Rogerian ve BDT terapileri arasında kıyas
Pamukkale üniversitesinde lisans eğitimimi Rogerian ekolü ile aldım. Yüksek lisansımı ise bilişsel davranışçı ekolü benimseyen Gaziantep Üniversitesinde derslerde hoca ile çoğu kez münakaşa ederek tamamladım. Yaklaşık 180 derece farklı iki anlayıştır BDT ve Rogerian yaklaşım. “Nasıl olur”, “danışana nasıl böyle şeyler söylenebilir” şaşkınlıkları ile sevgili Prof Dr Zeynep Hamamcı hocamla çok tartışmalarımız oldu.
Bildiğiniz üzere Rogerian yaklaşımda asla danışana yargılama yapılmaz, yorumlar çok dikkatli yapılır, sen şu konuda yanlış düşünüyorsun zaten denmez ve bu farklı yollarla yada dolaylı olarak da ifade edilmez. Esasında hümanist felsefe temelli olan bu yaklaşım danışmada ilk oturumlarda harika bir ilişki kurulmasını sağlar. Sanıyorum danışanlar hayatlarında hiç bu kadar saygılı bir şekilde dinlenmemişlerdir. Üç dört oturum harika geçer danışanı anlarsınız, onun kendini anlamasına yardımcı olursunuz. Fakat sonra görüşmeler tıkanma noktasına gelir. Çünkü bir sonraki basamak olan eylem aşamasında bu yaklaşım bence tıkanıyor.
Herhangi somut bir tekniği yok çünkü. Hümanist yaklaşımlar insan doğasının kendi kendini iyi etme potansiyeli olduğuna inanır ve danışanlar hatalarını farketmeye başladıkça sen bir teknik kullanmasanda kendi kendini düzeltir iyi eder şeklinde düşünür. Oysa bu oran benim danışmalarımda çok düşük. Çoğu kez danışan “ee şimdi ne yapacağız” tepkisini veriyor dolaylı yollardan. Hani herkeste kendini iyi edemiyor somut bir yönlendiriliş istiyor egzersiz istiyor. İşte burada eksiklik hissediyorsunuz. Ve farklı terapi teknikleri arayışına giriyorsunuz. Tam da bu noktada son zamanların moda ekolü BDT aklınıza geliyor. Çünkü BDT direk ödevler egzersizler ile doğrudan davranış değişikliğini sağlıyor. Danışanın işlevsel olmayan düşünceleri gözünün içine sokularak değiştirilmeye çalışılıyor. Hümanist yaklaşıma göre daha işlevsel olduğu kesin.
Peki nasıl yaklaşacağız, hangi yaklaşımı benimseyeceğiz. Şu anda BDT eğitimi almaktayım. İzleyeceğim yol ilk seanslarda güçlü bir terapotik ilişki kurmak adına Rogerian yaklaşımın tekniklerini kullanmak, ardından sorun davranışlar, düşünceler netleşince yavaş yavaş BDT tekniklerini kullanmak benim şimdilik izleyeceğim yol olacak. İlerde ilk eğitimini BDT ile almış meslektaşlarım gibi düşünmeye başlarsam ilk seanslarda da bir BDT’ci gibi danışana yaklaşabilirim. BDT anlayışı danışana ileri seanslarda bile “sen” demiyor yani mesafeyi korumak gerektiğine inanıyor, henüz ilk seanslarda bile yapılandırılmış görüşmelerin doğru olduğunu düşünüyor. Yada ilk birkaç seanstan sonra bile hemen ödev vermeye başlıyor. Hani danışana ulaşan gizli mesaj hep “sen yanlış düşünüyorsun” , “doğru düşünce şöyle olmalı, ben biliyorum sen bilmiyorsun.” şeklinde. Şimdilik bu kadar ileri gidemiyorum çünkü temeli başka türlü aldım.
Bu ikilemi yaşayan diğer meslektaşlarıma yardımcı olabilirsem ne ala.
Hepinizi selamlıyorum.
Hakkı Can SARIHAN
Uzman Psikolojik Danışman
vigorxx@hotmail.com