Kendin Olmanın Dayanılmaz Hafifliği – Ferhat Jak İçöz

Kendin Olmanın Dayanılmaz Hafifliği – Ferhat Jak İçöz

Kendin olmanın dayanılmaz bir cazibesi olduğu için mi kendimiz oluyoruz, yoksa kendin olmanın dayanılmaz güçlüğüne karşı kendimiz olduğumuz için mi hafifliyoruz. Aynı soruları Ferhat Hoca da kendine sormuş ve bu sorulara yanıt ararken Var Olmanın Dayanılmaz Hafifliği adlı kitaptan esinlenmiş. Ferhat Hoca bu kitabı yazana kadar geçen sürede; Psikanaliz, Gestalt terapi, psikodrama, logoterapi, yoga, varoluçu psikoterapi eğitimleri almıştır. Bu eğitimlerin tamamlanması nasıl yıllar sürdüyse, kitabın tamamlanması da alınan eğitimler ve kitabın yazılışı kadar zaman almıştır. Benzer bir öykü de Picasso için anlatılır.

Hikaye şöyle… Bir gün restoranda yemek yiyen Picasso’nun yanına dükkanın sahibi gelerek, gelecekteki torunları için bir hatıra yapmasını ister. Picasso kırmaz adamı, eline kağıt kalem alır ve beş dakikada bir şeyler çizerek adama geri verir ve adamdan bin dolar ister. Adam şaşkınlıkla aman efendim beş dakikada bir şeyler çizdiniz nasıl bin dolar olur der. Picasso o güzel cevabını verir: senin beş dakika dediğin kırk iki yıl artı beş dakika.

Son zamanlarda okuduğunuz kitapları hatırlıyor musunuz bilmem ama bu kitap size okuduktan uzun süre sonra bile hatırlanmayı vadediyor. Kitabın konuları hayatın içinden seçilmiş ve konular Ferhat Hoca’nın instagram takipçileri ile belirlemiş. Bu noktada şöyle bir durum açığa çıkıyor. Benim sorduğum soruya kitabın bir bölümünde yanıt verildiği için bile kitabı okuma isteğim artar ve bireyler kitabın içerisinde bir şekilde yer aldıkları için kendilerini kitaba daha yakın hisseder. Şahsen (instagramda konu belirten bir takipçi değildim) kafamı kurcalayan konular üzerinde yazılan bölümleri bile okurken daha istekli oldum.

Kitabın içerisine gelecek olursak; kitap dört ana başlık ve alt başlıklardan oluşuyor. Başlıklar; fiziksel bir şekilde var olmak üzerine, sosyal bir şekilde var olmak üzerine, bireysel bir şekilde var olmak üzerine ve tinsel bir şekilde var olmak üzerine şeklinde sıralanıyor. Konular aslında gayet günlük hayattan. Hatta o kadar günlük hayattan ki durup hakkında düşünmek hiç aklınıza gelmemiş olabilir. Mesela her gün sabah uyandığımızda iş telaşı, ev telaşı ile uğraşırken aslında yeni bir güne uyandığımızı ve hala canlı olduğumuzu atlıyoruz, konu canlılık üzerine…

Konuların tamamı bu şekilde ilerliyor ve günlük koşuşturmada anlamsızlaşan hayatlarımızı durup düşünmemiz için bizi kibarca uyarıyor. Kitap bir kişisel gelişim kitabı değil; arkasında emek var, araştırma var, okunmuş kitaplar ve incelenmiş makaleler var. Bu kadar emeğin olduğunu da kitabın sonunda yayınlanmış olan okuma listesinden anlayabiliyoruz.

Bir söz var, eğer yaşadığınız yeri cennete çeviremiyorsanız kaçtığınız her yer cehennemizdir. İşte bu kitapta tam da bu anlatılıyor. Başkaları dedi diye, toplum dedi diye, böyle gelmiş böyle gider diye ya da sırf yapıyoruz diye yaşamak sizce ne kadar doğru. Zaten hayat üzerinde 70 yıl kadar yaşıyoruz bunun ne kadarının canlı olarak yaşıyoruz soruları üzerinden; hayatı, hayatın anlamını, günlük rutinlerimizi sorgulatan ve sizi fark ettirmeden yani bakış açılarına, yeni okumalara, yeni tanınacak kitaplara iten bir kitap olmuş.

Şimdi sizden kitabı okurken uzanarak değil elinize kitabı çizebileceğiniz gerekirse notlar alabileceğiniz bir kalemle okumanızı rica ediyorum. Belki yazar ile varoluşsal düşünceleriniz çatışacak ve sizin yeni fikirleriniz ortaya çıkacak.

Şimdiden keyifli okumalar.

YAZAR BİLGİSİ
PDR lisans eğitimimi Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde 2016 yılında tamamladım. PDR yüksek lisans eğitimimi Aksaray üniversitesinde 2020 yılında tamamladım. 2017 yılından beri MEB/PİKTES projesinden psikolojik danışman ve rehber öğretmen olarak çalışıyorum. 2017 yılında; aile danışmanlığı eğitimi, cinsel terapi eğitimi, şema terapi eğitimi ve işaret dili eğitici eğitimi sertifika programlarına katıldım.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.