Koşu bandında maraton koşmak
Pandemi kelimesiyle birlikte hayatımıza, dilimize pek çok değişikliğin girdiği sürecin seneyi devriyesindeyiz. Tam bir yıl geçti. Bu bir yıl dünya adına insanlığın biz olabilme savaşında verdiği-vermediği mücadelenin sonuçlarını yaşıyoruz.
Tam bir yıl önce dünyanın bir ucundan bir virüsün yolcuğunun kim bilebilirdi tüm dünyayı ele geçiren, kısıtlayan, ağlatan, ağrıtan, can yakan bir tarihi hikâyeye döneceğini.
Ölüm hayatın mutlak gerçeği iken insanların toplu olarak ölümden korkusuna şahit oluyoruz.
Disiplinler arası bilimin iş birliğine girdiği; ülkeler arası siyasetten, ekonomiye, tıptan, tarıma, eğitime geniş yelpazede, her alanda;” ben değil biz olarak” birbirimizi takip ettiğimiz en aktif zamanın içerisinde hızlı bir zaman yolculuğunun kara delik içinde geçişi gibi bir yıl yaşadık.
Pandemi üzerine milyon tane konu başlığı açılır ve konuşulur duru ama en önemli gerçek hepimizin ruhunda yarattığı fırtınanın sonraki yaşama nasıl yansıyacağı konusu.
Ruh sağlığının bu denli korunma çalışmaları, uluslararası ruh sağlığı eğitimleri, alan çalışanlarının bilgilerini güncelleme süreci, bu bilgileri paylaşım için sürekli yapılan ücretsiz eğitimlerin alan çalışanlarına açık hale gelmesi ile kısıtlanmış yaşantımızda ,bedenen uzak ama bir ekran kadar yakın evinin içinde her alanda çalışmaya katılan milyonlarca insanın yoğunluğu, bitmeyen mesai mevhumu, gecenin gündüze karışmasını tek cümleyle özetleyecek olursak “ koşu bandında maraton koşmakta olduğumuz duygusu içimize gelip oturdu.
Bir yandan sürekli meşgulken bir yanımız; ne yaptım ki? Sorunsalını yaşarken buluyoruz kendimizi.
Bu süreci değerlendiren her bakış açısı; baskın hissettiği duygu ile tepki vermekte. Ne en çok canını sıktı ise oradan şikayetçi olmakta.
Bir de olayın olumlu yönlerini görenler var ki onlar her durum da hayatın her anının tadını alıp sindirerek yaşamayı bilen “yaşadıklarımın acısından da tatlısından da dersimi alır, bundan sonrası için kazandırdıklarına bakar, kaybettirdikleri ile vedalaşır ve süren yaşamımın kalan kısmını sevgiyle kabul ederim” diyerek psikolojik anlamda sağlıklı ve dik duruşu ile yola devam eder.
Evet şimdi kendinize sorun: “Bu bir yılın benim için anlamı ne oldu?” Herkesten duyduğunuz kelimeleri ve cümle kalıplarını kullanmadan sadece yüreğinizin aklınızla oturup hesaplaştığı, karara vardığı bir yöntemle bu soruya cevap verin. Kaybettirdikleri, kazandırdıkları, güçlü yönleriniz, zayıf yönlerinizi bir gözden geçirin. İyileştirilecek yönleriniz için bir plan yapın. Bunu yaparken belki bir yıldır yalnız kaldınız ama unutmayın yalnızlığımızın en büyük sebebi “biz” olarak birbirimize olan sorumluluklarımızı taşıyamamamız oldu virüs ilk çıktığında biz olabilseydi insanlık daha çabuk kontrol altına alınan tedbirlere uyar ve binlerce can bu sebepten dolayı son yolculuğuna acılar ve yalnızlıklar içinde gitmezdi.
Hayat “Ben’i bencilliğe çeviren insanlığa “bizi karşılıklı görünmez bağlarımızın etkisinin önemini çok güzel, yüzümüze vura vura öğretti. Şimdi birilerini, kurumları, şehirleri vs. bu liste uzar gider suçlamayı bırakalım ve koşu bandında koştuğumuz pandemi maratonunun bedenimize, ruhumuza iyi gelen yönlerine, kazandırdıklarına bakarak hayata anlamımızı katalım.