Ölmek için 13 Sebep -13 Reasons Why
Dizinin Adı: 13 Reasons Why (Ölmek için 13 Sebep)
Oyuncular: Katherine Langford, Christian Navarro, Michael Sadler, Justin Prentice
Yönetmen: Brian Yorkey
Tür: Gerçekçi, Düşündürücü
Ülke: ABD
Yapım Yılı: (2017-)
Bölüm Sayısı: 13
Merhaba, bu hafta bir değişiklik yaparak dizi incelemesi yapmak istedim. Uzun zamandır istediğim bir şey olmasına rağmen uygun diziyi bulamadığımdan yazamamıştım. Ta ki gruptan bir hocamız bu diziyi önerene kadar. Tavsiye üzerine diziyi izledim ve kendimce birkaç not aldım. Sizlerin de diziyi izledikçe kendinizden bir şeyler bulacağınızı ve birtakım değerlendirmeler yapacağınızı düşünerek bu haftanın analiz kısmına 13 Reasons Why dizisini koydum.
Dizinin konusu lise dönemindeki öğrencilerin hayatlarını temele alarak şekilleniyor. Liberty Lisesi’ nin öğrencilerinden Hannah Baker’ ın intiharı sonrası bazı öğrencilere içerisinde 13 adet kasedin olduğu bir kutu gider. Hannah bu 13 kasette intiharına sebep olan kişileri deşifre etmiştir. Hannah’ nın belirlediği kurallar çerçevesinde kasetler öğrenciler tarafından dinlenir. Bu süreçte açığa çıkan sırlar sayesinde intiharla ilgili yürütülen soruşturmanın derinliği de artar.
NOT: Dizi 13 bölümden oluşmaktadır. Her bir bölümün ortalama 1 saat olduğu düşünülürse toplamda 13 saatlik bir hikayeden bahsediyoruz. Dolayısıyla yazının bundan sonraki kısmı diziyi henüz izlememiş olanlar için spoiler niteliğine olabilir.
YAZARIN NOTLARI
Değerlendirmeye geçmeden önce dikkat edilmesi gereken nokta, dizideki hikayenin geçtiği yerin kültürel ve sosyal anlamda bizdekinden çok farklı olduğunun bilinmesidir. Bu sebeple bahsi geçen olaylara farklı bir pencereden bakmak gerekmektedir. Ancak unutmayın, olaylar farklı olsa da duygular evrenseldir.
Diziyle ilgili not alırken sadece okul psikolojik danışmanlarını ve öğrencileri değerlendirmeye katmadım. Bunların dışında okulda uygulanan ve farklı bulduğum uygulamalar, aile yaşantıları ve arkadaşlık ilişkileri üzerine de konuşmayacağım. Hatta ilk olarak bunlardan başlamayı ve son olarak okul psikolojik danışmanı hakkında düşünmeyi size bırakmak istiyorum.
Okulda yaşanan ve olumsuz öğeler içeren (kavga etmek gibi) bir olay sonucunda tamamen öğrencilerden oluşan bir kurul toplanıyor. Bir nevi disiplin kurulu görevi gören bu kurulda muhtemelen belirli özellikler gözetilerek seçilmiş öğrenciler bulunuyor. Olayı yaşayan kişi veya kişilerin kendilerini savunması şeklinde geçen bu görüşmede okul psikolojik danışmanı ve bir başka görevli de gözetmen olarak odada bulunuyor. Bu kurulun objektifliği tartışılır; ancak gözetmen öğretmenlerin varlığı tarafsızlığı sağlamada bir nebze etkilidir diye düşünüyorum.
Her öğrenciye ait bir iltifat kutusu olması dikkate değer konularda bir olarak göze çarpıyor. Öğrenciler kim olduğunu bilmedikleri kişilerden not alıyorlar. Kimileri bunu umursamasa da kimileri için bu notlar özgüvenlerini arttırmak ve kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlamak açısından hayati öneme sahip. Böyle bir uygulamanın benzerinin grupla danışmanın sonlandırma aşamasında yapıldığına şahit olmuştum. Oldukça motive edici olduğu için bence bizim okullarımızda da uygulanması oldukça yerinde bir karar olacaktır.
Yukarıdaki uygulamanın bir benzeri de isimsiz “sınıf tartışma kesesi”. Bu sefer notlar öğretmene yazılıyor. Dikkate değer bir konu olduğunda ise sınıfta tartışma açılıyor ve öğrenciler konu hakkında fikir beyan ediyorlar. Bu uygulama da güzel; ancak uygulamada dikkat istiyor. Özellikle hassas konularda yine hassas bir dönem geçiren ergen bireylerle yapılan diyaloglar çözüm üretici olacağı gibi yargılayıcı bir üslup da taşıyabilir. Yazıyı yazan kişilerin kim olduğu belli olmasa da bazı durumlarda öğrenciler arasında kimlik tespiti yapılabilir ve bu durumun sonucu etiketlenmeye varabilir. Bu gibi bir durumun önlenmesi açısından öğretmenin yazılanları önceden okuması ve tartışma açacağı konuları buna göre seçmesi uygun olabilir. Bunun dışında yardıma ihtiyacı olan birinin varlığını sezdiğinde gerekli tedbirleri almalıdır.
Her ne kadar yazının başında farklı yapılara sahip olduğumuzu söylesem de benzerlikler taşıması yönünden anne-baba tutumlarını da incelemek istiyorum. Dizi içerisinde bizim okullarımızda da rastlanabilen cinsten pek çok öğrenci profili var. Her bir öğrencinin de sahip olduğu farklı aile tipleri var. Bu sayede aşırı ilgili aileden umursamaz aile tipine pek çok profili aynı anda görme şansına sahip oluyoruz. Her bir ailenin sergilediği tavırların çocuklarının hayatına ne denli etki ettiğine birebir tanık oluyoruz. Ailelerin bir kısmının ise çocuklarına karşı yüksek bir beklenti içinde olmaları göz çarpıyor. Buradaki beklenti tahmin edeceğiniz üzere “başarı” odaklı bir beklenti oluyor. Bu kimi zaman akademik başarı olurken kimi zaman da -üniversiteye giriş durumlarını etkilediği için- sosyal yönden lider olmaları yönünde oluyor. Peki en ideal aile hangisi sizce? En ufak olayda “Çocuğumu terapiye yollamalıyım.” diyen mi yoksa “Biz seni her zaman destekliyoruz dolayısıyla istediğini yapabilirsin.” diyen mi?
Gelelim buzdağının görünmeyen kısmına… Her gün etrafına neşe saçan insanların depresyona sürükleniş hikayelerine şahit oluyoruz. Bunlar sadece yetişkin insanlar değil. Okulda selamlaştığınız veya göz ardı ettiğiniz pek çok öğrenci de bu durumdan muzdarip olabiliyor. Peki nedir bu durumun sebebi? Her gün gözünüzün önünde olmasına rağmen eriyip gidişini fark edemediğiniz gençlere ne olmuş olabilir? Bu konuda bir sebep arandığında depresyona sürüklenmiş ve bunu aşamamış gencin hayatına dokunan herkes elini taşın altına koymalıdır. Zira dizide de görüldüğü üzere bir olayı açıklığa kavuşturmak istiyorsanız baştan sona yaşanan her şeyi –en ufak detayı atlamadan- ortaya dökmeniz gerek. Bu sayede önemsiz gördüğünüz ayrıntıların aslında hayati sonuçlara mal olabileceğini görüyorsunuz.
Arkadaşlık ilişkilerine de biraz değinmek istiyorum. Buradaki ilişki tipinin bizimkinden çok daha farklı olduğunu fark ettim. Bizdeki arkadaşlığın çok daha sahiplenici ve koruyucu olduğunu düşünüyorum. Bunun sebebini de yaşadıklarını her daim ailesiyle konuşamayan çocukların arkadaşlarıyla iletişimlerini arttırmalarına bağlıyorum. Tabi bunun yüzde yüzlük bir paya sahip olduğunu söylemek doğru olmaz; ancak ailelerin kabul etmesi gereken nokta, çocuklarını yeterince dinlememeleridir. Dizide yaşananlara geri dönecek olursak bir süre birbirlerinin yanlışlarını kollayan çocukların “intihar sebebi” olmanın verdiği ağırlığa daha fazla dayanamayarak gerçekleri söylemeleri vicdan rahatlatmaktan öteye geçti mi bilinmez; ama yapmaları gerekeni anlamaları açısından önem arz ediyor. Ne de olsa yaşananlara kulak tıkamak adaleti sağlamaz sadece gerçeği örtbas eder.
Son olarak değinmek istediğim konu dizideki okul psikolojik danışmanının duruşu olacak. Kendisine dizide sıkça rastlıyoruz. Sadece öğrenci görüşmelerinde değil okulda gerçekleşen pek çok olayda boy gösteriyor. Öğrencilerle görüşme yaptığı kısımlara aşinayız. Peki ya diğer tavırları? İzlerken beni oldukça şaşırtan sahnelere şahit oldum. Zira okul psikolojik danışmanı dizide daha çok idareci konumundaydı. Ülkemizde meslek etiğinin tartışıldığı şu günlerde bir psikolojik danışmanın ne yapması doğru değildir sorusunu cevaplayacak pek çok sahneye şahit oldum. Bunlardan bir tanesi öğrencilere ceza verme konusundaki istekliliğiydi. Bir diğeri de öğrencileri rahatsız edici derecedeki bakışları.
Her ne kadar bu davranışları soruşturma süreci geçirildiğinden sergilese de sonucunda koridorda kendisini gördüğünde yolunu değiştiren öğrenciler oluşturuyor. Zaten sürekli öğretmen mi, idareci mi yoksa hiçbiri mi diyerek bir yerlere koymaya çalıştığımız mesleğin kırılma noktasını oluşturan bir noktayı oluşturuyor. Oysa ki rehberlik servisi öğrencilerin en derin hislerini ifade etmekten çekinmeyecekleri ortamlar olmalı. Dizide bunu yapmayı deneyen öğrencinin başına neler geldiğini de görüyoruz. Yani demem o ki bizler psikolojik danışmanlar olarak çok ince bir çizgideyiz. Bu çizgiyi aşan her bir hareket bir cana mal olabilir. Ben şu anki haliyle psikolojik danışmanlarımızın büyük çoğunluğunun mesleki etiği benimsemiş, ilkeli bireyler olduğuna inanıyorum. Bu sayede mesleğimizin her geçen gün daha iyi yerlere geleceğini umut ediyorum.
Dizinin final bölümünde okul psikolojik danışmanının yaptığı görüşmeyi dikkatlice izlemenizi ve kendinizi de işe katarak bir değerlendirme yapmanızı istiyorum. Siz olsanız çaresizce yardımınızı isteyen bir öğrenciye ne derdiniz ve 13. kasedi dinlediğinizde ne hissederdiniz?
Keyifli seyirler.
Dipnot: Dizinin 2.sezon onayı aldığı ve senaristlerin yeni sezon üzerinde çalışmaya başladığı konuşuluyor. Akıbeti henüz belli olmasa da bence tadında bırakılması gereken bir diziydi.
Necla AYDOĞAN
Psikolojik Danışman
neclaydogan.94@hotmail.com