Okula Uyum ve Devamsızlık
OKULA UYUM VE DEVAMSIZLIK
Eylül ayı eğitimde yeni dönem başlangıcı, biraz kargaşa, düzen öncesi kaos dönemi gibidir. Tarlaların temizlendiği ve kışlık yetiştirilecek sebzeler için “ekim”e hazırlandığı dönemdir. Toprak havalandırılır, yabancı otlar temizlenir ve Ekim’e hazırlık yapılır.
Eylül deyince aklımıza ne geliyor? Yazın sıcak, tatil, düzensizlik, karmaşa, dinlenme, yine sıcak, memlekete gitme, yaşanan bayram sevinçleri derken ulaşılan Eylül ayı hepimiz için kendimize çekidüzen verdiğimiz, yeni yıl gibi kararlar aldığımız ve biraz planlama yaptığımız ay. Biraz hüzün, biraz darbe, biraz trafik, biraz sıcak, biraz yağmur, çok fazla okul servisi, okul servisi kargaşası, okul alışverişleri, ailelerin ve çocukların en az 8 ay sürecek bir bestenin birlikte ritimlerini, notalarını çalıştıkları ve ahenk yakalamaya çalıştıkları sezon başı Eylül. 9 ay sürecek bir bestenin girişi.
Eylül denildiğinde eğitimciler olarak, çocuklarımızın ve bizlerin okula başlaması geliyor akla. Bu okula başlayanlar arasında en heyecanlı gruplar şüphesiz; birinci, beşinci ve dokuzuncu sınıfa başlayacak olanlar. Çünkü bu öğrenciler ilk defa görecekleri okulları, yeni edinecekleri arkadaşlıkları, tanışacakları öğretmenleri, yeni görecekleri dersleri konusunda heyecanlı ve kaygılı olabiliyorlar. Eylül ayı onlar için bilinmezlerin bilinir olacağı, endişelerin ortadan kalkacağı biraz sancılı biraz heyecanlı bir ay olarak geçiyor. Bu durum onlar kadar biz eğitimcileri ve aileleri de ilgilendiriyor.
Aklımızdan çıkarmamamız gereken en önemli husus okula devam sorunu olarak ele alınabilir. Geçen yıl Üsküdar Rehberlik ve Araştırma Merkezi’nde Devamsızlık Araştırma Komisyonu’nun ortaya koyduğu çok önemli veriler var elimizde. Öğrenciler en çok 1, 5 ve 9. sınıfta devamsızlık yapıyorlar ve bu devamsızlıklarını genellikle okul dönemi başladığında yapıyorlar. Hangi ayda dersiniz? EYLÜL.
Eylül çocukların okula uyumu ve devam etmesi için en önemli ay. Eylül, deyim yerindeyse aşının tutup tutmadığının belli olduğu ay. Devamsızlık sınırı, mektubu, eve haber verelim derken öğrenciler çoktan devamsızlık sınırını aşmış olabiliyorlar. Devamsızlık en çok Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 9. Sınıf öğrencilerinde görülüyor. Ailesinin maddi durumu düşük olan, akademik başarı seviyesi düşük olan erkek öğrenciler, daha fazla devamsızlık yapma eğilimindeler. Yapılan görüşmelerde bu öğrencilerin okula isteksiz geldikleri ve okullara kendilerini ait hissetmedikleri ortaya çıkıyor. Eylül ayı sonunda hemen yapılacak devamsızlık tespiti ile bu öğrencilerin üzerinde gerekli çalışmalar başlanmalı ve en az birinci dönemin sonuna kadar takip edilmelidir.
Bir tarafta okula uyum süreci, bir tarafta devamsızlığın önlenmesi var. İkisi de öğrencilerin kendilerini okula ait hissetmeleri, okul ortamında kendilerini huzurlu, mutlu ve güvende olarak tanımlamaları ile gerçekleşiyor. Şimdi burada akademik, eğitsel tavsiyeleri vermeye çalışmadan bir an düşünelim. Siz kendinizi nerede güvende, mutlu hissedersiniz? Düşünelim bakalım. Kaygı ile ilgili çalışmalarda en sık duyduğum cevap evin salonu ve salondaki kanepe oluyor. Çocuklar kendilerini odalarından ziyade salonda, okulda, bahçede ve sınıfta güvende hissediyorlar. Hem herkesin herkesi görebileceği yerlerde hem de yetişkinlerin de bulunduğu ortamlarda. Bu bakımdan nöbetçi öğretmen arkadaşların güvenlik açısından koridor ve bahçede hazır bulunmaları, öğretmenlerin zil çalar çalmaz sınıfa girmeleri çocukların kendilerini güvende hissetmeleri açısından önemli. Ayrıca istikrar, çocukların ne olacağını bilmeleri, her şeyin hızlıca somutlaştırılması ve belirginleştirilmesi çocukların kaygılarını azaltma konusunda önemli yer tutuyor. Yapılan programlarda asgari değişiklikler yapılması ve sene başında yapılan ders programlarının olabildiğince az değişmesi de çocukların okula uyumu açısından önemli sayılabilecek hamleler arasında sayılabilir.
Öğrenciler okula başladıklarında öncelikle nitelikli bir oryantasyon programına dâhil olarak hem okul çalışanlarını hem de okul binasını tanıdıkları kapsamlı bir programla sürece dahil edilmeliler. Arkadaşları ile kuracakları bağ, en azından bir öğretmenle kuracakları bağ onları okulda tutabilir. Okula başlayan çocuklar arasında en çalışkanlar, en hareketliler değil genelde en sessiz ve içine kapanık olanlar çevresi ile etkileşim kuramayan, bağ kuramayan çocuklar devamsızlık yapma eğiliminde oluyorlar. Onların okula devam ettikleri, kendilerine ve bizlere şans tanıdıkları kısa süreyi etkin kullanarak onları yakalayıp okulda tutmamız gerekiyor. Sadece bir espri, onların orada olduğu hissettirdiğimiz, onları kabul ettiğimiz bir onay cümlesi, kısacık bir sohbet, birlikte yapılan bir kantin oturması, isimlerini öğrenmeye çalışma ve isimleri ile hitap etme, bahçede onlarla birlikte yürüme, onları okulaait hissettirecek çalışmaların içine dâhil etme, hızlıca programlar yaparak onların aktif rol alabilecekleri faaliyetlerde onları görevlendirme onları okulda tutmaya yeter de artar bile.
Öğrenciler hem bizlerle hem de kendi aralarında kaynaşmaları için yapılacak uyum çalışmaları, oyunlar, canlandırmalar, okul bahçe ve sınıf oyunları onlar için okulu keyifli bir yer haline getirebilir.
En önemli noktalardan biri de son dersler. Son dersin en sonunda çocukları bir sürü ödev ve sorumluluk, uyarı ve talimatlar ile eve gönderirsek çocuklar okula geri gelmeden yapılacaklar listesinde boğulup hep bir tamamlanmamışlık hissi içinde olabilirler. Yapılacak işleri başta konuşup not aldırmak daha doğru bir hamle olabilir. Dersin sonunda, son dersin en sonunda mutlaka bir oyun, fıkra, o gün olan güzel bir şeyin hatırlanması ya da olacak güzel bir şeyin planlanması ve hatırlatılması gibi günü olumlu kapatacak bir olayla öğrencileri eve yollamak çok önemli. Çıkışta sınıf kapısında durarak öğrencilerin gözlerinin içine bakarak tek tek ellerini sıkarak yarın görüşürüz demek onları değerli hissettirecektir. Çünkü insanlar en son olan şeyin duygusu ile uğurlanırlar ve akıllarında o kalır. Mutlu çıktıkları yere insanlar yeniden gelmek isterler. Mutsuz oldukları yere gelmek istemezler. Okul çıkışlarında güvenliği sağlamak ve öğrencilerin huzur ve güven içerisinde okulu tahliye ettiklerinden emin olmak, servis sorununu hızlıca çözmek, ilkokulda çocukların çıkışta ailelerini veya servisleri kolayca bulabilecekleri bir ortam sağlamak kurumun alacağı önlemler arasında sayılabilir. Bu konuda buraya yazılanlardan çok daha nitelikli ve işlevsel programları, okulun dokusuna uygun önlemleri okullarımızın değerli okul psikolojik danışmanları hazırlayabilir ve uygulanmasında bizlere rehberlik edebilir. Bakanlığımızın hazırladığı oryantasyon programları da bu konuda bize kılavuzluk edecek nitelikli bir programı yapılandırmada bize mihmandarlık edebilecek düzeyde diye düşünüyorum.
Ailelerin öğrenciler eve geldiklerinde onlarla sohbet etmeleri, en azından edindikleri arkadaşlıklarla ilgili, deneyimlerle ilgili fikir sahibi olmaları, taşlar yerine otururken kurdukları arkadaşlık ilişkilerinden haberdar olmaları çok önemli. Öğrencilerin çoğu ilk başlarda kurdukları arkadaşlıklarla okul hayatını tamamlıyor.
İlkokulda okula başlama ve uyum süreci ilk defa olacağı için biraz daha detaylandırmak gerekebilir. Okulların oryantasyon programına katılan, yaşça ve gelişim yönünden okula başlamaya uygun, nitelikli okul öncesi eğitim almış çocuklar bu uyum sürecinde genellikle zorlanmamaktadır. Ailelerin okula getirirken yalan, tehdit, rüşvet gibi iletişim engellerini tercih etmeleri bu uyum sürecini olumsuz etkilemektedir. Ailelerin çocuğa tutarlı, istikrarlı, kararlı, duygularını denetleyebilen tutumlar içinde olmaları gerekiyor. Örneğin çocuk okula gelirken siz de kaygılı iseniz ve çocuk bunu hissediyorsa çocuk da orada korkulması gereken bir şey olduğunu düşünecektir. İlk başlarda oluşan olumsuzlukların doğal olarak kabul edilmesi ve uyum sürecinin bir parçası olarak görülmesi gerekmektedir. Aşırı dirençli ve olumsuz tablolarda okula mutlaka getirip kademeli bir şekilde uyum sürecini tamamlamak için okul rehberlik servislerinden destek alınmalıdır. Okul Psikolojik Danışmanları bu konuda sizlere her zaman destek olmaya hazır şekilde konumlanmıştır.