Koşulsuz Kabul
İnsan yaşadığı andan öldüğü ana kadar yalnızca tek bir duygu için savaşır: Koşulsuz Kabul
Kişi tüm hatalarına rağmen sevildiğini bilmek ister
Yaptığı her hatayı hem herkesten gizlemeye çalışır hem de içten içe biriyle paylaşmak ister.
Ancak kaygısı hep aynıdır: “bunu paylaştığımda benimle olan ilişkisi aynı kalacak mı?”
Birey, kendiyle ilgili olumsuzlukları koşulsuz kabul eden birini bulana dek yapmış olduğu hataları gizler ve bunları örtbas edebilmek için statü, saygınlık, para, aşağılama vb gibi şeylerin arkasına gizlenir.
Ne zamanki kişi, hatalarını su yüzüne çıkarıp bunlara rağmen onunla dostluğu, arkadaşlığı, akrabalığı bozulmadığını görür o zaman, kendini olduğu gibi kabul etmeye, bunlara rağmen sevilecek biri olduğuna dolayısıyla iyileşmeye başlar.
Tabi bazen bunun aksi durumlar da yaşanabilir.
Şöyle ki kişi, anlattığı olumsuzluklara aldığı cevaplardan mutlu olmuyorsa gerçekten kabul edildiğini düşünmüyor ve hatta eleştirildiğini hissediyorsa anlattığı kişi ona kendinin olumsuz tarafını hatırlatacak olduğunda kişiden kaçmaya ve bir arada bulunmaktan kaçınmaya başlar.
Çevremizde böyle bildiğimiz kişiler yok mu dur?
Doğruları söylediğimiz için bunları söyleme şeklimizden kaynaklı kendimizden uzaklaştırıp kaçırdığımız.
Burada bireyin yapmak istediği şey özetle şudur:
Yeni bir çevre, yeni bir maske, yeni bir ben ve yeniden kabul edilme duygusunu hissetme tabi maskelenmiş olarak.
Ancak bu geçici mutluluk veren his maskeleri taşımakla uğraşan birey için bir süre sonra yorucu olmaya başlayacaktır.
Ve insan yaşadığı andan öldüğü ana kadar tek bir şey için mücadele edecektir yeniden.
Koşulsuz kabul…