Postmodernizm

15.05.2017
5.170
Postmodernizm


POSTMODERNİZM’ İN TANIMI, PSİKOLOJİYE VE KİŞİLİK KURAMLARINA OLAN YANSIMASI – 1

Postmodernizm, modernizm ötesi ya da sonrası olarak tanımlanmaktadır. Post eki bir başkaldırı boyutu taşıdığının göstergesidir. Çünkü postmodernizmin tek bir sözlük tanımı  yoktur, herhangi bir tanıma indirgenemeyecek karmaşaya, düzensizliğe sahiptir. Zaten postmodernizme bir beraberlik ve bütün getirmeye çalışmak büyük bir hatadır; zira Postmodernizm heterojenliği, çoksesliliği, bölünmüşlüğü, yanlış anlamaları, yanılgıları onaylayan bir zemine sahiptir. Soruların tam bir cevabının olmasını reddeder Postmodernizm. Siyah-beyaz ayrımı yapmak çok sakıncalıdır, grinin tüm tonlarını barındırır içinde.  “ Ya biri ya da öteki” seçimine zorlamaz sizi; “hem biri hem de öteki” düşüncesini kucaklamanızı bekler. Modernizmde ise “ya bizdensin ya da onlardan” düşüncesi vardır.  Hem ciddidir hem dalgacıdır, hem yereldir hem evrenseldir Postmodernizm.

Walter (1999)’ a göre postmodernistlerin amacı kesinlikle modernizmi geliştirip mükemmel yapmak değildir. Modernizm’de olduğu gibi kabul edilen sanıları su yüzüne çıkarmak ve onların temel iddialarını zayıflatmak en büyük amaçlarıdır.

Postmodernizm tüm varsayımlara, değer ve tanımlara kuşkuyla yaklaşır, özne ile başka ve gerçek ile kurgusal farkı siler. Böylece düşünce boyutunda, bir yandan başka olanı insan sınıfına sokar, onu özgürleştirir, saygın kılar, bir başka yandan da “tarihsel gerçek” diye sunulanın “yaratılan gerçek” olduğunu göstererek dolaylı bir biçimde sömürgeci sözde gerçeğin, modern batılı beyaz hristiyan erkekler tarafından kurgulandığını kanıtlamış olur. Postmodern söylem sayesinde merkezin dışında ya da uçta kalanlar da kendi gerçeklerini, ölçütlerini, bir başka deyişle kendi seslerini duyurma olanağına kavuşurlar.

Postmodernistler, modernistlerin düşüncelerini yansıtarak, bu düşüncelerin yapılarını bozarlar. Modernizmin ana getirilerinden biri olan erkeğin kadından üstün olduğu düşüncesi ( tek bir kültür oluşturma çabasında olan modernizmin hemen hemen her kültüre kökleşmişcesine yerleşmiş olan bu  düşünceden kurtulamamış olması, ortaya çıkışının geleneklerin gündelik yaşamda geçerliğini yitirmesi ilkesine dayandığı hatırlanırsa aslında bu düşünce yüzünden kendi özüyle çelişmesine de neden olduğu anlaşılır) postmodernizm aynasına yansıtılır ve düşünce tersine döner. Modernistlerin “tek” bir anlamda buluşma çabası da postmodernistlerin alternatifler peşinde olma ilkesiyle ciddi anlamda çelişir.

Edward Said ‘in oryantalizmi tanımlarken kullandığı şu cümle postmodernizmin varlığını ve varlılığının haklılığını kanıtlar niteliktedir; “ Ayrımcılığa ve ötekinin aşağılanmasına, boyun eğdirilmesine dayanan bir bilgi sistemi hümanizmle taban tabana zıttır.”

Peki böylesine tanımlanması güç bir kavram nasıl ortaya çıkmıştır? Şüphesiz ki sancılı bir doğum olmuştur. Çünkü acılarla yoğrulan, kandırıldıklarını hisseden bir çağda, o çağın duyarlı sanatçıları tarafından ilk defa kullanılan bir kavramdır Postmodernizm. İkinci Dünya Savaşı’ nın sonunda herkesin en büyük ideali olan “modernleşme arzusu” savaş süresince oldukça derin bir yaralar almıştır. Modernleşmenin bir ürünü olan atom bombası dünyanın en kutsal varlığına, insana onulmaz derecede zararlar vermiştir. Ve savaştan kısa bir süre sonra modernizme ilk başkaldırış sanat dünyasında gerçekleşmiştir. Modernizmdeki hemen hemen tüm olgulara karşı çıkan bu akım kısa sürede, mimarlık, politika ve eğitimde etkisini göstermeye başlamış, bir süre sonra da toplumda yansımaları belirmiştir. Postmodern toplumun hızlı değişiminde, bilim  adamının bilgisinin hayati önemi ve etkinliği olmakla birlikte, otoriteleri ve güçleri pek belli değildir, aynı oranda topluma yansımamaktadır.

Modernizm savunucuları  standart bir eğitim anlayışını savunurlar çünkü onlara göre bilgi bilime eşittir ve kesinlikle hikayesel bir yanı yoktur. Bilim iyi bir bilgi kanyağıdır, hikayeler ilkel, kötü ve mantık çerçevelerinin tam anlamıyla dışında kalan bir kavramdır. Bilgiye sahip olmak  Modernizmde yeterlidir. Oysa ki Postmodernizmde bilgi sadece bilinmez, öğrenilir, özdeşleştirilir ve gündelik yaşamda kullanılır. Bu açıdan bakıldığında 20. yüzyılın oldukça önemli isimlerinden biri olan  John Dewey’ in eğitime bakış açısı hatırlanacak olursa postmodern izler görülebilir.

Postmodernizm, gelenekle yakın geçmişin eklektik bir karışımıdır. Postmodernizm, hem modernizmin devamıdır, hem de modernizmi aşmaktadır. Postmodernizm kapsamında yapılmış en iyi çalışmalar, çoğunlukla çifte kodlu ve alaycı bir özellik taşır; birbiriyle çelişen ve süreksizlik gösteren çok sayıda gelenekten yararlanır; çoğunculuğu sağlayan da en başta bu çeşitliliktir. Her şeyin geçici olduğunu ısrarlar vurgular Postmodernizm.

Postmodernizm, modernizmden farklıdır çünkü her türlü tanımı reddeder, hiçbir çözümü kabul etmez. Çünkü onun amacı modernizmi sorgulamak ve çözmektir, modernizmin yerini almak değildir. Bu durum, düşünce düzeyinde sınırsız özgürlük getirse de sınırsızlığı, ölçütsüzlüğü nedeniyle, sınıra ve ölçüte duyulduğunu anımsatan eşsiz özlemin varlığını açığa çıkarır.

Postmodern düşünür ve kuramcılar, postmodernitenin bir devam olmadığını, tarihsel zaman içinde yeni ve geçmişten kopuk farklı bir yaşam sayılması gerektiğini öne sürerler. Bu yeni ve farklı aşamada ortaya çıkan yeni  sosyokültürel formasyonları anlamak için yeni kuram ve kavramlara gereksinim duyulduğunu ifade ederler. Postmodern düşünürlerin çok büyük bir bölümü için yeni aşamayı belirten parametreler, ileri teknoloji kullanan medya ve toplumsal ilişkilerde ortaya çıkan dönüşümdür. Buna göre, bilişim ve iletişim alanlarında ortaya çıkan teknolojik atılımlar, yeni bilgi formları ve sosyoekonomik sistemdeki değişime postmodern toplumu oluşturmuş bulunur.

Not: Haftaya postmodernizmin psikoloji ve kişilik kuramlarına yansıması hakkında yazı yazılacaktır.

 

Bingül UZEL
Uzm. Psikolojik Danışman
bingul_1986@hotmail.com

YAZAR BİLGİSİ
Rehberlik Servisi
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.