Rehberlik Hizmetlerinin Değerlendirilmesi Çalıştayı

22.03.2019
2.000
Rehberlik Hizmetlerinin Değerlendirilmesi Çalıştayı

 

Milli Eğitim Bakanı  Prof.Dr.Ziya  Selçuk’un Rehberlik Hizmetlerinin Değerlendirilmesi” çalıştayı açış konuşması

Tarih: 20 Mart 2019

Yer: Başkent Öğretmenevi

Çalıştayı düzenleyen kurum: MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Katılanlar: Milli Eğitim Bakanı ve 3 bakan danışmanı

2 Genel müdür (Özel Eğ. Ve Rehberlik Hiz.Gn.Md. Prof.Dr. Ahmet Emre Bilgili ve Temel Eğitim Gn.Md. Dr. Cem Gençoğlu)

2 Daire Başkanı ve 1 bakanlık şube md.

2 İl Milli Eğitim Müdürü (İstanbul ve Malatya)

Üniversitelerde görevli 25 akademisyen (biri emekli/ben) çoğu ‘profesör’ düzeyinde

3 Milli Eğitim uzman yardımcısı

12 kişi Milli Eğitim Bakanlığında görevli ve 21 kişi okullarda görevli rehber öğretmen/psikolojik danışman

5 RAM Müdürü, 3 kişi Türk PDR-DER yönetim kurulu üyesi ve 1 kişi şube başkanı

Çalıştayın Amacı: Bizlere gelen davet yazısından anladığımız bu çalıştayın 2 amacı bulunuyordu:

1.2023 Eğitim Vizyonu çerçevesinde genel müdürlüğün “yenilikçi uygulamalarını ve oluşturdukları yeni içerikleri” bizlerle paylaşmak

  1. Bizlerin öneri ve desteklerini almak

Açıklama: Bakan bey elinde bir metin olmadan konuştu, kayda alındı mı bilmiyorum , ben burada konuşma sırasında  aldığım notlara dayanarak belleğimde kaldığı şeklinde sunuyorum, çünkü kürsünün önündeydim ve çok dikkatli dinledim (B.Y.):

Bakan bey çoğu konuşmasında olduğu gibi bir espri yaparak başladı

-Beni buraya zorla getirdiler..

-Hiç belli olmuyor! (B.Y.)

-Olmuyor mu?

-Hem de hiç! (B.Y.)

-Gittiğim yerlerde alandan arkadaşlarımı dinliyorum, herkesin bir sıkıntısı var ve duruma o açıdan bakıyor, ona göre bir şeyler istiyor, kendine göre bir beklentisi var (burada bazı örnekler sundu) Peki soruyorum, bunu yaparsak ne olacak , ne değişecek? Ne işe yarayacak? Evet, belki onun işine yarayacak ama biz uygulamalarımızda “ilkesel” davranmak zorundayız! Tek bir düşüncemiz var “Çocuğun üstün yararı”..

İlkokul öğretmeni çocuğu tanımalı, bütünsel olarak tanımalı, her yönüyle değerlendirebilmeli. İlkokulda branş öğretmeni olması gerekmez bana göre, çünkü her derse başka öğretmen gelirse çocuğu tanımaz, dersini verir gider.. Oysa ilkokulda yani o çocuğun hızlı gelişim döneminde öğretmen onun gelişimini izlemeli ve onu tanıyarak bütünselliği içinde değerlendirmeli. Resim yaptıran da, müzik öğreten de, spor yaptıran da, Türkçe-matematik öğreten de aynı öğretmen olmalı, çünkü o yaşlarda henüz temel beceri düzeyinde bir şeyler kazandırılıyor. Bir virtiöz yetiştirmeyeceksiniz ki konservatuardan öğretmen gelip ders versin. Zaten çocuğun öyle bir üstün yeteneği varsa bunu ilkokul öğretmeni de fark edebilmeli.

Finlandiya sisteminden örnek veriliyor; efendim çocuklar erken sorumluluk alıyor, küçük yaştan itibaren beceri kazanıyor diye. İyi de bizim Köy Enstitüleri Modelimiz  de öyle değil miydi? Ziraatını kendi yapıp yiyeceği sebze, meyveyi yetiştirirdi, marangozhanede çalışıp oturduğu sıraları kendileri yapardı, müzik aleti çalarlardı. Her yönden yaparak yaşayarak ve ülkenin ihtiyacına göre beceri kazanarak yetişirlerdi.

Bana göre ilkokullardan ziyade liselerde rehber öğretmenlere daha çok ihtiyaç var! Çünkü liselerde ergenler-gençler elimizden kayıyor.. Onların PDR desteğine daha çok ihtiyaç var.

Biz PDR alanında Amerikan literatürünü alıp uygulamışız! Oradaki kuramcılar bize gülüyor; “Bu bizim kişilik testimiz, bizim kültürümüze , bizim kuramlarımıza göre geliştirmişiz, siz başka bir kültürde bunu nasıl kullanıyorsunuz? Bu size uymaz ki!” diye. Ama biz ne yapıyoruz, “efendim biz bunu kültüre uyarladık, geçerlik-güvenirlik çalışması yaptık, oldu” diyoruz. Batı, kendi kültürüne, kendi yaşadıklarına göre kuramlar oluşturuyor. Bakın batıdaki kuramlara, hep toplumun yaşadığı sorun ve sıkıntılara dayanıyor; savaştan çıkılmış, bir kriz yaşanmış vb. hep belli dönem özelliklerine dayanıyor. Toplumlar aynı tarihlerde yaşarlar ama aynı zaman dilimlerinde yaşamazlar. O tarihte onların zaman dilimlerinde ne yaşadıklarından doğmuştur kuramları da. O halde hayattan literatüre gidilmeli! Hayatın gerçekleri, literatürü oluşturur. Bizim ülke gerçeklerimiz nelerdir? Neye ihtiyacımız var? Bunları sorgulamalıyız!

İlkesel sorgulama yapmalıyız, ilkesel hareket etmeliyiz, ilkelere göre ve gerçeklere dayanmalıyız! Uygulamalarda temel ilkelerimizden biri de sadece eşitlik değil adaletli olmaktır! Çünkü eşit davranıyorum dediğiniz de bir çok durumda adaletsizlik ortaya çıkabilir.

Aldığımız kararlarda verilere/dataya dayanmalıyız, ülke gerçeklerine bakmalıyız. Son yıllarda “Suriye’den göç gerçeğimiz var, milyonlarca göçle gelen insan ve çocuk var. Onlar için yeni strateji ve uygulamalar geliştirebilmeliyiz. Sahada neler oluyor? Hepsine bakmak, hepsini düşünmek ve adaletli olmak zorundayız. Tüm çocukların yüksek yararını düşünmekle sorumluyuz.

Akademide yapılan  araştırmalar bizim sorunlarımızı çözmüyor ne yazık ki. O kadar araştırma/tez üretiliyor, peki alana yansıyor mu? Hayır! Eskiden AR-GE kurumumuz vardı, onlar Milli Eğitimin sorunlarını saptayıp üniversitelerden araştırma talep ederdi ve o konuda yapılan araştırmalar desteklenir ve sonuçlarından yararlanılırdı. Bunu tekrar hayata geçirmeyi düşünüyoruz.

Rehber öğretmen (psikolojik danışmanları) Milli Eğitimde çocuğa yararlı olacak şekilde, çocuğun üstün yararını gözetecek şekilde yetiştirebiliyor muyuz? Kimlik inşasını nasıl kuruyoruz? Önce amaca uygun bir yapı kurmak ve ona göre süreç oluşturmak zorundayız. İnsanı nasıl bir varlık olarak tanımlıyoruz? Ontoloji, Epistemoloji bilmeden ahlak ve etik bilmeden bunu gerçekleştirmemiz mümkün değil. Mezunlarımıza bunları sorduğum zaman hiçbir yanıt alamıyorum!. İşimiz zor, gidecek çok yol var, umarım başarırız.

-Kızdınız mı bana? (bu espri ile tamamladı )

Konuşma sona erdi. Alkışlar.. Kürsüden indi.. Ve tam kürsü karşısında ben olduğum için (eski meslektaşı olarak) benimle konuşmaya başladı.

Bunlar eksiğiyle –fazlasıyla benim aldığım notlar ve benim algıladıklarım, benim anımsadıklarım. Bakan beyin itiraz hakkı saklıdır!

Merak edenler için paylaşmak istedim.

Saygı ve sorumlulukla,

 

Prof.Dr.Binnur Yeşilyaprak

Ankara Üniversitesi

Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilimdalı

Emekli Öğretim Üyesi

 

YAZAR BİLGİSİ
Rehberlik Servisi
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.