Ölüm Var…

Ölüm Var…

“Herkes bir gün ölecek… ” Bizler, ancak ölümlü olduğumuzu kabul ettiğimizde çevremizdeki fırsatları fark ederiz.

Bir gün öleceğinizi kabul ettiğinizde zihninizde bulunan “belki daha sonra”, “benden geçti artık” isimli çekmecelerin içlerine bakmaya başlarsınız. Yaşamın bitimli olduğunu anladığınızda “belki sonra” ile başlayan cümleleriniz “tam da şimdi” ile başlayan cümlelere dönüşür.

Ya da ölüm gerçekliğinin size alt etmesine izin verir, sürekli ne zaman ve nasıl öleceğinizin korku ve kaygısıyla yaşarsınız….

Eğer “anı yaşayan” insan olmak ve size ayrılan zamanı hakkını vererek kullanmak isterseniz ölümlü olduğunuzu bazı yöntemlerle kabul etmeye başlayabilirsiniz….

 Vasiyetname hazırlamak

Siz öldükten sonra geride kalanların sizin geride bıraktıklarınız ile ne yapacakları konusunda onlara bir yol haritası bırakmaya ne dersiniz? Siz kendi adınıza karar verecek durumda değilken sizin adınıza tıbbi kararlar vermeleri gerektiğinde ne demelerini istersiniz? Bu tür hazırlıkları yapmak sizin ölüm hakkında hissettiklerinizi yok etmez ama içinizdeki endişeyi azaltmanızı sağlayacak ve öldükten sonraki süreçte de kontrolün sizde olduğunu bilmek size yardımcı olacaktır.

  1. Bilinçli Farkındalığı kullanmak

Vasiyetname hazırlamak sizden başkalarına yardımcı olurken ölümlü olma durumunu duygusal ve ruhsal anlamda kabul etmek size iyi gelecektir. Ölümün gerçekliğini fark etmek, ölümü reddetmek anlamına gelmemektir. Aksine ölümlü olduğumuz gerçeğini kabul ederek her duyduğumuz ölüm haberi sonrası kendi endişe düzeyimizin bizi esir altına almamasını sağlarız. Oturun ve ölüm hakkında düşünün. Ölüm deyince aklınıza hangi duygular ve düşünceler geliyor? Bunların ne kadarı rasyonel ve ne kadarı irrasyonel? Duygu ve düşüncelerinizi fark etmek sizi rahatlatacak ve kalan sürenizi etkin kullanmanız konusunda sizin motivasyonunuzu arttıracaktır.

  1. Akşam yemeğinde ölüm hakkında konuşmak

Ölüm konusu hakkında insanlar gerçekten konuşmak istemez. Hele ki ailenin bir araya geldiği ve “en mutlu olunması gereken” yemek zamanlarında… Unutulmaması gereken nokta şudur; siz konuşmadığınızda ölümün gerçekliği yok olmaz. Sıradan bir akşam yemeğinde doğrudan ölüm hakkında konuşmaktansa sadece ölümü konuşmak amacıyla bir akşam yemeği düzenleyebilirsiniz. Böylelikle her zaman rahatlıkla konuşulamayan bir konuyu gerçekten konuşmak isteyen kişilerle değerlendirme imkanınız olur.

  1. İyi ölümün tanımını yapmak

Yarın öleceğinizi düşünüp her günü son gün gibi yaşamak hepimizin her zaman uygulamak istediği ancak çoğu zaman uygulayamadığı bir durumdur. Bunun yanı sıra sağlığınız yerindeyken, sağlığınızı tehdit eden mevcut bir sorun yokken hayatınızın nasıl bir şekilde sonlanmasını dilerdiniz? Burada bahse konu olay intihar davranışı değildir. Doğal bir ölüm süreciyle hayatınızın sonlanacağını varsayarak nasıl bitmesini istediğinizi düşünmeniz önerilmektedir.

  1. Cenaze töreninizi düşünmek

Eğer ölümünüz bir sinema filmi olsaydı nasıl olurdu? Ya da bir müzik albümü olsaydı? En son yemek ve içmek isteyeceğiniz şeyler ne olurdu? Nerede olurdunuz? Bir dağın tepesinde mi? Yelkenli bir teknede mi? Etrafınızda kimler veya neler olurdu? Ya da kimler asla olmazdı?

Şu an lütfen tıbbi açıdan herhangi bir endişeyi zihninize getirmeyin. Amacımız sizin iyi bir ölüm sürecine girmeden önceki dönemi hayal etmeniz. İdeal ölüm planınızı oluşturduğunuzda o dönem geldiğinde yanınızda olacağını düşündüğünüz bir kişiyle bu planınızı lütfen paylaşın.

Sizi mutlu edecek bir hayat yaşamak ve hayatın bitiminde “güzel yaşadım” diyebilmek için ölümü kabul etmek kesinlikle ön koşuldur. Ölüm zamanı geldiğinde, fırtına bulutu sizi içine alır ve o durumda zihninizi bir kitap yazma, bir yolculuk yapma, aşık olma, yeni arkadaşlar edinme, torunlarınıza kitap okuma gibi işlere odaklayamazsınız.

Kendinizi ölüm kaygısından kurtarmak için aslında yapmanız gereken tek şey şunu tekrarlamak:

“Evet ölüm, seni görüyorum ve senin farkındayım. Şimdi ise yaşamıma devam ediyorum.”

 

 

ETİKETLER: ,
YAZAR BİLGİSİ
2004 yılında Boğaziçi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’ ne girmiş, 2010 yılında yüksek onur derecesiyle mezun olmuş ve Prof. Dr. Turhan Oğuzkan ödülüne layık görülmüştür. Üniversite eğitimi sırasında Erasmus programı ile İsveç-Stockholm Üniversite’ sine gitmeye hak kazanarak 6 ay boyunca “Early Childhood Education” alanında eğitim almıştır. Maltepe Üniversitesi Gelişim Psikolojisi tezli yüksek lisans eğitimini 2012 yılında bitirmiştir. 450 saatlik MEB onaylı Aile ve Çift Terapisi eğitimi, Terapötik Kartlar Eğitimi, Kriz Müdahale Eğitimi, Çözüm Odaklı Terapi eğitimi, Mülteci Çocukların Topluma Uyumu Eğitimi, Özel Eğitimde Alternatif Öğretim Teknikleri, Çocuk Değerledirme Testleri, Sanat Terapisinin Erken Çocukluk Döneminde Kullanımı, Çocuk ve Ergenlerle Klinik Görüşme Teknikleri, İhmal ve İstismarda Aile ve Çocuğa Yaklaşım Eğitimi, Proje Döngüsü Yönetimi, Siber Zorbalık Eğitimi, Çocuk ve Ergenlerde Psikiyatrik Rahatsızlıkların Genel Tanımı Eğitimi, Yaratıcı Dramayla Grup Rehberliği Eğitimi, Dikkat Testleri Eğitimi, EMDR 1. düzey eğitimi katıldığı eğitimlerden bazılarıdır. Namık Kemal Üniversitesi´nde Davranış Nörobilimi alanında doktora programını 2022 yılında tamamlayarak "Nörobilim Doktoru" ünvanını alan Bingül Kemiksiz Uzel, farklı mecralarda yazdığı yazılara ek olarak rehberlikservisi.net sitesinde yazarlık faaliyetlerine devam etmektedir.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.