla bakmış.

Hiç kimse böyle bir çiçeği hayatında görmemiş.  Elif teyze Zeynep’e nerden buldun bu güzel çiçeği diye sormuş. Kayalıklardaki kuş yuvalarının orda gördüm, çok şaşırdım taşların arasında böyle güzel bir çiçeğin yetişmesine, daha önce hiç görmediğim bu çiçeği sana hediye etmek istedim elif teyze demiş, Zeynep.  Elif teyze çok sevinmiş ve hediyeyi kabul etmiş. Çiçeği çok ama çok sevmiş. Diğer insanlar da çiçeği çok sevmişler ve çiçeği görmek için elif teyzenin evini sürekli ziyaret eder olmuşlar. Başlangıçta Elif teyze her geleni güzelce ağırlamış. Ancak zamanla bunalmaya başlamış.  İnsanların çiçeğin yapraklarına dokunmasını, onu okşamasını kıskanır olmuş. Çiçeği kimseye göstermemeye karar vermiş. Artık hiç misafir kabul etmiyor, hiçbir yere de gitmiyormuş. Çiçeğiyle evde vakit geçiriyormuş. Ancak zamanla çiçeği sararmaya ve zayıflamaya başlamış. Çiçeğin bu halini gören Elif teyze ne oldu kar tanem, ne derdin var diye onunla konuşuyormuş.

Gün geçtikçe çiçek daha çok kötüleşiyormuş. Elif teyze de onun bu haline üzülüp iyice zayıflamış. Bir gün yine ne derdin var kar tanem diye çiçeğiyle konuşuyormuş. Tam bu sırada açlıktan ölmek üzereyim diye bir fısıltı gelmiş. Elif teyze kim konuştu diye evin sağına soluna bakmış, pencereden dışarı bakmış ama kimseyi görememiş. Yaşlılık hali işte, bir ses duydum sandım herhalde diye düşünmüş. Biraz vakit geçtikten sonra bu kez daha gür şekilde “Açım” sesini duymuş. Gözlerine inanamamış, ses çiçekten geliyordu çünkü. Şaşkınlığını üzerinden atıp sen mi konuştun kar tanem, demiş. Çiçek evet ben konuştum demiş. Peki, sen nasıl konuştun, konuşabiliyor musun? Demiş Elif teyze. Evet diye yapraklarını eğerek onaylama işareti yapan çiçek cevap vermiş ve eklemiş “Açım”.Elif teyze “Aç mısın ama ben her zaman ki gibi suyunu veriyorum seni güneşe çıkarıyorum nasıl aç olabilirsin ki.” demiş. Çiçek “ben sadece su ile beslenmem ben duygu çiçeğiyim canlıların bana karşı beslediği duygular beni besler, kayalıklarda kuşların bana karşı beslediği güzel duygular beni büyüttü, demiş.

Elif Teyze şimdi neden bu haldesin, ben seni çok seviyorum demiş. Çiçek; sen beni çok seviyorsun evet ama diğer canlıları hiç göremiyorum onlardan aldığım olumlu duygular beni besliyor. Her canlının duygusunun tadı çok farklı, başka duygulara da ihtiyacım var yaşamak için. Kayalıklarda kuşlarla muhabbet eder, oyunlar oynardım. Geçirdiğim güzel vakitlerdeki duygular bana çok iyi gelirdi. Ancak şimdi kendimi hapishanede gibi hissediyorum.  Zeynep beni bulduğunda ondaki güzel duygular o zamana kadar tatmadığım duygulardı.

Kuşların bana beslediği duygulardan çok farklıydı. İnsanoğlunun duygu dünyası çok farklı ve çeşitli. Neden bana bu hapis hayatı layık gördün. Bu kadar duygulu bir canlı neden bunu yapar ki? Diye konuşmuş çiçek.  Elif teyze yaptığı hatanın farkına varmış ve çiçeğe “Özür dilerim kar tanem ben sadece benim olasın istemiştim, ama yanlış yapmışım. Bundan sonra diğer insanlarla, çocuklarla güzel vakit geçirmeni sağlayacağım, demiş. Çiçek çok mutlu olmuş ve o günden sonra çocuklarla oyunlar oynamış, onlarla sürekli güzel vakit geçirmiş. Ahali de Elif teyzeye kırgınlıklarını unutup tekrar onunla muhabbete başlamış. İnsanlar ona tekrar hediyeler getirmeye başlamış ama Elif teyze artık hediye kabul etmiyormuş. İnsanlara “Kartanem bana verilecek en büyük hediye artık başka hediye istemiyorum. “ diyormuş.

Elif teyze insanların duygularının sadece çiçeği beslemediğini, aynı zamanda birbirlerinin kalbini de beslediğini fark etmiş. O diyardaki insanlar bu şekilde güzel duygular yayarak, güzel duygularla birbirlerini ve çiçeği besleyerek mutlu mesut sonsuza kadar yaşamışlar…

Hikâyemizde canlıların ona beslediği hoş duygularla hayatta kalabilen bir çiçek bulunmaktadır. Çiçek duygusal açlığını kelimelerle ifade etme becerisine sahiptir. Ancak bu durum gerçek hayatta bizler için çok ileri yaşlarda kazanılabilen bir özelliktir. Çocuklarımız karınlarının acıktığı gibi kalplerinin açlığını ifade edemezler. Keşke ifade edebilseler ve biz anne babaların onları ne kadar besleyebildiğimiz ortaya net bir şekilde çıkıverse. Ancak çocuklarımız duygusal anlamda eksik kaldıklarını bizlere söyleyerek anlatamasa da hal dili ile davranışlarıyla bizlere ipuçları vermektedirler. Duygusal anlamada aç olan çocuklarla tok olan çocukların davranışları birbirinden çok ama çok farklıdır.

Dil taklit ve gözlem yoluyla öğrenilebilen bir şeydir. Çocuklarımızın hal dili de aynı şekilde gözlem yoluyla öğrenilir. Çocuklarımızın davranışlarıyla ne anlatmak istediklerini anlamamız için öncelikle onları gözlemlememiz gerekmektedir. Çocuklarımız sevindiğinde ne yapıyor, üzüldüğünde ne yapıyor, bizlere küstüğünde, kırıldığında ne yapıyor bunların hepsi onların dilini öğrenmek için gözlememiz gereken durumlardır.

 

Sabri DAŞO
Psikolojik Danışman
sabridaso@gmail.com

YAZAR BİLGİSİ
Rehberlik Servisi
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.